“Kurşun sevdalıları…” neden bu yazıma böyle başlık taktım? Neden bu konu dikkatimi çekti?
Neden kurşun benim yazımın kötü kahramanı oldu?
Neden?
Nedeni günahsız insanları, çocukları, yaşlıları kendine hedef seçenlerin kurşuna olan aşkları.
Nasıl ki insan yemek yemeden, su içmeden fazla yaşayamaz, kanı,savaşı kendine hobi seçenler de kurşun sıkmadan yaşayamıyorlar.
Kurşun onların bu hayatta deli aşkları, sevgileri, yemekleri, içecekleri kısası her şeyleri.
"Kurşun sevdalıları" ifadesi oldukça çarpıcı ve genellikle olumsuz çağrışımlar taşır. Bu ifadeyi duyduğumuzda akla ilk gelenler, şiddeti, çatışmayı ve tehlikeyi benimsemiş kişiler olabilir. Ancak bu kavramın altında yatan motivasyonları ve anlam katmanlarını incelemek, daha derinlemesine bir bakış açısı sunabilir.
“Kurşun sevdalısı” olan kes şiddete, silaha, çatışmaya karşı bir tutkuyla bağlıdır.
Bu sevda onun için adrenalin kadar keyifli, güç gösterisi, korkutma isteğidir dersem yanılmış olmam.
Bu onlar için bir ideolojiye dönüşmüş hayat kavramıdır. Bu kişiler kurşunu kendilerine bir yaşam biçimi, bir kimlik sembolü seçmişler.
Bazen “kurşun sevdalısı” olan kişi bu yöntemle kendisini ayakta tutmaya çaba gösterir. Maalesef bu hayatta kalma mücadelesi çoğu zaman acı sonuçlanıyor.
Çağdaş dünyamızda savaş bölgelerinde, çetelerin, örgütlerin hüküm sürdüğü ortamlarda yaşayan insanlar için silahlar sanki bir koruma aracına dönüşüyor, bir caydırıcılık unsuru ve ya varoluşun bir parçası haline gelmiş oluyor. Böğle zamanlarda artık kurşun sevda değil bir zorunluk oluyor.
Savaş bölgeleri kan denizine dönüşmüş, güçlü devletler sanki güçsüzlerin kastine durmuşlar.
Savaş kuralları artık kendiliğinden çıkmış. Kim nasıl istiyorsa öyle de savaş yapıyor ve bu savaşlarda da kurşunlara dizilen, füzelere, bombalara hedef seçilen sivil toplumlar oluyor.
Savaş kurallarının "yok olmakta" olduğu algısı, ne yazık ki modern çatışmaların acımasız gerçekleri nedeniyle oldukça yaygın.
Uluslararası hukukun ve insancıl ilkelerin savaşlarda sürekli ihlal edilmesi, bu düşünceyi besleyen önemli bir faktör. Ancak önemli olan nokta şu: Savaş kuralları tamamen yok olmuş değil, ancak uygulanmaları ve saygı gösterilmesi konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor.
Bakalım savaş kuralları nelerdir?
Savaş kuralları, genellikle Uluslararası İnsancıl Hukuk (UİH) olarak adlandırılır ve silahlı çatışmalar sırasında insani değerleri korumayı amaçlar. Temel hedefleri şunlardır:
Sivillerin Korunması: Sivillere doğrudan saldırı yasaktır. Sivil altyapı (hastaneler, okullar, konutlar vb.) hedef alınamaz.
Askeri Gereklilik ve Orantılılık: Askeri operasyonlar sadece meşru askeri hedeflere yönelik olmalı ve verilen zarar askeri avantajla orantılı olmalıdır. Gereksiz acı ve yıkıma yol açan eylemler yasaktır.
Savaş Esirlerinin ve Yaralıların Muamelesi: Savaş esirleri insanca muamele görmeli, işkenceye maruz kalmamalıdır. Yaralı ve hasta askerlere ayrım gözetmeksizin yardım edilmelidir.
Yasaklı Silahlar: Belirli silahların (kimyasal, biyolojik silahlar gibi) kullanımı uluslararası anlaşmalarla yasaklanmıştır.
Ayrım İlkesi: Savaşanlar, savaşçı olmayanlardan (sivillerden) kesinlikle ayırt edilmelidir.
Bu kurallar, başta Cenevre Sözleşmeleri ve ek protokolleri olmak üzere birçok uluslararası antlaşma ve geleneksel hukuk prensipleriyle belirlenmiştir.
Bütün bu kuralları okudukça düşünüyorum savaşı,kanı seven kişiler neden bu yola girdikleri sürede bir anlık bile olsa aşık oldukları kurşunun, topun, bombanın, füzelerin nelere sebep olduğunu düşünmek istemiyorlar?
Neden bu kadar gaddar, bu kadar zalim olabiliyorlar? Bunların kalbinde hiçmi Allah sevgisi yok?
Sanki bunları kadın,anne değil şeytan doğurmuş. Bunların damarlarından insan kanı değil, vampir kanı akıyor.
Neden “kurşun sevdalıları” bu kadar ilgimi çekti. Neden Hocalı’da, Gazze’de, Ukrayna’da günahsız yere kurşun kurbanı olan çocuklar, anneler, babalar, siviller bir an bile aklımdan gitmiyor.
Çünkü ben de insanım, ben de anneyim benim de sevdiklerim, benim de evlatlarım var.
Katil devletlerin ordularında görev yapan kadınlar var. Onların arasında anne olanlar da az değil.
Dokuz ay karnında evlat besleyen, sonra dünyaya getiren bir anne nasıl çocuk,anne katili ola bilir? Kurşuna, bombaya aşık olmak bu kadarmı kolay?
“Kurşun sevdalıları” adlı konumu daha geniş yazmak, bu konuyla ilgili fikirlerimi daha detaylı aktarmak isterdim. Maalesef okuyucumu yormak istemiyorum.Kısmetse bu konuya bir daha dönüş yapacağım.
Şimdi ise “Kurşun sevdalıları”nabu sözlerlenokta koyuyorum:
“Savaş pahalı; top, tüfek, uçak lazım; kin lazım, nefret lazım; en önemlisi de uğruna feda edilecek gencecik günahsız insanlar lazım…
Barış ucuz; barış için sadece vicdan, empati ve sevgi lazım…”La Edri.