Nur DELİCE


Kadın Cinayetleri ve Bizim Rolümüz

Bırakın kadını, insanın insana şiddeti bile asla kabul edilemez. Hele ki bu bir kadınsa hiç bir şekilde  kabul edilemez. Çünkü kadın; anadır,  yuvadır,  kardeştir, bacıdır,  evin direği, milletin varlık nedeni, devletin devamıdır. 


2024 verilerine göre kadın cinayetlerinin rekor seviyeye ulaştığı gerçeği ile yüz yüze geldik. Her vicdanın sızlatacak, bu korkunç gerçeği mercek altına almamız gerekmiyor mu? 

Hem de kendi sorumluluklarımızı da hatırlayarak…

Gün geçmiyor ki kadına şiddet, kadın cinayetleri, kadına yönelen hakaretler veya benzeri haberleri duymayalım, görmeyelim, okumayalım.

Her Allah'ın günü görsel ve yazılı basında bu tip haberlere rastlıyoruz. Artık öyle kanıksadık ki, normal, sıradan bir olay gibi karşılamaya başladık.  İşte asıl facia da bura da başlıyor, "kanıksamak!" Yani normal bir olaymış gibi görmeye başlamak. Oysa ki bir cana kıymak hele hele ki bir kadının canına kıymak asla kanıksanacak bir olay olmamalı. Olmuşsa o toplum önce kendini sorgulamalı, sonra da yok oluşunu oturup izlemelidir!

Bırakın kadını, insanın insana şiddeti bile asla kabul edilemez. Hele ki bu bir kadınsa hiç bir şekilde  kabul edilemez. Çünkü kadın; anadır,  yuvadır,  kardeştir, bacıdır,  evin direği, milletin varlık nedeni, devletin devamıdır. 

Kadın, ekmeğini taştan çıkarır, ailesi, çocukları, yuvası, namusu , iffeti, vatanı, devleti, bayrağı, milleti, inandığı değerler uğruna canını seve seve vermekten çekinmez. Fedakarlıkta ve sevgide sınır tanımaz.  Ailesini, yuvasını  mutlu etmek için inanılmaz özveri gösterir.   Böyle bir insanın şiddet görmesi, hele hele cinayetlere kurban gitmesi, toplumun çatırdadığının sesidir. 

Kadına yönelik şiddetin nedenlerine baktığımızda, üç temel unsur karşımıza çıkıyor. Ekonomik, eğitimsizlik, psikososyal nedenleri görüyoruz.  Hangi yasal düzenlemeyi yaparsanız yapın bu nedenleri ortadan kaldırmadığınız müddetçe kadın sahipsizdir, kadın savunmasızdır, kadın kimsesizdir, kadın şiddete ve cinayete açık durumdadır.

Elbette ki çok ciddi geçim zorlukları içinde olan insanlar belli bir müddet sonra gelecek kaygısıyla hareket ederek evlerindeki huzuru ve mutluluğun kısa süre içerisinde yok olduklarını görüyorlar.  Hiçbir gerekçe kadına şiddeti mazur gösterilmemesi gerekirken, erkek kendine göre bir savunma mekanizması oluşturarak, kadına ve çocuklarına şiddeti reva görmektedir. 

Oysa ki şiddet şiddeti doğurursa  ortada ne aile kalır ne yuva. Her ne nedenden dolayı olursa olsun, eşlerin en zor durumda bile karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü bir köşeye bırakırlarsa şiddet kaçınılmazdır. Karşılıklı konuşarak anlaşma yoksa, şiddet vardır.  Çünkü birbirlerine söyleyecekleri her laf onlara hakaret gibi gelecektir. Şiddet sadece fiziki bir eylem olarak  değil, her türlü psikolojik ve sosyolojik baskı, dayatma, hakaret, olumsuz söz ve davranışlarda şiddetin kapsamına girdiği unutulmama, şiddet bu anlamda değerlendirilmelidir.

Gerek saha araştırmalarımda gerekse yaptığım etkinliklerde gördüğüm şudur ki; kadın cinayetlerini önlemek için çok yönlü bir mücadele verilmelidir. Bunlardan birisi de eğitimdir. Hele bir de eğitimsiz bir aile düşünecek olursak, karşılıklı anlaşmak, karşılıklı konuşma,  karşılıklı hoşgörü yerini şiddete bırakır. 

Özellikle eğitimsiz erkeğin kafasında binbir karanlık düşünce dolaşır. Kıskançlık, şüphe, kuşku, kafada kurulan kurgu, olmadık şeyleri olmuş veya olacakmış gibi kafasında tasarlama,  erkeğin beyninde gittikçe büyüyorsa,  yine şiddet  kaçınılmazdır.  
Erkek sosyal hayatta kendine bir yer bulamazsa veya toplum tarafından itilip kakıldığını, aciz ve zavallı duruma düştüğünü hissederse, kendini  ispat için de şiddete yönelecektir.  Bunu da en yakınında bulunan savunmasız, korumasız, gücünü üzerinde deneyecek olan kadını bulacaktır. 

Bunun üzerine bir de alkol, uyuşturucu ve madde bağımlılığı varsa, şiddet  ve sonucunda cinayet  kaçınılmaz olmaktadır. Madde bağımlılığı olan şahıslar ise şiddete en fazla meyilli olanlardır.  Diğer taraftan bireyin toplumda uyum sağlayamaması, korkak, ürkek, sürekli çekingen davranışlar göstermesi, toplumsal olaylardan, çevresel faktörlerden etkilenmesi, bir birini sürekli etkileyen psikolojik ve sosyal etkilerin üst düzeye çıkması, kaos ortamından psikolojik bozukluklar göstermesi yani bireyin psikososyal durumundaki bozukluk beraberinde şiddeti getirmektedir. Bu anlamda tedaviyi reddeten kişiler toplum içerisinde pimi çekilmiş bom gibidirler.  

