20-21.Dönem Kırıkkale Milletvekili Kemal ALBAYRAK


KURTULUŞ OLMADAN KURULUŞ OLUR MU?

Çanakkale Savaşları’na katılan Ahmet Haşim’in dediği gibi: "Harp olur, muhabereye çağrılır; sulh olur, vatandan kovulmak istenir." Bugün de vatanı korumak için fakirin çocukları askere çağrılıyor.


Genç teğmenlerin ihracı gündem oldu. 

Kimler üzüldü, kimler sevindi? 

Bu olaylar siyasi olduğu için hukuki boyutu konuşulmuyor.

Bir kesim onlara sahip çıkarken, diğerleri seviniyor.

KHK ile yok edilenler de aynı durumda değil mi? 

Hukuksuzlukla yaşam hakları ellerinden alındı; sağlık dahil hiçbir güvenceleri kalmadı, çocukları okullarda dışlandı. 

Vicdan, merhamet ve adalet yok edildi. Kirli propagandalarla "sakıncalılar" listesine alındılar. 

Kin ve nefret üretildi. Peki, bunların sorumlusu kim?

Devlet, hürriyetin garantisidir. 

Adaletten sapan bir devlet, çetelerin eline düşerse devlet olmaktan çıkar. 

Onlara sahip çıkan oldu mu? Hukuk var mı?

 Ocaklar söndürüldü, hâlâ da devam ediyor. Beş teğmen bizim evlatlarımız… 

Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, karşı çıkmak gerekir. 

Peki, koltuk düşkünleri neden önce kendilerinde suç aramaz? Hâlâ skandallar aydınlatılmıyor.

 Canlar toprağa verilirken failler nerede? Sorgulayan, araştıran var mı?

Vicdan, merhamet, insanlık, adalet ve hukuk yok edilirse, bu kirli sırlardan kurtulamayız. 

İdeolojik ve dinsel örgütlenmeler, mahalle ayrışmaları bilinçli olarak körüklendi.

 Bu durum milletimize ve ülkemize hiçbir fayda sağlamadı, sağlamıyor.

 Çanakkale Savaşları’na katılan Ahmet Haşim’in dediği gibi: "Harp olur, muhabereye çağrılır; sulh olur, vatandan kovulmak istenir." Bugün de vatanı korumak için fakirin çocukları askere çağrılıyor. 

Sahte raporlarla, torpillerle askerlikten muaf kalanlar ise manda yoğurdu yemekle meşgul. 

Ülke, desise pazarına döndü. Mahallecilik yapanlar ve irade terbiyesini kaybedenler, hukuksuzlukları korur hâle geldi.

Siyaset, ele geçirdiği güçle kimi cennete, kimi cehenneme çeviriyor.

Devletin kaynaklarıyla siyaset yapılıyor. Bilim ve yönetim, zulüm ve gösteriye dönüştü. 

Ülkemizde haklı isyan edene suç, zulmedenlere ödül var. Adaletin olmadığı yerde "kontrolsüz güç" kimine bal, kimine zehir yedirir. 

Kirli pencereden bakanlar, karşısındakileri temiz göremez. Yandaşının yanlışında doğruyu, karşısındakinin doğrusunda yanlış arayan zihniyet güç kazandı.

Teğmenlerin durumu farklı mı? "Bana tabi, sana tabi" anlayışıyla hareket edenler, güç el değiştirince aynı şeyin kendi başlarına geleceğini bilmiyorlar mı?

Ülkemizde kötülük sıradanlaştı. Huzura, neşeye, birlikte yaşamaya ve adalete hâkim olamadık.

 Ahlaklıların gücü buna yetmedi. Çobanlar, toplumu sürü gibi yönetmek istiyor.

 Sömürü güçlerinin boyunduruğunda olanlar dik duramaz. Yedikleri kirli naneler önlerine konur. Asıl sorun burada. Milletin şok olduğu olayları sadece sahne içinden görenler, sahnenin dışını fark edemez.

Terörist Öcalan, birden sorumlularca "barış elçisi" ilan ediliyorsa, bu irade sahne dışına ipoteklidir. 

