- 8 Ekim 2023 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
Çatışmanın hemen ertesinde, BM Güvenlik Konseyi kapalı bir toplantı düzenledi. 90 dakika süren bu toplantıda ortak bir açıklama için oybirliği sağlanamadı. Hamas’ın saldırıları ve İsrail’in tepkisi tartışıldı, ancak karar çıkmadı. - 15 Ekim 2023 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
Rusya, insani ateşkes çağrısı yapan bir karar tasarısını sundu. Tasarı reddedildi; Brezilya’nın önerdiği başka bir tasarı ise müzakere edildi. Oylama sonuçları kamuoyuna açıklanmadı, ancak ABD’nin veto tehdidi etkili oldu. - 18 Ekim 2023 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
ABD, Hamas’ı kınayan ve insani yardım için geçici ara verilmesi çağrısı yapan bir tasarıyı veto etti. Tasarı, İsrail’in Gazze’nin kuzeyini boşaltma talimatını da geri çekmesini talep ediyordu. Bu veto, ABD’nin İsrail’e kayıtsız şartsız desteğini bir kez daha ortaya koydu. - 21 Ekim 2023 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ateşkes çağrısını tekrarladı. Rusya Büyükelçisi Vassily Nebenzia, küresel toplumun ateşkes beklentisini vurguladı. Ancak, ABD ve İsrail’in muhalefeti nedeniyle bağlayıcı bir karar alınamadı. - 24 Ekim 2023 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
Guterres, tekrar ateşkes çağrısı yaptı. ABD Başkanı Joe Biden, “Rehineler serbest bırakılmadan ateşkes olmaz” diyerek veto sinyali verdi. Toplantı, karar alınmadan sona erdi. - 27 Ekim 2023 – BM Genel Kurul Toplantısı
Acil insani ateşkes çağrısı yapan bir karar tasarısı oylandı. Sonuçlar: - Lehte: 120 ülke
- Aleyhte: 14 ülke (ABD, İsrail, Avusturya, Hırvatistan, Çekya, Fiji, Guatemala, Macaristan, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Papua Yeni Gine, Paraguay, Tonga)
- Çekimser: 45 ülke
Karar, Hamas’ın rehineleri serbest bırakmasını da içeriyordu, ancak bağlayıcı değildi. Bu oylama, İsrail’in uluslararası toplumda yalnızlaşmasının ilk işaretlerinden biriydi. - 12 Aralık 2023 – BM Genel Kurul Toplantısı
Gazze’de acil insani ateşkes için yeni bir oylama yapıldı. Sonuçlar: - Lehte: 153 ülke
- Aleyhte: 10 ülke (ABD, İsrail, Avusturya, Çekya, Guatemala, Liberya, Mikronezya, Nauru, Papua Yeni Gine, Paraguay)
- Çekimser: 23 ülke
Bu oylama, 27 Ekim’e kıyasla daha geniş bir destekle geçti. Filistin’in BM elçisi Riyad Mansur, sonucu “ABD’nin görmezden gelemeyeceği bir mesaj” olarak nitelendirdi. - Aralık 2023 – BM Güvenlik Konseyi (Hamas’ı Kınama Oylaması)
Hamas’ı kınamaya yönelik bir oylama yapıldı, ancak tasarı reddedildi. Benin, Burundi, Çad, Komorlar, Eritre, Gambiya ve Kongo Cumhuriyeti Hamas’ı kınamaya karşı oy kullandı. - 22 Ocak 2024 – BM Dışişleri Bakanları Toplantısı
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, iki devletli çözümün gerekliliğini vurguladı. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın yapay ada önerisi ise ciddiye alınmadı. Toplantı, barış planı tartışmalarına odaklandı, ancak oylama yapılmadı. - 24 Mayıs 2024 – BM Güvenlik Konseyi Toplantısı
İngiltere Büyükelçisi, İsrail’in Batı Şeria’da iskan ettiği işgalcilerin şiddetiyle mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Ancak, bu toplantıda bağlayıcı bir karar alınmadı.
Bu süreçte yaşananlar neyi gösteriyor?
7 Ekim 2023’ten bu güne kadar BM Güvenlik Konseyi’nde en az 5, Genel Kurul’da 2 toplantı ve bir Dışişleri Bakanları toplantısı olmak üzere toplam 8 önemli toplantı gerçekleşti. Güvenlik Konseyi toplantılarında bağlayıcı karar alınamadı, zira ABD’nin vetosu İsrail’i korudu. Genel Kurul’daki oylamalar ise çarpıcı: 27 Ekim 2023’te 120 ülke, 12 Aralık 2023’te ise 153 ülke ateşkesi destekledi. Hamas’ı kınama girişimleri ise sınırlı destek gördü. Bu tablo, İsrail’in diplomatik yalnızlığını ve Filistin davasının artan desteğini gösteriyor.
