Hasan ÇAY

Tarih: 08.09.2023 13:45

İnsan Bilincin İnsanla, Evrenle ve İlahi Olan ile İlişkisi Bakımından Bir Ön Bakış

Facebook Twitter Linked-in

 

İnsan bilincinin insanla, evrenle ve ilahi olan ile ilişkisi bakımından bir ön bakış.

İnsan, potansiyel birikim olarak,

"Anlama" ve

"Anlamlandirmaya" hamil oldugu halde, onu kullanmaya, anlama kavuşturmaya ya da anlam katmaya dair pratiğin acizi olarak doğar.

Son bilimsel çalışmalar, bilhassa beynin çalışma prensiplerine ilişkin yeni tespitler arttıkça; anlama ve anlamlandırmanın tabiatı ve bilincin becerikliliğine ilişkin değerlendirmeler, on sekizinci yüzyıl sonrası ampirik ya da beş duyusal denemeler ve rasyonalitenin kullanımına dair yeni yaklaşımlar, keşfetmeler sunmaya devam etmektedirler. İlk bakışta anladığımızın, dışarıdan elde ettigimizden (beş duyumuzla-pozitivitemizle) ibaret olduğunu zannedebiliriz. Bildiklerimizi; anlatım, okuma, görme, duyma yollarıyla, basit bir ses kaydedicisi gibi, kayda geçirmekle öğrendiğimiz zannından kurtulmak da pek kolay değildir. Buna rağmen en aciz şekilde dünyaya doğumla gelen insanın, giderek tabiata ve varlığa hakimiyet bakımından tüm canlılardan daha dominant hale gelişi ise pek düşündürücü olmaya devam etmektedir. Nasıl oluyor da doğduktan sonra kendi hayatını devam ettirme bakımından tüm hayvanlardan daha aciz olan insan, sonraları bu kadar üstün olabiliyor? Şimdilerde insanın, evrensel boyutları aşkın bir bilinç potansiyeline sahiplikle donanmış olarak (müddessir) dünyaya geldiğini işaretleyen pek çok bilgi de artık el altı bilgisi haline gelmiştir. Ne var ki bu donanımını pratize etmesinde sorunlar da aynı boyutta devam etmektedir. Zira insan, düşünme zahmetine pek az katlanır durumdadır. Herkes vekaleten düşünmenin müşterisidir. Fonksiyonel, yeni ve yeniden düşünme zahmeti, elbette insanın en vazgeçilmez yanı olmakla beraber; asıl tembelligin ve en ciddi fukaralığınn düşünme ibadeti konusunda olageldiğinden habersiz, hayatını sürdürmeye devam etmektedir.

Hayata hayat verebilecek, akla akıl ilave edebilecek, bilince aydınlatıcı parlaklıklar kazandırabilecek olan insan, pek az düşünmektedir. Yani insan potansiyel cahil değil, esasen pratik cehaletin bataklığında debelenmektedir.

Sonraları, sahip olduklarnı kullanmaya başladığı ve bunu da beş duyu ve akıl delaletiyle yücelttiğini bilebilmenin gecikmişliğiyle malaldır.

Esasen insan, kendine geciken bir varlıktır.

 

ŞANLIURFA TÜRKMENLER BİRLİK BAŞKANI HASAN ÇAY


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —