Abdulhamit han 1876 yılında Mithat Paşa ekibi ile anlaşır. Ruhi sorunları olan Abisi 5.Murat tahttan indirilir kendisi padişah olur. Anlaşma sağlanan 1.Meşrutiyet ilan edilir. Yapılan ilk seçimde 69 Müslüman 46 Gayrimüslim milletvekili seçilir. Padişahın karşı olmasına rağmen Rusya ile savaşa girilmiş ve Ruslar Yeşilköy’e kadar gelmiştir. 1878 yılında Abdülhamit meclisi kapatmış ve Kanun-i esasiyi (anayasa) askıya almıştı. 1908 yılında dış baskı ve İttihat ve Terakki’nin komitacı baskıları sonucu 2.Meşrutiyet yeniden ilan edilir. Seçimlere gidilir ve İttihat ve Terakki seçimi kazanır. Bu dönemin önde gelen isimleri: Enver, Talat ve Cemal Paşalardır. 1909 yılında Abdülhamit tahttan indirilir. (1909 darbesi) Bu darbe sonucu neler yaşanmıştır.
Alparslan Türkeş bu üçlü için şu değerlendirmeyi yapmıştır.
“Bunlar 1908’de iktidar oldular. Bu sırada Arnavutluk Osmanlıya bağlıydı. Yani, Osmanlı Devleti’nin sınırları Adriyatik Denizi’ndedir. Rumeli bizim elimizdedir. Selanik, Manastır, Kosova hepsi bizim idaremizdedir… Libya ve Çad bizdedir. Yani sınırımızın bir ucu Afrika’nın ortasında ekvator çizgisindedir. Arabistan, Yemen bizdedir. Yani Osmanlı Devleti’nin bir ucu Hint okyanusundadır. 1908’de durum böyledir…İttihat Terakki idaresindeki 10 sene içinde (1918’de) hepsi elden gitmiş, Anadolu da işgale uğramıştır.
Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa! Birçokları bunları çok beğenirler ama komitacı idiler. Komitacılık ile devlet adamlığı farklı şeylerdir. Bize akıllı, ileriyi gören devlet adamı lazım. Milletini tanıyan, tarihini bilen, kudretli devlet adamı lazım.
Özgür Özel geçen sene CHP için yapılan Jön Türklerin devamı tespitini “Biz ikinci meşrutiyet için can vermeyi göze alanlarız. Biz Sevr'i yırtıp atıp Lozan'ı yapanların yolundan yürüyoruz…” Demişti. Bu ifade evet devamıyız anlamındadır.
(Bu arada Sevr antlaşmasını CHP’lilerin hain dediği, Ecevit’in hain değildi dediği Sultan Vahdettin imzalamayı ret etmiş ve Sevr Osmanlı’da yürürlüğe girmemiştir)
Jön Türkler, İttihad-ı Osmani daha sonra da İttihat ve Terakki
Bu hareketin kuruluşunda İbrahim Temo önemli rol oynamıştır. Temo, cemiyetin gizlilik esaslarını masonluktaki gizlilik geleneklerine göre tanzim ettiğini ifade eder. Cemiyetin para ihtiyacını Paris mason locası karşılardı. Bu yapılanma Dindar Anadolu ile seküler ve maneviyattan uzak körkütük batıcıların 150 yıllık mücadelesidir. Atatürk İttihatçıların örgütçülüklerini bilir mesafe koyardı. Bir gün Atatürk'e İTC sorulur. Atatürk, şöyle der: “Bir İttihatçı iyi bir dosttur, iki İttihatçı bir araya gelince dikkat etmek gerekir, üç İttihatçı olurlarsa mutlaka ihtilâl planları yapmaya başlarlar.”
Osmanlı’dan sonra kurulan yeni devletimizde İstanbul bürokrasisi gelip yer almıştır ki:
Gelenlerin ekserisi İttihat ve Terakki yanlısıdır. (Karabekir Paşa bile ittihatçı idi)
Özal, 25 yıl saklanan röportajında Osmanlı’nın çöküşüne neden olan İttihat ve Terakki ile bugünkü CHP paralelliğine dikkat çeker: “CHP’lilerin büyük dedeleri Mithat Paşa ve Kinim dinimdir diyen Ispartalı Hüseyin Avni Paşa ekibidir. Dedeleri ise Jön Türkler ve 600 yıllık Osmanlı’yı yıkmayı becerebilen 3’lü çete: Yüzbaşılıktan paşalığa yükselen Enver, posta memurluğundan paşa olan Talat ve malum Cemal Paşa...
