Merhaba değerli okur dostlarım. Bu sizinle ilk tanışmamız. Umarım yüreğimin derinliklerinden yüreklerinize bir bağ kurabilirim. Yazma tutkum aslında yüreğimin gözünün görüp yazmam için beni amansızca dürtüp kelimelere döktürme gayretinin neticesi…
Toplumların gelişimi, sağlam aile yapısının temeli, ülkenin yücelmesi, büyümesi aslında toplumun kadına bakışı ve verdiği değerle eşdeğerdir.
Kadını da erkeği de kadın doğurur, kadın besler ve büyütür. Kadın ANA olduğunda saygındır, hürmet edilir.
Kadın sevgili olduğunda uğrunda ölünür.
Kadın eş olduğunda göreceği değer şansına bahtına çıkan erkeğin vicdanına kalmıştır.
Kadın kız çocuğu iken göreceği değer doğduğu eve ve corafyaya bağlıdır. Ezilip horlanması erkek kardeşlerinin arasında yok sayılması, hizmet eden, ötelenen ve hatta görünmez olan kız çocukları. Çok uzağa gitmeden kendi çocukluğumdan, kendi evimizin gerçeklerinden bahsedeyim sizlere.
Biz dört kardeştik, üç kız bir erkek. Ben ilk çocuğum. İlk çocuğun da erkek olması güzel olurdu nede olsa erkek adamın erkek çocuğu olurdu. Gururlanır, övünürdü babalar ve dahi tüm aile. Hatta erkek çocuk doğuran anneler bile bir başka söylerdi ‘neyiniz oldu ?’ sorusuna bambaşka bir edayla ‘oğlumuz oldu’ derdi.
Bizim evde ikinci çocuk da kız olunca babam rahmetli anamın yüzüne bakmamış ve gene mi kız doğurdun deyip odadan çıkıp gitmiş. Üçüncü çocuk da kız olunca kederlenip ikinci çocuğu kız olan arkadaşıyla içip içip bağırdıklarını duymuştum. Rahmetli annem dördüncü kez hamile olduğunda büyük bir korku yaşamıştı. Çocuktum ama onun korkularına ve o zamanlar anlam veremediğim davranışlarına tanık oldum. Bu sefer de kız doğurursan seni boşarım demiş babam. Sen erkek doğuramıyorsun diye söylenmiş. Annem yine kız doğar korkusuyla pekçok ilkel yöntemle düşük yapmaya çalışmış. Çabaları sonuç vermeyince bu kez sakat çocuk doğurma korkusuyla her günü zehir olmuş.
Neyse ki kardeşim sağ salim ve sağlıklı doğdu. Sonunda ikisi de muratlarına ermiştiler. Elbette ki evde herkes kardeşimin hizmetinde. Ağlasa dayak yerdik. Babam oğlu olduğu için gururlu, fotoğrafçıda oğlu olduğunu ispatlayan boy boy fotoğraflarını çektirdi kardeşimin. Bu bizim evin hikayesiydi ve ülkemin her köşesinde nice kadının çilesi, kaderi olmuş. Cehaletin adını yazgı koyup kabullenen ,değersizleştirilen kadınlar…
Maalesef ki sırf kız çocuğu olduğum için çok başarılı olmama rağmen okutulmadım. Çocukluğum korku, horlanma, aşağılanma ve dayak ile geçti. Küçük yaşta evlendim. Kadın olmanın en zor tarafı GELİN olmaktı. Farklı bir kültüre sahip yeni ailemde de çokça çile çektim. Allahtan eşim beni çok seviyordu ama büyüklerin davranışlarına engel de olamıyordu.Her anından bir roman çıkacak bir hayat yaşadım. Üç güzel evladım oldu. Bir kız, iki erkek. Kızım doğduğunda babam anasına çekmiş kız doğurdu deyip çekip gitmişti. Eşimin de yüzünün buruştuğunu gördüm kız diye… Erkek çocuklarım doğduğunda her ikisi de bayram ettiler. Peki bizim toplumumuz neden böyle?
Kadın neden değersizleştirilmiş ? Tarlada, dağda bayırda, çiftte çubukta, hamurda yemekte hiç sen kadınsın, güçsüzsün diyen olmamış. Kadının onu koruyan sevgisiyle sahiplenip arkasında kale gibi duran bir ailesi olmalı. Ezdirmemeli. Kendimden biliyorum babam eşime ‘bu senin sözünü dinlemezse ağzını burnunu kır bana gönder. Bir de ben kırar sana yollarım ‘ demişti. O zamanlar ölçüsüzce kadınlar, kız çocukları eziliyordu. Bu gün de aynı cehalet hala devam etse de, başka bir ölçüsüzlük de yine başka türlü sağlam yuvaların kurulmasına engel. Benim kızım köle değil, geçinemezsen bırak gel sana koca mı yok? Söylemleriyle yetişen kız evlatları. Ben ille de kadın eğiltilsin, gelişsin,bilgiyle donansın diyorum. Becerilerini keşfetsin. Psikoloji de bilsin, tarhana karmayı,turşu kurmayı da. Düğme dikmeyi de bilsin hamur yoğurmayı da. Ama ille de okusun. Doktor da olsun mühendiste. Meslek erbabı olsun. Güzel annelerin güzel ahlaklı yetişdirdiği evlatlar kız yada erkek farketmez güzel , güçlü bir toplumun temelini oluşturur. Mutlu aileler birbirine saygı gösteren,seven, vicdanlı ve ahlaklı geleneksel aile yapısıyla mümkün. Saygının zorunluluk olduğu toplum yapısında düzen olur. Terazinin iki kefesi de dengede olmalı. Kadına değer veren yücelten MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ e sonsuz minnet borçluyuz. Türk kadınını yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yücelmeyi layık gören ATAMIZ, CUMHURİYET ile haklarımızı yasalarla korumuştur. Saygı ve minnette anıyorum.
Değerli kadınlar KADIN OLMAK zor olsa da toplumdaki yerimiz ve vazifemiz çok mühimdir. Tüm bireylerin kişiliklerinin şekillenmesi analık yaparken başlıyor. Ana iken ayrı, eş iken ayrı, büyükanne iken ayrı öğretmenleriz. Bizler ya topluma faydalı bireylerler yetiştiren , ya kendi katilini doğuran kadınlar olacağız. Seçim bizim.
SEVGİYLE KALIN, GÜZEL YARINLARA KAVUŞMAK TEMENNİSİYLE…
Türk kadını
Türk kadını
Ağlatma sakın Ata'nı!
Emanettir sana vatan
Emanet beşikte yatan
Menfaate vatan satan
Hainleri bağışlama!
Nice kanlar akıttık biz
Hasta dam diyorlardı
Çoklarını şaşırttık biz
Vatan için ölürüz biz
Toprak kutsal biliriz biz!
Bayrak kutsal biliriz biz!
Türk kadını!
Türk kadını!
Ağlatma sakın Ata'nı!
Bizi bölmek istiyorlar
Gücümüzü bilmiyorlar
Kazanacak çok zafer var
Vatan için çok nefer var
İmanımız kuvvetlidir
Uçan kuşum kıymetlidir
Zaman BİR OLMA Vaktidir
Türk kadını kuvvetlidir!
KIVANÇ HALDIZ