
Gürcistan semalarında düşen askeri uçağımız hepimizin yüreğini yaktı.
Yirmi kahraman vatan evladımızı kaybettik. Her biri bu toprakların gururuydu.
Bu büyük acı bize bir gerçeği yeniden hatırlattı:
Olay gökyüzünde yaşandı, fakat nedeni yeryüzündeydi.
Bugün savaşlar artık cephede değil; bilimin, sanayinin ve teknolojinin sahasında kazanılıyor.
Bir ülke kendi uçağını, motorunu, sistemini üretmezse; gökyüzünde ne kadar cesur olursa olsun, yeryüzünde başkasına bağımlı kalır.
Gerçek güç silahın değil, onu üreten aklın gücüdür.
Üretmeyen ülke kendi kaderine yön veremez.
Suriye’de yaşanan acı tecrübeler hâlâ hafızalarımızda.
Bazı tanklarımızın içindeki askerlerimiz, dışa bağımlı sistemlerin sahadaki yetersizliği yüzünden şehit oldu.
Bu bir suçlama değil, bir farkındalık çağrısıdır.
Kazanın ardından “bir başka ülke düşürdü” iddiaları dolaşıyor.
Güçlü bir teknolojik altyapıya sahip olursanız, ne söylenti çıkar ne de şüphe büyür.
Çünkü teknoloji yalnız savunma değil, gerçeğin de güvencesidir.
Gerçek güç gösteride değil, üretimde, dirençte ve kararlılıktadır.
Savaşın cephesi artık yalnız sınırda değil; ekonomide, teknolojide ve veride de sürüyor.
Ekonomik bağımsızlık da savunma kadar önemlidir.
Faiz yüksek kaldıkça üretimden gelen kaynak teknolojiye değil, borca gider.
Faize giden her lira, üretime gitmeyen bir fırsattır.
Bir ülke teknolojiye değil de faize yatırım yaparsa geleceğini üretimle değil, borçla şekillendirir.
Caydırıcılığı eksik ülkeler sadece savaşla değil; terör örgütleriyle, ekonomik manipülasyonla ve bilgi kirliliğiyle sınanır.
Bu eksiklik yalnız askeri değil, stratejik bir sonuç doğurur.
Caydırıcı ve bağımsız bir savunma gücü, teröre ve dış müdahaleye karşı en güçlü kalkandır.
Bugün sahada gurur duyduğumuz İHA ve SİHA’larımız var.
Fakat bu sistemlerin gerçek gücü yalnız uçuş kabiliyetinden değil, onları yöneten yazılımın ve bağlı oldukları uyduların kime ait olduğundan gelir.
Uydu altyapısı ve kritik yazılımlar bize ait değilse, komuta kontrol hattı ne kadar güçlü olursa olsun bağlantı, veri ve görev sürekliliği açısından risk oluşur.
Bu yalnız Türkiye için değil, uydu bağımlı tüm ülkeler için geçerli evrensel bir gerçektir.
Hiçbir ülke savunmasını tamamen başka bir ülkenin uydularına emanet ederek tam güvenlik sağlayamaz.
Uydu ve yazılım bağımsızlığı sağlanmadıkça İHA ve SİHA gibi gurur duyduğumuz platformlar bile dış müdahaleye açık kalabilir.
Bu yüzden güvenlik reklamla değil; yerli uyduyla, milli yazılımla, bağımsız altyapıyla sağlanır.
Gökyüzündeki başarının temeli, yeryüzündeki teknoloji egemenliğidir.
Bağımsızlık yalnız bayrakla değil; beyinle, bilgiyle, teknolojiyle korunur.
Bir fabrika bir karargâh kadar değerlidir.
Bir mühendis bir asker kadar stratejiktir.
Ve bu ülke için içeride ya da yurt dışında çalışan, üreten, geliştiren her vatan sevdalısı milletine kattığı değerle asker kadar kıymetlidir.
Bugün e Devlet’ten akıllı telefonlara kadar tüm sistemlerde bilgilerin güvenliği yazılımın ve verinin kime ait olduğuna bağlıdır.
Yazılım yerli değilse, veri dışarıda tutuluyorsa bilgi sızabilir, değiştirilebilir ya da müdahaleye açık hâle gelebilir.
Bu sadece bilişim değil, ulusal güvenlik meselesidir.
Yerli yazılım, yerli yapay zekâ, milli veri merkezleri, ulusal veri egemenliği, eğitim ve sanayi işbirliği ve kalıcı modernizasyon artık tercih değil, zorunluluktur.
Milli meseleler siyaset üstüdür; savunmada, eğitimde ve üretimde birlik devletin gerçek gücüdür.
Bu hedeflere ulaşmak için devlet, özel sektör ve üniversiteler aynı masada buluşmalı ve üretim zinciri yerli hâle getirilmelidir.
Dünya hızla ilerlerken beklemenin lüksü yoktur.
Türkiye ya üretenler liginde yer alacak ya da başkalarının planında figüran kalacaktır.
Devletin hafızasında her kayıp bir uyarıdır.
Her uyarı yeni bir stratejinin başlangıcı olmalıdır.
Gerçek güç kurumların yarışında değil, birliğinde ortaya çıkar.
Kutuplaşma zayıflatır, birlik güçlendirir.
Bu ülke acılarından ders çıkararak geleceğini kendi elleriyle inşa edecektir.
Vatan sağ olsun.
Ama artık yalnız vatan değil; bilim, üretim ve teknoloji de sağ olsun.
Eğitimimizi, sanayimizi, teknolojimizi güçlendirmek zorundayız.
Bu adımlar atılmazsa, Allah korusun, aynı acıları yeniden yaşayabiliriz.
Cetin Ay
BWA Başkanı
