Kimin Yılbaşı?!
Noel, Hz. İsa'nın doğumunu kutlamak için tevhid inancından sapmış Hristiyanlar tarafından kutlanan uydurma bir bayram, yılbaşı da Hz. İsa'nın güya doğumuna göre esas alınan bir milattır. Aslında Hristiyanlığın ilk dönemlerinde, Hz. İsa'nın doğum günü olarak kutlanan bir bayram yoktu. 25 Aralık'ın Noel olarak kutlanması, pagan inancından Hıristiyanlığa geçen toplumlar için uydurulmuştur. Çünkü daha önce Güneşe tapan bu topluluklar, 25 Aralık'tan itibaren günler uzamaya başlayınca şenlikler düzenlerlerdi. İnançlarına göre bu gün, Güneş tanrısının doğum günüydü. Bu kutlamalar sırasında dans eder, içki içer ve küçük çam ağaçları keserek ışıklandırırlardı. Ayrıca hindi kesmeyi ve hediyeleşmeyi de gelenek haline getirmişlerdi. İşte bu eski gelenek, Hıristiyanlığa "Hz. İsa'nın doğum günü" olarak taşınmıştır. Günümüzde batı dünyasında ve neredeyse tüm dünyada, Noel'in yılbaşı ile birleşerek etkinlik haline dönüşmesi ise, 19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren kutlamaların tüketim eksenli ticari bir faydaya dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır.
İslam dinine göre ise noel ve yılbaşı kutlamaları, İslami öğretilere aykırıdır. Bunun iki temel sebebini zikredebiliriz. Birincisi bu kutlamaların bozulmuş Hristiyanlık ve batıl Pagan inancının bir parçası olmasıdır. Noel kutlamaları; noel ağacı, noel baba, hediyeleşme, hindi kesme gibi bozuk Hristiyanlık inancına ait semboller ve ritüellerle gerçekleştirilir. İslam dini böyle batıl inançların ibadetlerini ve âdetlerini taklit etmeyi yasaklar. Bunların dışında günümüzde noel ve yılbaşı adı altında içkili, dansözlü, kumarlı, insanlığı utandıracak kadar gayri ahlâkî uygulamalar mevcuttur. İslam'da kesinlikle yasaklanan, insanları aldatan çekiliş ve piyangonun, aileyi ve ahlâkı mahveden sonu zina ile biten, gece eğlencelerinin bu günlerde aşırı bir şekilde çoğalıp yaygınlaşması da durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koymaktadır.
İkinci sebebe gelince; islam dinine göre mübarek sayılan dini gün ve gecelerde temel gaye, kapitalist, hedonist vb. küresel paradigmaların ekmeğine yağ sürmek değil, Allah’ın rızasını aramak, arsızca şahsiyetini, onurunu ve haysiyetini paramparça etmek değil, nefsin ve neslin ıslâhı için gayret etmek, maddi ve şehevi hazlarla hayvandan daha aşağı bir konuma düşmek değil, ulvî ve uhrevî hazlar aramak, tanrının bahşettiği imkânları saygısızca israf etmek değil, bu imkânlar için Allaha şükretmek, hadsizce işlenen günahlarla kalbi karartmak değil, istiğfar ile kalbi cilalamaktır. Bu günlerde İslama inanmış kimselere yakışan, her zaman olduğu gibi Kurân, sünnet ve tevhid üzere Cenab-ı hakkın rızası, milletinin ve devletinin bekası, ümmetin ve neslin ihyâsı için çabalamaktır….
Selam ve Muhabbetlerimle
MUSTAFA TAHA ÇITLIK