Kerkük, yalnızca bir şehir değil, bir milletin kimliği ve tarihidir. Yüzyıllardır Türk yurdu olan bu kadim topraklar, bugün sistematik bir kimlik değişimiyle karşı karşıya. Ancak bu süreç, yalnızca Kerkük’ü değil, Türk milletinin tarihsel varlığını hedef alan bir stratejiyi işaret ediyor. Dünyanın gözleri önünde Kerkük’ün Türk kimliği yok edilmeye çalışılıyor ve buna karşı alınacak her tedbir, sadece Kerkük için değil, Türk milletinin geleceği için kritik öneme sahiptir.
Bir Şehir Nasıl Kimliksizleştirilir?
Kerkük’te yürütülen operasyonlar bir asimilasyon politikasından çok daha fazlasıdır. Bu, bilinçli, planlı ve adım adım ilerleyen bir süreçtir. Türklüğe dair her iz, fiziksel ve sosyal boyutlarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bu strateji, bir şehrin hafızasını silip yerine başka bir kimlik yerleştirmeyi amaçlayan kapsamlı bir girişimdir.
1. Tarihi Belgelerin Yok Edilmesi:
Kerkük’ün Türk kimliğini ispatlayan tapu ve nüfus kayıtlarının yakılması, bu değişimin ilk adımı oldu. Amaç, Türklerin bu topraklardaki binlerce yıllık varlığını belgeler üzerinden silmek ve yeni bir tarih kurgusu yaratmaktır.
2. Fiziksel Baskı ve Göç Zorlaması:
Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde düzenlenen terör saldırıları, fidye talepleri, kaçırmalar ve katliamlarla insanlar yıldırıldı. Can güvenliğini yitiren Türkler, yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda bırakıldı.
3. Demografik Yapının Değiştirilmesi:
Göçe zorlanan Türklerin yerine, bölgeye Kürt nüfus yerleştirildi. Suriye, İran ve Türkiye’den getirilen Kürtlere vatandaşlık verilerek bu nüfusun bölgede kalıcı hale gelmesi sağlandı. Bu süreç, Kerkük’ün demografik dengesini bozan en büyük hamlelerden biri oldu.
4. Terör Örgütlerinin Kullanılması:
PKK, Peşmerge ve IŞİD gibi unsurlar Kerkük’te birer araç olarak kullanıldı. Bu güçler, bölgede hem fiili bir işgal ortamı oluşturdu hem de Türkleri baskı altına alarak korku iklimini pekiştirdi.
5. Nüfus Sayımı Manipülasyonu:
Yapılacak nüfus sayımı ile Kerkük’ün kimliğinin resmen değiştirilmesi planlanıyor. Bu sayımda, sahte vatandaşlıklarla oluşturulan yeni demografik yapı, Kerkük’ün tarihine tamamen aykırı bir sonuç çıkaracak.
Kerkük, Bir Milletin Belleği
Kerkük’te yaşananlar, bir milletin belleğini silme çabasıdır. Kerkük, sadece bir coğrafi alan değil, aynı zamanda Türk milletinin kültürel, tarihi ve sosyal varlığının bir sembolüdür. Bu yüzden Kerkük’e yapılan saldırılar, yalnızca o bölgedeki Türklere değil, Türk dünyasına yönelik bir meydan okuma olarak görülmelidir.
Türklerin Kerkük’teki varlığı, bu toprakların binlerce yıllık tarihinde köklü bir yer tutar. Kerkük’ün mimarisi, kültürü, dili ve yaşam biçimi bu varlığın izlerini taşır. Ancak bugün, bu izler sistematik bir şekilde silinmek isteniyor.
Uluslararası Sessizlik ve Çifte Standart
Kerkük’te yaşanan bu dramatik değişim karşısında uluslararası toplumun sessizliği dikkat çekicidir. İnsan hakları, azınlık hakları ve kültürel miras koruma gibi ilkeleri savunan kuruluşlar, Kerkük söz konusu olduğunda derin bir suskunluğa bürünmüş durumdadır. Bu, dünya siyasetindeki çifte standartların en çarpıcı örneklerinden biridir.
Uluslararası güçler, Kerkük’teki Türklüğün silinmesine göz yumarken, aynı zamanda bu sürecin dolaylı destekçisi haline gelmiştir. Kerkük, Türk dünyasının tarihine ve kimliğine yönelik bu saldırıya karşı yalnız bırakılmıştır.
Sessiz Soykırımı Önlemek İçin Neler Yapılmalı?
Kerkük’te yaşananlar, sadece o bölgedeki Türklerin sorunu değildir. Bu durum, Türk milletinin ortak hafızasına ve kimliğine yönelik bir tehdit oluşturur. Kerkük’ün kimliğini korumak, tüm Türk dünyasının ortak meselesidir. Bu nedenle:
1. Uluslararası Düzeyde Farkındalık Yaratılmalı:
Kerkük’te yaşanan asimilasyon ve demografik değişim, uluslararası platformlara taşınmalı, bu mesele dünya kamuoyuna anlatılmalıdır.
2. Tarihsel Belgeler Korunmalı ve Belgelenmeli:
Yakılan ve yok edilen belgelerin ardından kalan tarihsel veriler korunmalı, Kerkük’ün Türklüğünü ispatlayan her detay kayıt altına alınmalıdır.
3. Diplomatik Baskı Uygulanmalı:
Türk hükümeti, Kerkük’teki Türklere yönelik baskılara karşı daha aktif bir diplomasi yürütmeli, bu konuda uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmalıdır.
4. Ekonomik ve Sosyal Destek Verilmeli:
Kerkük’te kalmaya devam eden Türk nüfus desteklenmeli, bu nüfusun ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesi sağlanmalıdır.
Sonucunda Kerkük İçin Birlik Zamanı
Kerkük’te yaşananlar, bir milletin kimliğine ve tarihine yönelik topyekûn bir saldırıdır. Bu saldırıyı yalnızca Kerkük’te yaşayan Türklere bırakmak, bu mücadelenin kaybedilmesi anlamına gelir. Kerkük için sesimizi yükseltmek, tarihimize ve kimliğimize sahip çıkmaktır.
Unutulmamalıdır ki, Kerkük yalnızca geçmişimiz değil, aynı zamanda geleceğimizdir. Bu yüzden Kerkük’ün kimliğini savunmak, Türk dünyasının ortak sorumluluğudur. Eğer bugün bu mücadele verilmezse, yarın Türk kimliği için aynı tehditler farklı coğrafyalarda karşımıza çıkacaktır. Şimdi, Kerkük için birleşme ve harekete geçme zamanıdır.
Strateji Uzmanı
Araştırmacı yazar
Gökalp Şentürk