Medusa’nın Salı Hikayesi; insan denilen varlığın, zor şartlar altında, hayatta kalabilmek adına, neler yapabileceği ve insanlıktan nasıl çıkabileceğinin bir göstergesi olarak karşımızda durmaktadır!
Günümüzde, Ekonomik şartlar ve insanların daha çok para kazanmak ve yığmak hırsı, Medusa’nın Salından farklı bir hikaye sunmuyor!
Medusa’nın Salı hikayesinde yaşanılan yamyamlıklardan bir farkı var mıdır, acaba?
Ekonomik Kriz ve Enflasyon bahane, fırsatçılıktan istifade, insanlıktan çıkmak ve ahlaken çökmek şahane!
Ekonomik Kriz ve Enflasyon bahane, haram helal demeden daha çok para kazanmak şahane!
Ekonomik Kriz ve Enflasyon bahanesi ile yasal olduğunu zan ettikleri şahane fahiş fiyatlar ile zulmedenler, bu kazançlar helal olmadığı hatırlatmak gerekir!
Bir malın değeri; üç – beş ve hatta on kat yükselmesi, nasıl bir ekonomik kavram ile izah etmeli? AÇ GÖZLÜLÜK olarak mı geçiştirmeli?
Hem ekonomik kriz ve hem de enflasyon yükselirken, AHLAKİ olarak düşmekte ve ÇÖKMEKTEYİZ!
İnsan, İnsanın kurdu ifadesi, enflasyonist ve ekonomik kriz dönemlerinde, canlı bir şekilde karşımıza çıkmaktadır!
Eşrefi mahlukat olarak yaratılan insan, VİCDAN ve MERHAMET duygusunu kaybedince, kriz dönemlerinde, ne kadar alçalacağına şahit olmaktayız!
VİCDAN ve MERHAMETİNİ kaybeden bir insan, YAMYAM ve yırtıcı bir Hayvandan farklı şekilde davranmayacaktır!
Ekonomik Kriz ve Enflasyon bahane; makam – mevki – güç – iktidar ve servet sahipleri, şahane çok kazanmak hırsı ile merhamet duygularının alındığı ya da yok olduğuna şahit olmaktayız!
Hz. Şuayb aleyhisselamın peygamber olarak gönderildiği Eyke halkı, ticaretlerinde ahlaki kurallara dikkat etmeyip, ölçü ve tartıda, halkı kandırdıkları yani bir nevi AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ ve FIRSATÇILIK yaptıkları için HELAK olmuştur!
Araf Suresi 155. Ayetinde; İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin, Allah’ım, buyrulmaktadır!!
26 Eylül 1791 tarihinde doğan ve 26 Ocak 1824 tarihinde genç yaşta hayatını kaybeden Fransız ressam Théodore Géricault’ın ünlü eseri, 1818 – 1819 yılları arasında yaptığı Medusa’nın Salı orijinal adıyla Le Radeau de la Méduse isimli bir eser!
Fransız ressam Théodore Géricault tarafından resmedilen Medusa’nın Salı tablosu, sanatçının en başarılı resimlerinden biri olarak kabul edilir!
Medusa’nın Salı tablosunun gerçek hikayesi: Dönemin Fransa kralı XVIII. Louis’in verdiği emir üzerine dört gemiden oluşan bir ekip Senegal açıklarına gitme hazırlıklarına başlar!
Amaçları, birkaç yıl önce İngilizler tarafından ele geçirilen kolonilerini yeniden kendi yönetimleri altına almak. Gemilerin en önemlisi 47 metre uzunluğundaki La Meduse isimli bir fırkateyn.
La Meduse fırakateyninin sorumlusu yirmi beş yıldır denize açılmamış olan Hugues Duroy de Chaumareys isimli bir deniz subayı.
Gemide memurlar, askerler, bilim insanları ve koloni yerleşimcileri olmak üzere 400’den fazla yolcu vardır. Hazırlıklar tamamlanır ve La Meduse, 1816 yılının Haziran ayında Fransa’dan Afrika kıyılarına doğru yola çıkar.
La Meduse fırkateyni, önemli yolcular ve yükler taşıdığı, diğer yelkenlilerden daha hızlı yol aldığı için önden giderek Senegal kıyılarına ilk varan olmaya çalışır. Fakat kaptan Chaumareys büyük bir hata yapar; Ne haritaları inceler ve ne de subay tavsiyelerini okur!
Kaptan Chaumareys’in amacı, Banc d’Arguin olarak adlandırılan en geniş kumsala ulaşmaktır. Ancak dikkatsiz bir şekilde ilerlediği için önündeki engelleri fark edemez ve Moritanya kıyılarının yaklaşık elli kilometre açığında La Meduse karaya oturur.
Hiç beklemediği kadar sığ bir noktada karaya oturan kaptan, çaresizce gemiyi yüzdürmeye çalışır!
Birkaç gün boyunca öylece kaldıktan sonra çıkan fırtına Le Meduse gemisinin omurgasını kırar. Yolcular gemiyi terk etmeli ve hayatta kalma mücadelesinin tam ortasına atılır.
La Meduse fırkateyninde kayıklar ve kanolar vardır! 400’den fazla yolcu için bunlar yeterli değildir.
Parçalanan geminin sağlam kalan kalaslarından 20 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde derme çat bir sal yapılır. 5 Temmuz günü denizciler ve askerlerden oluşan 150 kişi bu sal ile okyanusa açılır!
Kanolar ve kayıklar yardımıyla salı kıyıya çekmektedir ancak yola çıktıktan iki saat sonra bağlantı ipleri kopunca Medusa’nın Salı okyanusun ortasında küreksiz, yelkensiz tek başına kalır. Kontrolün mümkün olmadığı bu sal, Atlantik okyanusunun hırçın dalgalarında sürüklenmeye başlar.
La Meduse firkateyninin arkasından gelen gemiler, 17 Temmuz günü Medusa’nın Salı ile karşılaşır. 150 kişi ile başlayan yolculuktan geriye sadece 15 kişi kalmıştır!
Açlık, susuzluk ve kızgın güneş altında, sonra, kazazedelerin beşi de hayatını kaybeder. Geri kalanlar Saint – Louis’e ulaşır.
14 Eylül 1816 tarihinde yayımlanan gazetelerde, hayatta kalan isimlerden bir tanesi olan cerrah Jean Baptiste Henri Savigny’nin röportajına yer verilir ve Medusa’nın Salı’nın hikayesi anlatılır.
1819 yılında, Medusa’nın Salı adlı resmini tamamlar. Bu hikayenin anlatıldığı 1990 yapımı Le radeau de la Méduse isimli bir de sinema filmi vardır!