Dünya Uyanıyor, İsrail Yalnızlaşıyor, Filistin Güçleniyor
Gazze’de çocuklar bombalar altında can verirken, hastaneler, okullar, camiler yerle bir edilirken, BM kürsüsünde yükselen sesler neyi anlatıyor? 7 Ekim 2023’ten bu yana, Hamas-İsrail savaşı dünya sahnesini allak bullak etti. BM’de ardı ardına toplantılar, oylamalar, ateşkes çağrıları… İsrail’in “meşru müdafaa” palavrası, dünya kamuoyunda artık inandırıcılığını yitiriyor. BM oylamalarındaki tablo, İsrail’in dramatik yalnızlaşmasını ve Filistin davasının küresel meşruiyet kazanması anlamına geliyor? Hele hele Mayıs 2025’te ABD Başkanı Trump’ın Körfez turu sırasında takip ettiğimiz gelişmeler, ABD’nin Hamas ve Husilerle doğrudan görüşmeler yaparak anlaşması Filistin davasının bir zaferidir.
BM Kürsüsünde İsrail’in Çöküşü
BM Genel Kurul oylamaları, adeta bir ayna gibiydi. 27 Ekim 2023’te 120 ülke, Gazze’de ateşkes için el kaldırdı. İki ay sonra, 12 Aralık’ta bu sayı 153’e fırladı. Karşı çıkanlar kim? ABD, İsrail ve bir avuç küçük devlet. 193 ülkeden sadece 10’u İsrail’in yanındaydı! Bu ne demek? Dünya, İsrail’in Gazze’deki soykırımına “Yeter!” diyor. Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin veto sopası olmasa, İsrail çoktan köşeye sıkışırdı. Ama işte, Biden’la başlayıp Trump’la devam eden bu “koşulsuz destek” tiyatrosu, İsrail’i ayakta tuttu. Hamas’ı kınama girişimleri ise fiyaskoyla sonuçlandı. Aralık 2023’te Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamada, Afrika’dan Latin Amerika’ya birçok ülke, “Hamas’ı kınamak yerine, İsrail’in işgal politikalarını konuşalım” dedi. Bu, Filistin davasının, küresel vicdanlarda yankı bulduğunun açık ispatıdır.
Filistin’in Meşruiyetinin Küresel Çapta Kabulü
Hamas’ın 7 Ekim saldırısı, bir gerçeği ortaya koydu: Filistin halkı, 1948’den beri işgal altında inim inim inliyor. Gazze, 2007’den beri abluka altında bir açık hava hapishanesi. BM raporlarına göre, Gazze’de halkın %81’i yoksulluk sınırının altında, %63’ü gıda güvencesizliği çekiyor. İsrail’in “güvenlik” bahanesiyle uyguladığı bu abluka, uluslararası toplum tarafından “toplu cezalandırma” olarak tescilleniyor. İşte bu tablo, Filistin davasına sempatiyi artırıyor. BM oylamasında 153 ülkenin ateşkese “Evet” demesi, sadece bir ateşkes talebi değil, aynı zamanda Filistin halkının haklı mücadelesine bir destektir.
ABD’nin, Hamas’la, Husilerle Görüşüp Anlaşması ve Trump’ın Körfez Turu:
Mayıs 2025’te ABD Başkanı Donald Trump’ın Körfez turu, dünya siyasetinde bir deprem etkisi oluşturdu. Trump, Suudi Arabistan, BAE ve Katar’la görüşmeler yaptı; yetmedi, Hamas ve Yemen’deki Husilerle doğrudan masaya oturdu. Bu, Filistin davasının ABD nezdinde de meşruiyet kazanması demektir. Trump’ın bu adımı, ABD nezdinde de, Hamas’ı “terörist” damgasından sıyırıp müzakere masasına oturan meşru muhatap haline getirdi.
Gazze’deki savaş, Kızıldeniz’deki Husi saldırılarıyla küresel ticareti tehdit ediyordu. Trump, bu krizi çözmek için Hamas ve Husilerle masaya oturdu ve anlaştı. Bölgede görev yaparken üç F18 savaş uçağının denize düşmesine, Husilerin 30’a yakın hava saldırısına maruz kalan ABD uçak gemisi ise bu sırada bölgeden çekildi…
İsrail’in Yalnızlığı:
İsrail’in BM’deki yalnızlığı, siyasi ve diplomatik bir hezimettir. 153 ülke ateşkese destek verirken, sadece 10 ülke İsrail’in yanında duruyorsa, bu ciddi bir yalnızlıktır. Kaldı ki şu günlerde bu 10 ülke de soykırımcı İsrail’in arkasından çekilmiş görünüyor. İsrail artık dünyada tek başına. Üstelik kendi içinde de son derece kırılgan bir durumda.
Son Söz:
Gazze’nin binalarını şehirlerini yıktılar evet. Fakat Ümmet’in diriliş ruhu ve insanlık onuru şaha kalktı ve kenetlendi. Binaları, şehirleri birkaç sene içinde eskisinden daha iyi şekilde yapabiliriz. Fakat soykırım suçlusu İsrail’le, onları destekleyen Yahudiler ve Siyonistler, aradan bin yıl geçse bile suratlarına yapışan lanetten ve zift gibi kara lekeden asla kurtulamazlar.
Trump'ın yardımcısı Vance, açık bir dille ilan ederek, “ABD'nin Dünya hakimiyeti sona erdi” dedi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, “Bir asır önce Batı Dünyası, haritalar, mandalar, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimi dayattı. Ama Batı'nın müdahaleci dönemi artık sona erdi. Gelecek, bölgesel çözümlerle şekillenecektir” açıklaması yaptı.
ABD Başkanı Donald Trump, ise 13 Mayıs'ta Riyad'daki konuşmasında bölgeden ellerini çekeceklerinin haberini vermişti. Trump’ın mesajı gayet açık netti. “Dünyaya nasıl yaşaması gerektiğini öğretmek bizim görevimiz değil,” diyen Trump, özellikle Ortadoğu ülkelerine seslenerek, “Kendi kaderinizi kendi yöntemlerinizle belirleyin" demişti.
ABD’nin bu çıkışları, artık İsrail’in arkasında durarak bölge ülkeleriyle ters düşmeyeceği anlamına geliyor. Avrupa ülkeleri ise sık sık toplu halde bir araya gelerek, İsrail politikalarını açıkça eleştirmeye, Arap ve İslam ülkeleriyle ortaklaşa çözüm aramaya başladılar. Aynı zamanda Filistin devletini tanımaya, İsrail gemilerinin bu ülkelere girişini yasaklamaya ve soykırımcı rejime silah satışını yasaklamaya başladılar.
Soykırımcı İsrail Dört Yandan Kuşatıldı:
Öte yandan Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri İsrail’e karşı siyasi ve askeri ittifaklar kurarak fiilen harekete geçiyorlar. İsrail dört bir yandan kuşatılmış vaziyette. Son günlerde, Ankara ve İstanbul’da yaşanan olağanüstü zirveler, diplomatik ve askeri temaslar, büyük bir hazırlığın habercisidir. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in, ordu komutanlarıyla birlikte Türkiye’de yaptığı çalışmaların ardından İran, Azerbaycan ve Tacikistan’a yapacağı ziyaretler, Suriye Lideri Ahmet Şara’nın Türkiye’deki önemli temaslar, MGK’da alınan kararlar, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Moskova’da Putin ve diğer muhataplarıyla görüşmeleri, Ürdün Genelkurmay Başkanı’nın Ankara’da yürüttüğü çalışmaklar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yoğun şekilde Suriye’ye yaptığı sevkiyat çok büyük bir hazırlığın yapılmakta olduğunu gösteriyor.
Sınırlarına baktığımızda dört bir yandan adım adım kuşatılmakta olan İsrail’in durumuna ve insanlığını kaybetmemiş tüm dünyanın uyanışına baktığımızda İsrail’in ayakta kalma şansı yok. İki asırdır bütün dünyada “soykırıma uğramış bir mazlum Yahudi toplumu” şeklinde “mazlumu oynamanın,” bunu kullanmanın da hükmünü İsrail kendi elleriyle vahşice soykırım yaparak bitirdi. Artık İsrail, vahim bir karanlığa doğru hızla sürükleniyor.
Bu saatten sonra, her zaman her şeyi bekleyebiliriz.
İsrail bunu çoktan hak etti.
Eee hak edene, hak ettiğini vermek gerekir. Öyle değil mi!?
Hadi hayırlısı…