HÜLYA İLE YAŞAM SANATI
Hülya YILMAZ
Merhaba kıymetli okuyucularım
Bundan böyle yaşama dair konuları ne olursan olsun eksik, fazla, zengin, fakir hiç fark etmez yücelerin yücesi ALLAH’ın bahşettiği yaşamlarımızı eldeki imkanlar doğrultusunda daha iyi, daha güzel nasıl yaşamalıyız ve bunun ötesi yaşamımızı adeta gerçek bir sanatçı, gerçek bir zanaatkarın paha biçilmez bir eserinin üretimi misali nasıl sanata dönüştürmeliyiz düsturuyla kendimce yorumlayarak köşemde sizlerle paylaşacağım. Daha iyi bir yaşam ve yaşanılabilir güzel bir dünya için neler yapabiliriz konularına değineceğim ve buna dair tecrübe ve araştırmalarımı sizlere aktarmaya çalışacağım.
Ne demeli bilmem
Bizler âdem ile havanın çocukları olarak; sanırım birbirimize yeterince sahip çıkamadık. Uçsuz bucaksız nimetlerin olduğu, havanın, suyun bedava olduğu, nefesini içine çektiğimiz bu güzel dünyada yeterince insan olamadık zannediyorum çünkü; doğanın genel dengesini fütursuzca o kadar bozduk ve zannettik ki, hiçbir şey bize yetmeyecek. Zannettik ki, aç kalacağız açıkta kalacağız. Hani dünya dengeler üzerine kurulmuş dedik ya zannediyorum kurulmamış. Çünkü sürekli bir kavga, sürekli bir kibir, bitmek tükenmek bilmeyen arzular ve bu arzuların sonucunda bitmek tükenmek bilmeyen kavgalar, savaşlar ve gözyaşları neyimize yetmedi ki?
Bu güzelim dünyanın içerisinde bize verilen nimetlere doymadık ve sürekli gözümüzü başkalarının emeklerine, başkalarının sevgilerini diktik, sürekli gözümüzü yasaklara diktik, halbuki biz değil miydik bu yasakları koyan?
Halbuki biz değil miydik insan olacağımıza düzgün olacağımıza, söz veren,
Neydi bizi birbirimizden koparan, Ne miydi? Kibir!
Bir düşünsek, bu dünyada aslında her her şey birbiri için var. Düşünsenize ağaçlar bile kendileri için meyve vermiyor, güneş kendisi için doğmuyor, akarsular kendileri için akmıyor, yani herkes bu dünyada birbiri için var. İnsan ile doğa içe geçmiştir. Doğa insanlar için bir özgürlük alanıdır. İnsanlar doğa ile rakip değil doğanın bir parçasıdır. Maalesef o kadar mahvetti ki doğamızı şimdi meydana gelecek iklim değişikliklerinin sonuçlarını acaba ne kadar dayanıp katlanabileceğiz?
Aç gözlülüğümüzün, bitmek tükenmek bilmeyen hırslarımızın o kadar çok esiri oldu ki, bize verilen nimetler elimizden gün geçtikçe akıp gidiyor. Acaba dünyanın kurulumunda emeğimiz geçmedi diye mi bu kadar fütursuzca harcıyoruz bize verileni. Yaradan tarafından bize verilen bu güzel nimetlere şükrümüz bu kadar mı az? Sevgimiz bu kadar mı az?
Etkilerinin uzun süreceği benzersiz bir döneme giriyoruz çünkü. Bize verileni o kadar çok kötü kullandık ki elimizdeki ile yetinmenin metotlarını bulabilecek miyiz diye çok düşüneceğiz galiba. Doğa özgürlüğün etki alanıdır. İnsanlar doğayla dünyayla rakip değil, onun bir parçasıdır ama maalesef insan verilene şükretmediği için Allah’tan alacaklıymış gibi davranıyor. İnsan sahip olduklarına şükretmediğinden hep gözlerini ulaşılmaza dikiyor. Halbuki seni mutlu eden şey çok yakınındadır ama sen ondan uzaktasın...
Unutma Yaşamın bir Filmse Bu Senin filmin ve Bu Filmin Starı Sensin Öyleyse Hayatının Filmi Neden Vasat Olsun?