Hasan Yakup CANGÜVEN


KADIN HAKLARI, İNANÇ VE KÜLTÜR MESELESİDİR…

Şurası asla unutulmamalıdır ki; “Kadının Ruhu”, teninden ve bedeninden daha kıymetlidir. Ruh yoksa beden sadece bir cesetten ibarettir.


Allah yeryüzündeki bütün canlıları çift olarak, yani erkek ve kadın (dişi)olarak yaratmıştır. Bu özellikleri bakımından erkek ve dişi (yaşadıkları müddetçe) birbirlerinin yardım ve desteğine muhtaçtır. Çünkü erkeğin sahip olduğu ve fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet özellikleri, vasıf ve nitelikleri kadın (dişi) da yoktur. Dişinin sahip olduğu ve fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet özellikleri, vasıf ve nitelikleri de erkekte yoktur. Erkek ve kadın (dişi), birbirini tamamlayarak bir nizam içerisinde bütünlük teşkil ederler ve bir arada yaşarlar. Erkek ve kadın (dişi) bir bütünün iki yarısı gibidir ve birinin zarar görmesi diğerinin de zarar görmesidir. 

Kadın, yeryüzünde yaşamış değişik toplumlarda farklı biçimlerde ve boyutlarda ortaya çıkan çok yönlü bir problem olarak görülmüş, esir edilerek şiddet görmüş, zulme uğramış ve sakat bırakılmıştır. Yüzyıllar boyunca bazı toplumlarda kadın, bırakın bir erkekle eşit imkânlara sahip olarak yaşamayı, “normal insan” muamelesi dahi görmemiştir. 

Şiddet ve zulmün her türlüsüyle mücadele eden İslâm dini kadına Yahudilik, Hristiyanlık ve diğer batıl din, inanç, toplum ve akımlardan daha büyük önem, değer ve hak ettiği kıymeti vermiştir. 

Erkek ve kadın; kulluk makamında Allah katında eşittir. İslam fıtrat ve akıl dinidir. Kadın fıtratından dolayı, Allah katında asla eksik ve kusurlu görülmemiştir. 

İslam dini ise kadın hakları noktasında bir devrim niteliğindedir. Son nebi, son resul, ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin peygamber olarak gönderildiği dönemde, Arap Yarımadası’nda cahiliye toplumu olarak adlandırılan bir yaşam tarzı hâkimdi. Bu dönemde kadınlar ve kız çocukları, toplumda değersiz görülüyor, insan onuruna yakışmayan muamelelere maruz kalıyordu. Özellikle kız çocukları, bir utanç kaynağı olarak kabul ediliyor, bazı aileler tarafından diri diri toprağa gömülüyordu. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim’de bu korkunç gelenek Tekvir Suresi 8 ve 9’uncu ayetlerde şu şekilde ifade edilir: "Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda…"  Bu ayet, cahiliye toplumundaki zulmü açıkça gözler önüne sermektedir.

Allah Resulü (s.a.v.), tebliğ ettiği İslam diniyle bu zalimane uygulamayı kesin bir şekilde yasaklamış, kadınlara ve kız çocuklarına büyük değer vermiştir. Peygamber Efendimiz, kız çocuklarını büyütüp güzelce yetiştirmenin cennete vesile olacağını müjdelemiş, onların Allah’ın bir lütfu olduğunu vurgulamıştır. Bir hadisinde; “Kimin üç kızı olur da onlara güzel muamele eder, terbiye eder ve evlendirirse, o kimse için cennet vardır.” buyurarak, kız çocuklarına şefkat ve merhametle yaklaşmanın ahiret mükâfatını haber vermiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kadınlara verilen değeri en güzel şekilde ifade eden hadislerinden birinde şöyle buyurmuştur: “Cennet, annelerin ayakları altındadır.” Bu hadis, anneliğin kutsallığını ve kadınların toplumsal değerini en yüksek mertebeye taşımıştır. İslam diniyle birlikte kadınlar, toplumun temel taşı olarak kabul edilmiş; anne, eş, kız evlat kimlikleriyle saygı ve sevgiyle anılmışlardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadının eğitim hakkını savunmuş, eşitliğe ve adalete dayalı bir aile yapısı kurmanın gerekliliğini ümmetine öğretmiş, getirdiği bu ilahi mesajla, kadınların hor görüldüğü bir toplumu dönüştürmüş; merhamet, adalet ve sevgi ekseninde yepyeni bir toplum inşa etmiştir. Kadınlara verilen bu değer, İslam’ın rahmet yüklü mesajının en parlak tezahürlerinden biri olmuştur. Peygamberimizin hayatı boyunca sergilediği örnek tutum, kadınların hak ettiği saygınlığı kazanmaları için tüm insanlığa ilham vermeye devam etmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vefatından önceki son hac ibadetinde, Mina ve Arafat'ta yaklaşık yüzyirmibin Müslümana hitaben okuduğu Veda Hutbesi'nde, insanın temel hak ve hürriyetlerine dair evrensel mesajlar vermiştir. Hutbenin en önemli bölümlerinden biri de kadın haklarına ilişkindir. Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Kadınlarınızın sizler üze­rinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır... Kadınların iyiliğini isteyin, durum­larının iyileşmesi için çaba sarfedin. Çünkü onlar müşterek hayatın gereği kendileri adına bir şey yapma gücüne ve imkânına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır… Siz onları Allah'ın emaneti olarak aldı­nız. Kadınların haklarına riayet ko­nusunda Allah'ın emirlerine yapışın, aza­bından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarfedin.” 

Türk töresinde ve kültüründe kadının yeri her daim müstesna olmuştur. Türk kadını, sadece ailenin değil, aynı zamanda devlet yönetiminin de bir parçası olmuş; hakanlar, eşleriyle birlikte ülkeyi yönetmiştir. Bu anlayış, kadının toplumdaki yerine dair güçlü ve asil bir bakış açısının önemli bir yansımasıdır. 

Kadının toplumdaki yerinin güçlenmesinin, bir milletin çağdaşlaşmasında ve kalkınmasında hayati öneme sahip olduğuna inananlardan biri de büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk,Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak sadece siyasi ve toplumsal reformlarla değil, aynı zamanda kadın hakları konusundaki devrimci yaklaşımıyla da tarih yazmıştır. 

Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında cephe gerisinde ve cephede aktif rol alan kadınların fedakârlığını yakından görmüş, bu tecrübe onun kadınların toplumsal hayatta daha görünür olması gerektiği fikrini pekiştirmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra yaptığı reformlarla kadınların eğitim hakkı, çalışma hayatına katılımı ve siyasi temsil gibi konularda büyük ilerlemeler sağlanmıştır.

1926’da kabul edilen Medeni Kanun ile kadınlar evlenme, boşanma ve miras gibi kişisel haklar açısından erkeklerle eşit hale getirilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun kabulüyle birlikte, kadın ve erkek eşitliği yasal zemine oturtulmuş, kadın hakları yasalarla güvence altına alınmıştır. 1930’da belediye seçimlerinde, 1934’te ise milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınması, birçok Batı ülkesinden önce gerçekleşmiş ve Türkiye’yi bu alanda öncü kılmıştır.

Atatürk’ün "Dünyada her şey kadının eseridir" sözü, onun kadına verdiği değeri en iyi özetleyen ifadelerdendir. Kadınların sadece aile içinde değil, bilimden sanata, siyasetten ekonomiye kadar her alanda aktif olması gerektiğine inanmış ve bu doğrultuda toplumu bilinçlendirmek için çaba göstermiştir.

Bugün Türkiye’de kadınların elde ettiği haklar, Atatürk’ün ileri görüşlü liderliği ve kararlı reformları sayesinde mümkün olmuştur. Onun bıraktığı bu miras, kadınların hak ve özgürlük mücadelesinde hâlâ ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.

Dünya değişiyor, insanlar değişiyor, zihniyetler değişiyor, toplumlar değişiyor ve gelişiyor. Değişen dünya düzeninde kadınların toplumsal etkisi giderek artıyor. Eğitimden bilime, sanattan siyasete kadar her alanda kadınlar, insanlığın gelişimine büyük katkılar sunuyor. Fiziksel güçsüzlüğü ve duygusal boşluğun üstesinden gelen, şiddet ve zulüm yerine sevgi gören ve mutlu olan kadın, aldığı eğitim ve işgücüne katılımı ile insanlığın gelişmesinde, ülkelerin ve toplumların ekonomik kalkınmasında büyük rol oynuyor.

Ancak, dünya genelinde hâlâ cinsiyet eşitsizliği, şiddet ve ayrımcılık gibi problemler devam ediyor. Bu sebeple, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanan uluslararası Kadın Hakları Hareketi, kadınların haklarını koruma ve güçlendirme adına hayati bir öneme sahiptir. Bu hareket, tüm insanlığın onurunu savunmak ve toplumsal adaleti tesis etmek adına küresel bir vicdan çağrısıdır.

Kadın ve erkek, tıpkı bir kuşun iki kanadı gibi, birlikte var olduklarında insanlık daha yükseklere uçar. Birini diğerine üstün ya da eksik görmek, yaratılış dengesine ve fıtrata aykırıdır. Asıl olan, bu dengeyi sevgi, saygı, muhabbet ve adaletle koruyabilmektir. Kadının değerini bilmek, aslında insanlığın değerini bilmektir. Çünkü kadının olduğu yerde hayat, kadın güçlü olduğunda ise toplum güçlü olacaktır. 

Şurası asla unutulmamalıdır ki; “Kadının Ruhu”, teninden ve bedeninden daha kıymetlidir. Ruh yoksa beden sadece bir cesetten ibarettir. Kadının ihmal edildiği, şiddet gördüğü, aşağılandığı, küçümsendiği, huzurlu ve mutlu olmadığı ve hatta kendini güvende hissetmediği bir toplumun gelişme göstermesi, ilerlemesi ve ayakta kalması mümkün değildir. Kadın gücünün, fedakârlığının, sevgisinin ve varlığının olmadığı yerde, elinin değmediği bir işte tat da yoktur, huzur da yoktur, hayat da yoktur…

Bütün kadınlarımızın; Kadın Hakları Hareketinde  önemli bir dönüm noktası olan, insan hakları temelinde kadınların ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal bilincinin geliştirilmesi ve başarılarının takdiri için her yıl 8 Mart'ta kutlanan, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün olan 'Dünya Kadınlar Günü' nü tebrik ediyorum…

 

HİNDİSTAN VE PAKİSTAN ARASINDA NELER OLUYOR

YENİ PAPA KİM OLACAK

DÜNYA LİDERLERİ BİR BİR AÇIKLIYOR

Rusya’nın tamamen yerli SJ-100 yolcu uçağı gökyüzüyle buluştu

MEKKE'YE GİRİŞLERDE KISITLAMA

PAPA FRANCİS'İN CENAZE PROGRAMI BELLİ OLDU

HiİNDİSTAN'DA TURİ;STLERE SİLAHLI SALDIRI

PAPA'NIN HALEFLERİ AÇIKLANDI

Papa'nın ölümünün ardından 900 yıllık kehanet yeniden gündemde

Katoliklerin Ruhani Lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis hayatını kaybetti

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 30 24 1 5 44 77
2.Fenerbahçe 30 22 2 6 47 72
3.Samsunspor 31 15 10 6 8 51
4.Eyüpspor 31 14 9 8 15 50
5.Beşiktaş 30 13 7 10 12 49
6.İstanbul Başakşehir 30 14 10 6 10 48
7.Trabzonspor 30 11 10 9 12 42
8.Gazişehir Gaziantep 30 12 12 6 0 42
9.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
10.Göztepe 30 10 10 10 9 40
11.Konyaspor 31 11 13 7 -5 40
12.Antalyaspor 30 11 12 7 -19 40
13.Kayserispor 30 9 11 10 -11 37
14.Rizespor 30 11 15 4 -13 37
15.Alanyaspor 30 9 14 7 -10 34
16.Bodrum FK 31 9 15 7 -12 34
17.Sivasspor 31 8 16 7 -12 31
18.Hatayspor 30 4 19 7 -25 19
19.Adana Demirspor 30 2 24 4 -48

YAZARLAR