Gökalp ŞENTÜRK

Tarih: 11.09.2024 11:08

KARA EYLÜL

Facebook Twitter Linked-in

12 Eylül 1980 Darbesi ;
Zulüm , Zillet , Hezimet , Rezalet Ve Cinayettir . 
12 Eylül Cuntasına  Beden Ve Beyin Olanlar İse ;
Tek Kelimeyle Zalimdir ! ....

İdam sehpasına Kur'an ve bayrakla çıkanların destanıdır 12 Eylül 1980 darbesi...
Bir Eylül sabahı, emperyalizmin emrindeki, Allah'tan korkmazlar bir kabus gibi üzerimize çöktüler. Davamızı, geleceğimizi, hayallerimizi karartmaya kalktılar. Tek sevdaları vatan, millet, ezan ve bayrak olan bir neslin ömrünü kararttılar.

Akıl almaz işgenceye maruz bıraktıkları ağabeylerimizi Filistin askıları, elektrik şoklar, meydan dayakları, falakalar, çarmıhlarlarla susturacaklarını sandılar, bir şeyi unutmuşlardı.
Davamız hak yolu ,hakikat yoluydu ilahi kelimetullah yoluydu .
Ve  çileydi yola çıkarken kuşandıkları.

Ülkücüler 12 Eylül'de darağaçlarını şehadet şerbetine ve cennete giden yola, zindanları taş medreselere çevirmiş, yürekleri vatan ve iman  atan bir nesildi, yıldıramadılar, yıldıramayacaklar da.

Eylüllerde ölmedik, eylüllerde doğduk!
Ne sizleri unuttuk ne de kahpe eylülleri”
12 Eylül 1980 Darbesi Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde kara bir gündür. Vatanını, milletini , devletini ve mukaddesatını canından çok seven Ülkücü Hareket , -Amerika’nın “bizim çocuklar”ı tarafından- deyim yerindeyse bu sevgilerinden dolayı cezalandırılmıştır. Bir Ülkücünün “Ülkemizin falakasını, bizleri kullanmak isteyenlerin nafakasına tercih ettik.” cümlesi de “Bozkurt” ruhunun yansıması olarak dilden dökülmüş bir cümle. Ülkücünün durduğu noktayı Şehit Mustafa Pehlivanoğlu’nun 
“Mustafalar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.” 
cümlelerinde görürüz. 
Bizler, Ülkücüler, dayatmaları elimizin tersiyle ittik, ihanete kararlılıkla diklendik; millet sevgisinden katiyen vazgeçmedik, inancımızdan ve imanımızdan ödün vermedik; hak bildiğimiz yoldan dönmedik, doğrudan ayrılmadık… 
Türk İllerinin ve Turan´ın düşünü kurduk…

Ülkücülerin hem Yunus hem de Yavuz olabileceğini haykırdık; ilkelerimizden, bağlılığımızdan ve ülkülerimizden ayrılmadık, vatanın selameti uğruna gerekirse her şeyimizden vazgeçmeye yemin ettik.

12 Eylül Ülkücüleri; öldü ama dönmedi, mermi yedi, idam cezası yedi; pusuya düştü ama pes etmedi. Can verdi, ilkelerinden taviz vermedi. Biz de unutursak, unutturursak, Türk-İslam Ülküsü’nden bir an bile saparsak kanımız kurusun. Unutmadık, Başbuğ Alparslan Türkeş’i unutmadık!..

Unutmadık, 
Ahmet Kerse, 
Ali Bülent Orkan, 
Cengiz Baktemur, 
Cevdet Karakaş, 
Fikri Arıkan,
İsmet Şahin, 
Mustafa Pehlivanoğlu, 
Halil Esendağ, 
Selçuk Duracık ve daha nice vatan evladını unutmadık, unutmayacağız.
Ülkü uğruna bir ömür vermiş şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz.
Ruhları şad mekanları cennet olsun.
“Yürümezsek Hak yolda, Erimezsek Hak yolda,
Çürümezsek Hak yolda, Gök girsin, kızıl çıksın!

“En güçlü silah, fikir; en güçlü fikir, Türk Milliyetçiliğidir.” ve bu şuur ölmeyecek.

Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in "bizim yolumuz dikenli ayağını seven gelmesin" sözünü şiarı edinen ağabeylerimizi rahmetle yad ediyorum.
Öncelikle Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in ve tüm ülkücü şehitlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun....
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —