Tarihimizde ilk Yeniçeri ayaklanması 1446 yılında Edirne’de yaşanan Buçuktepe isyanıdır. Yeniçeri Ocağı 1364’de I. Murat tarafından kurulmuştu. Osmanlı Ordusunda padişaha en yakın askeri birlikti. Uzun yıllar İmparatorluğun Sancağını taşıdılar. Kuruluşundan kaldırıldığı 1826’ya kadar sık sık isyan çıkardılar. Padişahları tahttan indirip yenisini oturttular. Padişah, sadrazam üst düzey devlet adamlarını, hunharca öldürdüler. Devletin silahlı gücü olduklarından; olaylar karşısında “istemezük” diyerek “kazan kaldırmaya” (isyan etmeye) başladılar.
15 Haziran 1826 tarihinde Yeniçeri ocağı son isyanını yaptığının farkında değildi. Sultan ikinci Mahmut hızlı bir şekilde Ulemanın, bu isyanın bastırılması gerekir görüşünü (fetvasını) halka duyurdu ve “Siyah Sancak/Sancak’ı Şerif’i” çıkarıp halkı “savaş için Sancağın altına toplanmaya çağırdı” O ana kadar ilk kez bir Padişah sırtını halka dayıyordu. (Bu durum o vakitler, halka sokağa çıkın! Meydanlara koşun! Komutundan farksızdır.) Halkın sancak altında toplandığını gören ikinci Mahmut Yeniçeri Ocağı’nı topa tutma emrini verdi.
Yeniçerilerden teslim olmaları istendi ama bunu reddettiler ve kışlalarına çekildiler. Bunun üzerine, kışlalar topa tutuldu. Kaçışan yeniçerilerden 6 bin kadarı o gün öldürüldü. İki ay içinde de 20 bin kadar yeniçeri yakalanıp idam edildi. Osmanlı belli bir müddet ordusuz kalsa da bu olaya “Vak’ayı Hayriye” (Hayırlı Olay) denir.
(Erkan Hacıfazlıoğlu makalesi)
Genç Osman, yeniçerilerin reform çabalarına karşı başlattıkları isyan sonucu tahttan indirilmiş ve Yedikule Zindanlarında 20 Mayıs 1622 tarihinde boğularak katledilmiştir. Bu olay Yeniçerilerin devlette ne denli kontrolsüz bir güce ulaştıklarını gösterir.
1876 darbesi bugüne kadar tekrarlanan darbelerin anasıdır. Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa, Mütercim Rüştü Paşa, Şeyhülislâm Hasan Emrullah’ın olduğu İngiliz uşağı çete ile 300 Harbiyeli ve Türkçe bilmeyen bir Arap taburu kandırılarak, saray basılmış, 30 Mayıs 1876 sabahı Abdülaziz tahttan indirilmiştir. Yerine V. Murat tahta çıkartılmıştır.
Sultan Abdülaziz devlet adamlarınca görevden alınan ilk padişahtır. Abdülaziz’in şüpheli ölümü, devlet işlerini karıştırmıştır. Abdülhamit, devlet ekânına anayasalı bir meşruti idareye geçme sözü verince; 31 Ağustos 1876 günü, psikolojik sorunları olan V. Murat tahttan indirilerek yerine II. Abdülhamit padişah olmuştur. 130 yıllık dağılma ve çöküş döneminin 84 yılının geride kalmış olduğu bir dönemdir. Yokuş aşağı freni patlamış bir aracın direksiyonuna geçmek gibi bir haldir bu tahta çıkış.
Abdülhamit içeriden hainlerle, dışarıdan düşmanlarla çevrili olduğu halde, devleti 33 sene ayakta tuttu. Tarihçi İlber Ortaylı hoca “Çok büyük bir devlet adamıdır. Ne Avusturya imparatoru ne Rus çarı ne İngiltere kralları Abdulhamit‘in zekâsına sahip değildir. Ben kendisine olimpiyat madalyasını veririm” der.
Merhum Turgut Özal’ın meşhur 25 yıl saklanan röportajında anlattıkları çok önemlidir. Osmanlı'nın çöküşüne neden olan İttihat ve Terakkidir der. 600 yıllık Osmanlı devletini 6 yılda yıkmayı becerebilen 3'lü çete: Yüzbaşılıktan paşalığa yükselen Enver, posta memurluğundan paşa olan Talat ve Cemal Paşa.
27 Nisan 1909 tarihinde Abdülhamit hanı tahttan indirdiler. Abdülhamit “Bu memleketi benden sonra 10 sene idare etsinler, 100 sene sayacağım” demişti.
27 Nisan 1909 ile Osmanlı’nın teslim olduğu 31.Ekim.1918 arasında dokuz buçuk sene vardır. 10 yıla varamamıştır. İttihatçılar eliyle Koca imparatorluk yıkılmıştır.
İttihat ve Terakki çetesi 1913 yılında da “sopalı seçim” diye anılan seçimi kazanarak devlete tamamen hâkim olmuş ve devleti batırmıştır.