Eğitimli bir toplumun, sağlıklı bir toplum, dolayısıyla huzurlu, mutlu bir toplum olduğu unutulmamalıdır.  Erkek veya kadın hiç fark etmez, kendimizde oluşan psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik bozukluklar hissedildiğinde her türlü tedavi yöntemine başvurmak, çağdaş, aydın, eğitimli, geleceğe umutla bakan sağlık bireylerin davranışları olduğu gerçeğini asla unutmamamız gerekir. 

 Peki hiç düşündük mü kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde bizim de rolümüzün olabileceğini?

Kadın cinayetlerinin sayısının  gün geçtikçe alarm vererek artması yukarıda belirttiğimiz gibi 2024 yılı içerisinde rekor seviye ulaşmasında, yukarıda saydığımız bir çok nedenlerin dışında bizim de sorumluluğumuzun olduğu unutulmamalıdır.  

Kadın şiddet görmeden biz neler yapıyoruz? Devlet olarak kadını koruyabiliyormuyuz? Örneğin cezaları caydırıcı hale getirip, şiddet görme ihtimali olan kadına sosyal güvence dahil  huzurlu bir ortam,huzurlu bir hayat sunabiliyoruzmuyuz? Kadına şiddet uygulayana gerekli cezai veya tedavi yöntemleri uygulayabiliyormuyuz? Çünkü kadına şiddeti reva görenlerin hasta ruhlu insanlar olduğu gerçeğinden hareketle gerekli önlemleri alıyor muyuz?

Peki biz birey olarak neler yapıyoruz? Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyerek üç maymunu oynamıyor muyuz? Bir araya gelerek güçlü bir ses çıkartabiliyor muyuz? Sürekli söylediğim bir söz var. "Kadın kadının limanıdır". Gerçekten öylemiyiz. Kadın olarak bir birimizi korumak, kollamak, arka çıkmak, destek olmak, şiddet gören kadının yanında olmak gibi insani değerlerin ne kadarını yerine getirebiliyoruz? Aynaya bakıp kendimizi sorgulamamız gerekmiyor mu? Bu gün ona yarın bana diyebiliyormuyuz? Sonrada kendimizi şu soruyu soralım. Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde benim sorumluluğum ne kadar?

 Şayet biz birbirimize destek olmaz, yalnız bırakır, kadının her alanda gücünü göstermezsek, bu şiddete davetiye çıkartacak, şiddet gösteren yaratıkların ekmeğine yağ sürecektir. 
 Ezcümle, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesinde, devlet, toplum ve birey olarak hep birlikte hareket etmeli, bu alanda alınacak her türlü tedbir ortak akıl ile alınmalıdır. "Hiç bir şiddetin mazereti olamaz" gerçeğinden hareketle, yapılacak her türlü düzenlemeler bu anlayış içinde yapılmalı, kadına, aileye ve yuvaya sahip çıkılmalıdır. 

 Şiddetin her türlüsüne hayır  çığlıklarımız,  gerekli her türlü tedbir alınıncaya kadar hiç susmayacak, bu alandaki mücadelemiz aralıksız devam edecektir. 
 Kadın ve şiddet kelimelerinin yan yana kullanılmadığı, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin olmadığı nice yıllara...

YILLIK DOĞAL AFET RAPORU AÇIKLANDI

ABD'DE KORKUTAN YANGIN

KANADA BAŞBAKANI JUSTİN TRUDEAU İSTİFA ETTİ

YENİ SALGIN ENDİŞESİ

RUS DIŞİŞLERİ'NDEN UNESCO'YA ÇAĞRI

AB'DEN YEŞİL VE GRİ PASAPORT SAHİPLERİNE ETİAS SEYAHAT İZNİ

İSRAİL GAZZE SALDIRILARINA ARA VERMEDEN DEVAM EDİYOR

DÜNYANIN EN YAŞLISI BREZİLYA'DA

HİZBULLAH GENEL SEKRETERİ KASIM: İSRAİL'İN AREŞKESE YÖNELİK HALLERİNE SABIR GÖSTERİYORUZ

GÜNEŞ SEDDİ PROJESİ

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 17 15 0 2 29 47
2.Fenerbahçe 17 12 2 3 26 39
3.Samsunspor 17 10 4 3 13 33
4.Eyüpspor 18 8 4 6 10 30
5.Göztepe 17 8 5 4 9 28
6.Beşiktaş 17 7 4 6 7 27
7.İstanbul Başakşehir 17 7 5 5 5 26
8.Gazişehir Gaziantep 17 6 7 4 -2 22
9.Kasımpaşa 17 4 4 9 -1 21
10.Alanyaspor 17 5 6 6 -2 21
11.Rizespor 17 6 8 3 -9 21
12.Antalyaspor 17 6 8 3 -11 21
13.Konyaspor 17 5 7 5 -6 20
14.Trabzonspor 17 4 6 7 1 19
15.Sivasspor 17 5 8 4 -7 19
16.Kayserispor 17 3 7 7 -16 16
17.Bodrum FK 17 4 10 3 -10 15
18.Hatayspor 17 1 10 6 -14 9
19.Adana Demirspor 17 2 13 2 -22 5

YAZARLAR