İçeride kirli düzene karşı çıkanlar bedel ödüyor. Onlara bedel ödetenler ise kendi düzenlerini korumak istiyor. 

Aklı hayra, bilime, üretime, ekonomiye, insanlığa ve ahlaka yönlendiremedik; çürümüş zihinlerle sadece tükettik. 

Sahte senaryolar ve kirli darbelerle liyakatli, ahlaklı insanlarımızı yok ettik. 

Mahallecilik hastalığı kin ve düşman yetiştiriyor. Hukuk yok. Her adaletsizlik bir yenisini doğuruyor.

Hür düşünürler, gazeteciler, liyakatli insanlar ve yanlışları uyaran siyasiler yok ediliyor. 

Yalaka takımı, VIP suç ortakları ve hiyerarşik soyguncular makamlarını işgal etmeye devam ediyor. 

Hukuk devletinde bunlar olur mu? Geleneksel yandaşlık yönetimi, yasallığı yok etti. 

Tedbirsizlik nedeniyle felaketler yaşanıyor: otel yangınları, kazalar, cinayetler… Her kötülük olurken suçlular bulunmuyor, korunuyor. Çünkü adaletin olmadığı yerde bunlar olur.

Halil Cibran, "İnsanlar aynaya bakarken gördüklerini başkaları için söylerler" derdi. 

Yanlış bir hayat içinde doğru yaşanmaz. Yanlışı bilmeden doğru da bulunmaz. Çaldığın saz, başkalarına hitap edecek. Sağa sola saparak, bağnazlıkla düz yolda yürümeyi ve insanlığı unuttuk.

Yargı bağımlı oldu, kurumlar yok edildi. Aklını kullananlar, onu şerre yöneltti. Zihniyet, çıkarların esiri oldu. Namık Kemal’in mezar taşında yazan şu söz, bugünün Türkiye’sine ne kadar uyuyor:

"Ölürsem görmeden millete ümit ettiğim feyzi,
Yazılsın sengi kabrime: Ülkemizde vatan mahzun, ben mahzun."

Bugün, yeni mezar taşlarına da aynısı yazılacak gibi görünüyor.

TÜRKİYE'DEN BM BARIŞ GÜCÜNE TEPKİ

SLOVAKYA'DA DARBE HAZIRLIĞI

TRUMP'TAN DÜŞEN YOLCU UÇAĞI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

TÜRK KÜLTÜRÜ EĞİTİMLERİ

MİT'TEN SURİYE'DE NOKTA OPERASYON

AZERBAYCAN'DA YEREL SEÇİM HEYECANI

BM DUYURDU: TÜRKİYER'DEN SURİYE'YE DÖNEN MÜLTECİ SAYISI BELLİ OLDU

METEROLOJİ UZMANI KORKUTUCU DİYEREK UYARDI

KAHVE FİYATLARINA ZAM

MİT BAŞKANI KALIN ŞAM'DA

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 20 17 0 3 31 54
2.Fenerbahçe 21 16 2 3 33 51
3.Samsunspor 21 12 5 4 11 40
4.Eyüpspor 21 11 4 6 15 39
5.Göztepe 21 10 7 4 13 34
6.İstanbul Başakşehir 21 9 7 5 9 32
7.Beşiktaş 20 8 4 8 8 32
8.Kasımpaşa 21 6 5 10 -3 28
9.Alanyaspor 21 7 7 7 -3 28
10.Rizespor 21 8 10 3 -10 27
11.Trabzonspor 20 6 6 8 10 26
12.Gazişehir Gaziantep 20 7 8 5 -2 26
13.Antalyaspor 21 7 10 4 -16 25
14.Konyaspor 21 6 9 6 -6 24
15.Sivasspor 21 6 10 5 -9 23
16.Kayserispor 20 3 9 8 -20 17
17.Bodrum FK 21 4 13 4 -14 16
18.Hatayspor 21 1 13 7 -17 10
19.Adana Demirspor 21 2 17 2 -30 5

YAZARLAR