Cumhuriyet döneminde Atatürk askeri siyasete müdahale ettirmedi. Atatürk sonrası daha ilk gün, TBMM’de İnönü’nün CB seçiminde askerin müdahalesi vardır.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Asım Gündüz’ün notlarından
Genelkurmay da bir toplantı yaptık, Vardığımız sonuç şuydu:
“Cumhurbaşkanı seçme yetkisi Millet Meclisine ait bir iştir.“
Birinci Ordu komutanı Fahrettin Altay geldi ve
Asım Paşa cumhurbaşkanı kim olacak? Dedi.
Olanları anlattım ve itiraz etti:
‘Olmaz öyle şey! Madem ki Mareşal (Fevzi Çakmak’ı kastediyor) kabul etmedi,
o zaman İnönü cumhurbaşkanı olmalıdır’ dedi.
Neden? Bu karar da nereden çıktı?” (diye sordum).
‘1. Ordu ve tümen komutanları toplandık ve bu kararı aldık’ dedi.
(Okuyucuya not: Bu hareket İnönü lehine oluşan bir cunta hareketidir.)
Dur dedim, Mareşal Fevzi Çakmak’a haber vereyim. Gir içeriye ve derdini anlat’. “Fahrettin Paşa yanına girince, Mareşal beni de çağırdı:
Asım Paşa bak Fahrettin Paşa ne diyor?
Vallahi efendim kararımız (seçimi Meclis’e bırakma kararı)
Demokrasi prensipleri bakımından doğru ve yerindedir.
Ancak dünyanın karışık durumu, Nazilerin, faşistlerin ve komünistlerin şahlanmış ihtirasları karşısında Fahrettin Paşa’ya hak vermemek mümkün değil.
“İşte İsmet İnönü bu şekilde cumhurbaşkanı olmuştur.” (ordunun isteğiyle)
İkinci dünya savaşı sonrası BM üyeliği ve yeni sistemde yer alabilmek için mecburi olarak tek parti sultası terk edilmiş, çok partili sisteme geçilmişti. 1946 seçimlerinde “açık oy gizli tasnif (sayım)” yaparak CHP seçimi çalmıştı. 1950 seçiminde ise mızrak çuvala sığmamış Demokrat Parti seçimi kazanmıştır. Bu sonuçla Celal Bayar köşke çıkmıştır. Darbe virüsüyle enfekte olduğu anlaşılan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kurtcebe Noyan; İsmet İnönü’ye gönderdiği haberde “paşam, seçimlere komünistlerin hile karıştırdığı iddiasıyla seçimi iptal edebiliriz” demişse de, İsmet Paşa bu akılsız teklifi kabul etmemiştir.
Bu olayları yazmamın sebebi; Milli iradeye karşı hazımsızlığın boyutunu göstermek içindir. Çünkü 1950 seçimlerinde DP 420, CHP ise 63 milletvekili çıkarmıştı. Bu hazımsızlık sonucu 27 Mayıs 1960 darbesini gördük. Liberal Parti genel başkanlığı yapmış iş adamı Besim Tibuk 1960 darbesi için “Dünya tarihinde bundan daha büyük bir alçaklık yoktur” der. Tek parti sisteminden kurtulmuş genç demokrasimiz Öyle bir yara aldı ki; Harbiyeli gençlerimizin hayalleri değişti. Genç teğmenlerin yemin merasimi sonrası yaptıkları “kılıç şov; darbe virüsü Enfeksiyonudur” Nasıl ki verem mikrobu sağlıklı vücuda girince kişiyi hastalandırmaksızın vücutta uyur ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturursa; Darbe mikrobu da aynıdır. Genç teğmenler ve akıl verenleri Türkiye’nin bağışıklık sistemini iyi hesap edememişler.
Cumhuriyet döneminde 27 Mayıs 1960 darbesi dâhil 15 Temmuz 2016 tarihine kadar yaşanan 56 senede 8 darbe ve Muhtıra girişimi vardır.
27 Mayıs 1960 darbesi
22 Şubat 1962 (Talat Aydemir) darbe girişimi.
20 Mayıs 1963 (Talat Aydemir) darbe girişimi
12 Mart 1971 muhtırası
12 Eylül 1980 darbesi
28 Şubat 1997 Post modern darbesi
27 Nisan 2007 tarihinde gece yayımlanan E-Muhtıra
15 Temmuz 2016 darbe girişimi
Talat Aydemir kimdir?
1956-1959 yılları arasında Demokrat parti iktidarına karşı darbe yapmak için örgütlenen cuntada çalıştı. 1959 yılında Kore’ye gitti. Haziran 1960'a kadar Güney Kore’de kaldığı için 27 Mayıs Darbesine katılamadı. Kore dönüşünde kurmay albay rütbesindeyken Kara Harp Okulu komutanlığına atandı. Birinci darbe girişiminden anlaşarak kurtuldu. İkinci darbe girişiminde ise idam edilmiştir.
Haftaya devam edelim