İttihat ve Terakki Abdülhamit’i tahttan indirince ne yaptılar? 3 Temmuz 1910 günü "Kiliseler Kanunu" çıkarıldı. Bu kanunla Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ ve Yunan kiliseleri arasındaki sorunlar da çözülmüş oluyordu. Abdülhamit aralarındaki ihtilafı çözmüyor Osmanlıya karşı haçlı ittifakı yapmalarını engelliyordu.
Selanik'teki Alâtini köşkünde göz hapsinde olan Sultan Hamid'e bir süre gazete verilmemiş, Ali Fethi’nin ısrarıyla bu yasak kalkınca, Abdülhamit han memleket ve dünya haberlerinden bilgi sahibi olmuştu.
Bir gün Ali Fethi’yi çağırır; Ne yaptınız? Eyvah!.. Rumeli elden gitti. Böyle gaflet irtikâb edilir mi?' dedi. Kiliseler Kanunu'nun kabul edildiğine dair gazete haberini işaret ediyordu. Başını, iki eli arasına almış, sallayarak ilave etti: Ben otuz yıl, bin bir sebep icat ile Bulgar-Yunan ittifakına mâni oldum. Nasıl bu hatayı irtikâb edersiniz? (Kötülük yaparsınız) Eyvah! yanlarına Sırpları, Karadağlıları da alacaklar, üzerimize çullanacaklar... Zaten Rusya da bunu bekliyor. Derhal İstanbul'dakileri ikaz ediniz vah vah. Rumeli elden gidiyor...
Bu 4 devlet iki yıl sonra bir olup Osmanlı’ya savaş açtılar. (Balkan Savaşı) Bu savaş sonun başlangıcıdır. Bu savaşla Balkanlar, 12 ada ve Trablusgarp elden gitmiştir.
Darbeciler komitacıdır. Komitacıdan devlet adamı olmaz. İttihat Terakki darbeciydi, Kenan Evren’de darbeciydi ve 12 Eylül 1980 tarihinde darbe yapmış, 40 gün bile geçmeden 38 gün sonra 20 Ekim 1980 tarihinde Yunanistan’ın NATO’ya dönüşündeki VETO hakkımızı kaldırmıştı. Türkiye’nin daha önce Demirel ve Ecevit dönemlerinde, devletin dış politikasında savunulan “Önce Ege’deki komuta kontrol meseleleri halledilsin, Yunanistan bundan sonra NATO askeri kanadına dönsün” siyaseti terk edilmişti. Askeri yönetim kabinesinde Dışişleri Bakanı olan İlter Türkmen vetonun kaldırılmasında Kenan Evren tarafından dışlanmıştı.
NATO Başkomutanı General Rogers, Siyaset bilmez komitacı Evren’e "Yunanistan’ın NATO’ya dönmesine hayır demezseniz size asker sözü veriyorum Yunanistan da sizin Avrupa Topluluğu’na (AB) girmenize karşı çıkmayacak" demiş.
NATO’ya dönüş vizesi alan Yunanistan, iki yıl sonra “kara sularını 12 mile çıkardığını” ilan ettiğinde; ABD’li General Rogers’in “Görüştüklerim şimdi iktidarda değil, bir şey yapamam” diyerek kıvırmıştı.
İttihatçı genleri taşıyan CHP’yi, gençleri sokağa çağıran siyaset fukarası Özgür Özel’i ve özel gibileri bu yazılanlar ışığında değerlendiriniz. Tarihte isimler değişiyor ama olaylar çok benzeşiyor. Devlet adamlığı devlet ciddiyeti herkesin harcı değildir.
Ne demişti Necip Fazıl Kısakürek: "CHP bir parti değil, Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir." Din diyor ya; mesela diyelim ve en taze örneği verelim. CHP’nin/ Özgür Özel’in sokağa çağırdığı eylemciler, Şehzadebaşı Camisinde teravih kılınırken davul çalıp halay çektiler.
GÜNÜN SÖZÜ: Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz