Yusuf BARUTÇU

Tarih: 06.05.2025 13:45

İ n T  i H a R

Facebook Twitter Linked-in

Merhabalar.
Bazı konuları kaleme almak nede kolay.

Kıymetli meslektaşlarımın yoğun talepleri ile, en ağır en kaldıramadığımız konulardan biri de intihardır.

Çalışanı ile emeklisi ile yıllarca canını ortaya koyan birbirinden yiğit meslektaşlarımız, ölüm korkusu ile bütünleşip yaşadıkları için zaman içerisinde bu hale dahi alışırlar ama, zihinsel manada emekli olmayı başarsalar da, rüyalarında vurulurlar, baskınlara giderler, tutsak kalırlar, teröristleri vururlar, bazen de kendileri vurulurlar.

Evet bu bir rüyadır. Ama görevlerinden emekli olalı yıllar geçer de bu kabusları devam eder.
Hem de uzun müddetçe.

Tabiki sadece rüyalarından kısa bir bahis bu.
Meslek içinde canlarına kıymalarının başlıca ana sebepleri: Ailevi, ekonomik ve mesleki olarak üç ana bölümde analiz edilebilir.
Bu askerimiz içinde aynen böyledir.

   Maalesef  bir köşe yazısında da bu önemli hali dile getirmek mümkün  değildir.

Mesleki açıdan konu yine eğitim, düzendeki ve sistemdeki anormalliklerden kaynaklıdır.
İç yapısında; Akademili  amir ve Polis okulundan memur olarak iki ana yapı içerisine, zaman içerisinde yayılan zaruri açığı istihdam ile alımlar, okulu liseden bitirerek Polis olanlar, altı ayda Polis olanlar, Üniversitesini bitirerek Polis olanlar, Üniversiteden mezun kurs görerek Polis olanlar ve Amir olanlar diye bir çok değişik yetiştirilmiş Polis, iç yapısında inanılmaz karma bir hal ve yapı ortaya koyar.

Mesleğimin son günlerinde denk geldiğim, ben üniversite mezunu Polis im nöbet tutmam!  O göreve gitmem! Bu işi yapamam! polemiğine kadar dayandığı için, yönetici meslektaşkarımızın da işini zorlaştırmakla, yönetici meslektaşlarımızın da keyfi muamelelerine maruz kalmış sıkışmış ciddi bir karmaşa içerisindedir.

Yapı bu denli karmaşa içerisinde iken can ve görev stresini de yük olarak Polis üzerine eklediğimizde, patlamak üzere bir bomba haline gelen meslektaşlarımızın bu ruh halini göz önünde bulundurmayan tüm sıralı sistem, Polis üzerinde ciddi bir haksızlığı normal olarak zaten yaşatmaktadır ve asla da farkına varamamaktadırlar.
Kimi siyasi ve bürokratik kariyeri için, kimi icraat ve rütbesi için, kimi de makamı için tabiri caiz ise  Polis in sırtına basar da geçerler.
Gözler perdelidir.

Hikayelere göz atalım.
Polis Adliye korumaktadır ve tek başınadır.
Hafta sonudur.
Üst katta mahkeme vardır.
İçeri girmek kesinlikle yasaklanmıştır.
İçeri ısrarla girmek isteyen iki kişi taşkınlık çıkarır.
Bizi ille de içeri al biz o duruşmaya girmeliyiz terörist miyiz gibi her vatandaşın klasik cümlelerini kurarlar ve zorbalıkları devam ettiğinden iş boğuşmaya varır.
Tek başına o yiğit Polis iki kişiyi tek başına derdest eder, kelepçeler anons ile ekibi çağırır, şahıslar karakola ifadeye alınır.
Olaya muhatap olan meslektaşımız güven duyduğu için ifade evraklarının bir nüshasını almayı ihmal etmiştir.
Nasıl olduğu bilinmez ama davacı olması gerekir iken davalı ve işkenceci olarak sanık sandalyesine oturtulur.
Aslanlar gibi Adliye personeli ve meslektaşlarını korumuştur ama taktir göreceği hadisede bilmediği bir güç ve nüfuz ile uzun süre eziyet çekmiştir.

Yine ilçede en iyi Polis seçilmiştir, İlçe Emniyet Müdürü neden beni seçmediniz diye Polisin tayinini mükafat olarak ilçeden İle çıkartmıştır.

Çok daha ileri safhada, meslektaşını kardeşini katleden teröriste; yer göstermede çelik yeleği giydirdiği yetmezmiş gibi, bir de o haine, vücudunu vurulmasın, zarar görmesin diye siper etmiştir.
Çatışmalar a girmekten daha ağır vazifelerdendir.

Binlerce benzer görevleri ifa eden Polis yıllar içinde tahminlerimizin çok çok üstünde hatta hayâl bile edemediğimiz serüven ve hikayelerin baş kahramanıdır ve fark edilmeden hep ötelenmiş ezilmiş hüsrana uğramış yapısında daha önceden de belirttiğimiz gibi patlamak üzere bir bomba misali yaşamına devam etmiştir

Ek görevlerde gecenin bir yarısı yatağından kaldırılan, uyku düzeni asla olmayan ve olmayacak olan hali ile yeme içme düzenine kadar bozuk anatomisi ile tatillerde çalışır, bayramlarda çalışır, sürpriz vakalarda çalışır, görev üzerine göreve devam eder.
12 saat içinde 13 parça görevi ifa ederek eve dönmüştür.

Asli görevini adam gibi ifa eden bu meslektaşlarımız, eve döndüğünde, eşine, evlatlarına, akrabalarına, arkadaşlarına, kardeşlerine, komşularına vakit ayıramazlar.

Birey olarak tam ifade edemediğimiz bu varlık, sizler söyleyin hayatında sizlere daha ne verebilir ki?
Ağzımıza almakta zorlandığımız canına kıyan Polis için yapılan akademik hangi çalışma var soralım?
Bunalımda görülen tespit edilen Polis meslek içi rehabilitasyon amacı ile bünyesindeki psikoloğa yönlendirilir.
Anlaşılması için kısa ilginç bir hikaye den daha bahsedelim.

Siyasi baskı ile bir ay içinde 20 tahkikat geçiren branşı değiştirilen sürgün edilen Polis psikoloğa sevk edilmeyi kabul eder.
Adı soyadı yazılır. Kayıt oluştuktan sonra
Psikolog ile görüşür iken, hikayesini anlatmadan önce bir anlaşma yapar.
Rolleri değiştirelim ve içinde yaşadığım durumu daha iyi ve kısa yoldan anla yaşa diye teklifte bulunur.
Bunu kabul eden Psikolog konuyu dinler.
Polis samimi bulmadığı Psikoloğu ikaz eder. Rolünü yaşayamadın olmadı
gözlerini yum ve beni yaşa der.
Bunun üzerine gözlerini yuman Psikolog, bir kaç saniye sonra nefes nefese kalır ve gözlerini açar.
Bunu gören Polis, ben içinde bulunduğum durumu yıllardır yaşıyorum bak sen ise gözlerini yumduğunda bu hali üç beş saniye bile yaşayamadın kardeşim der.
Rolleri değişip üç saniye dayanamayan, Polisin haline buyurun sizler yorum ve analiz yapın!

Şimdilik kalın sağlıcakla...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —