Hukuk, medeniyetin temel taşı, toplumsal düzenin mihenk taşıdır. Ancak günümüzde, ülkemizdeki hukuk sisteminin istikrarı, adeta bir sis perdesi ardında gizlenmiş gibi belirsizlikler ve tutarsızlıklarla doludur. Bu durum, yalnızca bireylerin adalet duygusunu zedelemekle kalmayıp, toplumsal güveni de ciddi şekilde sarsmaktadır. Hukukun üstünlüğü ilkesine olan inancın zayıflaması, demokratik yapının köklerine dinamit koymak gibidir. Yasaların sıkça değişmesi ve bu değişikliklerin çoğu zaman aceleye getirilerek, yeterince tartışılmadan ve toplumsal mutabakat sağlanmadan yapılması, hukuk normlarının öngörülebilirliğini ve tutarlılığını ciddi şekilde zedelemektedir. Sürekli değişen yasalar, hukuk güvenliğini tehdit etmekte ve vatandaşların adalete olan güvenini yerle bir etmektedir. Yasaların güven verici olması, istikrar ve tutarlılıkla doğrudan ilişkilidir; aksi takdirde, hukuk bir pusulası bozuk gemiye benzer.
Yargı bağımsızlığına yönelik endişeler ise, hukuk sistemimizin en büyük handikaplarından biridir. Bağımsız bir yargı, demokratik bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olmasına karşın, yargı üzerindeki siyasi baskılar ve müdahaleler, bu bağımsızlığı gölgede bırakmakta ve adaletin tarafsızlığına kara bir leke düşürmektedir. Yargı mensuplarının atama ve görevden alma süreçlerindeki şeffaflık eksikliği, yargının bağımsızlığına olan güveni derin yaralarla baş başa bırakmaktadır. Yargı kararlarındaki tutarsızlıklar, adaletin sağlanmasında büyük bir engel teşkil etmekte ve hukukun öngörülebilirliğini ortadan kaldırmaktadır. Benzer davalarda farklı kararlar verilmesi, hukukun öngörülebilirliğini bulandırmakta ve vatandaşların hukuka olan güvenini zedelemektedir. Adaletin, her vatandaş için eşit ve adil uygulanması gerektiği prensibi, bu tür tutarsızlıklar nedeniyle anlamını yitirmektedir. Hukuk, adalet terazisinin iki kefesi arasında dengede kalmalıdır; aksi halde, terazi devrilir.
Hukuk eğitiminin kalitesi de başka bir önemli meseledir. Hukuk fakültelerindeki eğitim standardının yükseltilmesi, hukukçuların daha donanımlı ve bilinçli olmalarını sağlayacaktır. Ancak, hukuk eğitimindeki yetersizlikler, uygulamada da ciddi eksikliklere yol açmakta ve adaletin sağlanmasını güçleştirmektedir. Hukuk eğitiminin kalitesinin artırılması ve hukukçuların sürekli olarak kendilerini geliştirmeleri teşvik edilmelidir; aksi takdirde, adaletin terazisi yanlış tartar. Bu temel sorunlara yönelik köklü çözümler üretilmesi gerekmektedir. Yasaların yapılma süreçlerinde daha şeffaf ve katılımcı bir yol izlenmeli, yargı bağımsızlığı kesin bir şekilde sağlanmalı ve yargı kararlarındaki tutarsızlıklar giderilmelidir. Ayrıca, hukuk eğitiminin kalitesi artırılmalı ve hukukçuların sürekli olarak kendilerini geliştirmeleri teşvik edilmelidir.
Anlaşılacağı üzere, hukuk sistemimizin istikrarı, yalnızca adaletin sağlanması açısından değil, toplumsal huzur ve güvenin temini açısından da büyük önem taşımaktadır. Hukukun üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalınarak, bağımsız, şeffaf ve adil bir hukuk sistemi inşa etmek, demokratik bir toplumun en temel gerekliliklerinden biridir. Adalet, bir toplumun en önemli değerlerinden biridir ve bu değerin korunması için hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Adaletin terazisi, doğru tarttığı sürece, toplum da güven içinde olacaktır.
Avukat İbrahim Altuğ ELİRİ