Değerli okuyucularım,
Bugüne kadar yaptığım uyarıların büyük bölümü ne yazık ki gerçek çıktı. Çünkü oyun büyük, tuzak büyük, plan büyük… 6.10.2025 tarihli köşe yazımda “Gazze katliamının ne olduğunu anlatmıştım. 12 Ekim 2012’de ise Suriye’de düşürülen uçağımızın aslında İsrail tarafından hedef alındığına dair iddialarımı yazmış, Türkiye üzerinde kurulan tezgâhların büyük kısmını açıklamıştım.
O yazımda ayrıca F-16’ların yazılımlarının millîleştirilmesi gerektiğini söylemiş, aksi halde İsrail’in isterse F-16’larımızı havada kilitleyip düşürebileceğini belirtmiştim. Şükür ki devletimiz bu uyarımı duydu ve uçaklarımızın yazılımları değiştirildi.
25.05.2024 tarihli yazımda ise İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopteri kalkmadan 4 dakika önce baş korumasının araçtan indirilmesinin bir suikast emaresi olduğunu ifade etmiştim. Yine 07.09.2025 tarihli yazımda ABD’nin en büyük kabuslarından birinin Şanghay İşbirliği Örgütü olduğunu vurguladım. 17.06.2025’te “Uyan Artık Dünya” başlığıyla kaleme aldığım köşede küresel oyunun büyüklüğünü anlattım.
Geçmişte de söyledim: “Katil, katilliğini yapmak zorundadır; aldığı talimat budur.” 2025’te ise “Her yönü deneyecekler” demiştim. 07.08.2025 tarihli köşemde ABD’nin 249 yıllık planlarının deşifre olduğuna değinmiştim. 12.07.2025’te yazdığım yazımda da “İnşallah Trump’a bir suikast olmaz” diye uyarmıştım.
Bugün Azerbaycan’dan kalkıp Gürcistan sınırı yakınında düşen LOCKHEED C-130 tipi kargo uçağımızın özellikleri ortadadır:
- 4 turboprop motora sahip,
- Hazırlıksız ve kısa pistlere inebilen,
- Afganistan ve Irak gibi zor bölgelerde yıllarca görev yapmış,
- Hatta tüm motorları dursa bile süzülerek acil iniş yapabilecek bir uçak…
Böylesi bir uçağın havada infilak etmesi, kuyruğunun gövdeden kopması ve kontrolsüz şekilde düşmesi akıllara doğal arızadan ziyade dış müdahaleyi getiriyor. Bu durum bana Reisi’nin helikopterinin kalkışına 4 dakika kala baş korumasının helikopterden indilirmesini hatırlatıyor.
Uçağımız havada neden patladı?
Kim, ne amaçla bu operasyonu yaptı?
Pentagon’un veya Netanyahu yönetiminin bu olayda bir rolünün olup olmadığını sorgulamak gazeteci olarak benim görevimdir. Çünkü eğer uçak havada patlamasaydı, her türlü arızaya rağmen bulunduğu bölgeye planör gibi inme ihtimali vardı.
Aklıma şu ihtimal geliyor:
Hizbullah’a karşı kullanılan patlayıcı düzeneklerin bir benzerinin uçağa gizlice yerleştirilmesi… Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin çok güçlü olması, uçağın yük kontrolünde İsrail’e güvenilmiş olabileceği ihtimalini akla getiriyor.
Son dönemde İsrail’in Türkiye’yi sıkıştırmak için Suriye’deki operasyonlarını artırması da dikkat çekiyor. Çünkü Netanyahu şunu çok iyi biliyor:
“Savaş bittiği gün, Netanyahu hayatının da biteceğini bildiği için Netenyahu için tek çözüm
Filistin topraklarında bulunan büyük hazineyi ve içerisindeki parşömeni bulup çıkartmak zorundadır aksi takdirde kendi geleceğinin biteceğini görüyor.
Ayrıca iki devlet bir millet olan Azerbaycan–Türkiye ilişkisini bozmak isteyenler 2012’de Rusya ile aramızı açmak için uçağımızı düşürmüşlerdi. 19 Aralık 2016’da Andrey Karlov suikastıyla yine Türkiye–Rusya ilişkileri hedef alınmıştı. Bugünkü uçağın düşüşünde de benzer bir amacın olabileceğine inanıyorum.
Trump’ın da son dönemde “üst akla boyun eğdiği” izlenimi doğuyor. Daha önce terörist ilan ettiği, başına 10 milyon dolar ödül koyduğu Şara’yı 10 Kasım’da Beyaz Saray’da ağırlaması da bu tabloyu destekler nitelikte.
Bugün tablo şudur:
Türkiye, Azerbaycan ve tüm Ortadoğu; hem Trump’ın hem de İsrail’in yeni jeopolitik hamlelerine karşı ciddi tedbirler almak zorundadır.
Tekrar söylüyorum:
Azerbaycan ile Türkiye’nin arasını açamayacaklar.
Ancak 11.12.2025’te düşen uçağımız konusunda benim kanaatim şudur:
Bu olayın arkasında İsrail ihtimali ciddiyetle araştırılmalıdır.
Çünkü Azerbaycan-İsrail dostluğu nedeniyle, uçağa yüklenen kargoların detaylarının tam incelenmediği ihtimalini göz ardı etmiyorum.
İnşallah Türkiye’ye bir kardeş darbesi yapılmamıştır.
