Màlumları bir HÛTBE VAK'ÀSI yaşandı.
Diyarbakır Kulp'ta.
İmam ŞÜHEDAMIZI anan cümleleri okumadı.
Kaymakam müdàhale etti.
Sonrasında sebebi sorulunca güya "Cemaatin içinde PKK'lı, DEM'li insanlar var. Onların tepkisinden korktum." Bunu vatandaş diyebilir, bir devlet memuru diyebilir mi?
Sonra Kaymakam kendisini hırpaladı diye Kulp ilçesi’nden değil, Hani ilçesinden bir-iki santim çizik için darp raporu almış.
Devamında İslâmcı! Sendika, bir kısım sözde İslâmcılar! Liberaller, Diyarbakır Barosu, PKK, bölücü ve FETÖCÜ ekiple birlikte Kaymakam Bey'e binbir hakaret ile harekete geçtiler. Tıpkı Ergenekon Süreci’nde olduğu gibi.
Fakat bu kez Hükümet oyuna gelmedi.
Eğer darp ettiyse Kaymakam Bey’in davranışını da tasvip etmiyoruz.
Cuma Hûtbesi’ni önceden okuyup camiye giden kaymakamı da tebrik ediyoruz.
Olay büyüyor, siyasete de sıçrıyor. Diyarbakır Valisi sanırım uyuyor.
Neyi bekliyor anlamadım.
Al yanına İl Jandarma Komutanını, İlahiyat Fakültesi Dekanını, İl Müftüsü’nü, İl Emniyet Müdürü’nü, Bölgeden ilim ehli kanaat önderi birkaç adamı git Kulp’a Kaymakam ile İmam’ı kucaklaştır, ailelerine nasihât et. Olayı tatlıya bağla.
Aziz Milletimiz Anadolu’da Milletvekilini devlet olarak görmez ama Vali devlettir. Neyi bekliyor Diyarbakır Valisi…
“Şimdi;
İlàhiyatçılara ve bilenlere sorularımız var.
1. Hutbenin hükmü ve şartları nedir? Neden dört ilk halife adı söyleniyor? Asr-ı Saadet'te Peygamberimiz SAV kimi anardı? Osmanlı ve son Hâlife döneminde kimin ismi okunurdu?
2. Hutbe Hürriyet ve Hükümranlık alameti midir? Eğer öyle ise ve hilàfet TBMM’nin şahs-ı mànevì'sine tevdi edildi ise Hutbe Duàsının ona göre tanzim edilmesi icàbetmez mi?
Konu hakkında hocalarımızın mûtàlâasını öğrenmek istiyoruz.”
Yukarıdaki soruları en az 10 ilâhiyat eğitimi almış insanımıza sordum. Kimsede tık yok. Diyanetin İslâm Ansiklopedisi’nden baktım.
Özeti; İslâm Tarihi içinde farzların yanında hûtbe konusunda töre de oluşmuş. Hûtbedeki ayet, hadis ve duàlar aslı ile okunmuş, halifeler dönemi ve sonrasında hükümdarlar, beyler, emirler yani iktidar sahipleri adı ile hûtbeler okunmuş. İstisnası Osmanlı Hâlifesi adına bazı Afrika ve Uzakdoğu Memleketlerinde, Çin Müslümanları tarafından bir dönem hûtbe okunmuş.
Bu gün Türkiye’de Hûtbe Türkiye Devleti hükümranlık şartlarına uygun okunmuyor. Kocaman devletimiz Anadolu’daki kendi adına hûtbe okutan beylikler kadar da mı olamıyor? Osmanlı Söğüt’te hutbeyi kendi adına okuttu. Kimse o devrin halifesini merak bile etmedi.
Bu konuda Türkiye’deki tuzak ve engeller mi?
Hilâfet isteyip TBMM’ne tevdî edilen hilâfet sorumluluğunu dikkate almayanlar ve sözde lâiklik kisvesi ile Türkiye Devleti adına hûtbe okunmasına karşı olanlar… İki grubunda Millîlik vasfı şâibeli… Ama bir konuda hemfikirler. O da Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümranlık haklarının gasbı.
Lütfen bunu düşünün…
Kim müdahale etmeli?
Bizzat Devletin başı. Yani Cumhurbaşkanlığı Makamı…
Cumhurbaşkanımızdan bu gâràbeti gidermesini ivedilikle bekliyoruz.
Sürekli susan Din adamlarını, Diyaneti de Allah’a havale ediyoruz.
Yazıyı açıklamaları ile;
https://youtu.be/aR1y1rVUPPE?si=gpm95P9MsvfKhQWb
buradan izleyebilirsiniz.
Strateji ve Yönetim Uzmanı
Emekli Yarbay Halil MERT