H.Kübra Kişioğlu Uzman Klinik Psikolog

Tarih: 22.01.2025 23:05

Kartalkaya’da Tutuşan Yüreklerimiz

Facebook Twitter Linked-in

Kartalkaya’nın bembeyaz örtüsüne karışan kara dumanlar, doğanın sessizliğini bozan siren sesleri ve insanın yüreğini sıkan çığlıklar... Bir kayak merkezinin huzur dolu atmosferi, aniden bir yangınla felakete döndü.

Bolu’nun gözde tatil bölgesi Kartalkaya, gücünü tabiatın cömertliğinden alan bir mekân. Fakat o sabah, bu cömertliğini koruyamadı. Tatilcilerin konakladığı otelin restoran bölümünde başlayan yangın, dakikalar içinde tüm yapıyı sardı. Betonun soğukluğuna mahkûm kalmış ahşap yapının şiddetli alevlerle karşılaşması, faciaya davetiye çıkardı.

Bir otel, bir yuva olmalı. Misafirlerini, geçici de olsa, koruyan bir sığınak... Ancak bu otel, en temel görevi olan “güvenlik” konusunda ne yazık ki sınıfta kaldı. Yangın alarmının çalışmaması, acil durum kapılarının yetersiz olması ve personelin kriz yönetimindeki eksiklikleri, yangının etkilerini katlanılmaz bir hale getirdi.

Bu tedbirsizlik affedilemez. Yıllarca inşaa edilen bir tesisin, en temel yangın önleme kurallarını dahi yerine getirmemesi, kuşku yok ki bir tercih meselesidir. Kâr görünümü ve gelir odaklı projeler, insan hayatını hiçe sayan bu özensizlikle birleştiğinde, felaketler sadece bir zaman meselesi haline gelir. Yangın alarmları neden çalışmadı? Personel neden yeterince eğitilmedi? Acil durum planları neden kâğıt üzerinde kaldı? Bu soruları sormak ve cevapların peşine düşmek hepimizin görevi.

İçimizde bir yara açıldı. Hayatını kaybeden onlarca insana, geride kalan çaresiz ailelere borçluyuz. Bu borcu sadece üzülerek ya da dua ederek ödeyemeyiz. Sorgulamalıyız, özellikle de sistemdeki ihmalleri... Bu felaketin sorumluları hesap vermeden, gelecekteki benzer olayları önlemek için gerekli reformlar yapılmadan, bu yürek yangını söndüremeyiz.

Hüznümüz bir dağ gibi büyüyor. Yangının alevleriyle yanmış eşyalara bakarken, bir zamanlar bu otelde kahkahalar atan çocukları, keyifle vakit geçiren aileleri düşünüyorsunuz. Her duman bulutu, aslında yaşanmış ve yitip gitmiş hayatların çaresiz bir haykırışı gibi...Yüreğimiz yangın yeri..

Bu facia, büyük resimde göremediğimiz çatlakları gözlerimizin önüne seriyor. Yapı denetim sistemindeki eksiklikler, önleyici tedbirlerin uygulanmayışı ve insan hayatının kazanca tercih edildiği anlayışın yarattığı tehlikeler...

Yangından sonra yetkililerin yaptıkları açıklamalar ne kadar yeterli? Sorumluların yargı önüne çıkarılması ne kadar adil olacak? Peki ya bir daha böyle bir felaket yaşanmaması için gerçekten ders alacak mıyız?

Doğa, insanoğlu kadar cömerttir. Ama bir o kadar da unutmaz. Tabiatın bize sunduğu güzellikler, korunmadığı zaman öfkeye dönüşür. Kartalkaya’da yitip giden hayatlardan sonra bize düşen, bu felaketi sadece bir “kaza” olarak görmeyip öz eleştiriyi elden bırakmamaktır. Her bir eksik, her bir ihmal, bir daha asla diyebilmek için birer ders olmalı.

Bugün Kartalkaya’nın karlarına düşen her damla kar, yitip giden hayatlar için birer gözyaşıdır. Bu damlalar, sadece üzülmenin ötesinde, insanlık olarak daha iyiye evrilebilmek ve artık benzer acıların yaşanmaması için bir çağrı olmalıdır. Kaybettiğimiz canların hatırasına saygının tek yolu, geleceğe umutla bakabilmek için bu hataları tekrar etmemektir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —