Güney Türkistan bugün Afganistan topraklarının kuzey ve kuzeybatısında bulunan eski ulu Türkistan'ın güneyidir. İslamiyet sonrası Samaniler, Gazneliler, Selçuklular, Harizmşahlar, Timurlular ve Özbeklerin (Şeybanilerin) hüküm sürdüğü coğrafyanın adıdır. 19 yüzyıldan itibaren Afganistan devletine ilhak edilen 10 milyondan fazla Türk'ün yaşayıp dil, din, tarih, edebiyat ve törelerinin koruduğu mazlum bir ata yurt parçasıdır. Bu çalışmada modern dönemde Güney Türkistan'ın istiklal ve bağımsızlık mücadelesi üzerine kurulmuştur. Bölgedeki Türklerin (Özbekler, Türkmenler Kırgız ve kazaklar) askeri, siyasi ve kültürel alandaki hürriyet mücadeleleri anlatmıştır. 1973 yılına kadar kraliyet ve diktatörlükle yönetilen Afganistan'da Türklerin hak ve hukuku tamamen görmezden gelinmiş ve milyonları kapsayan Türkistan adı hafızalardan silinmeye çalışılmıştır.
Türkistan kavramı yerine Kuzey sayfaları anlamına gelen Safahat-ı Şimal kavramı üretilmiştir. Bundan böyle Türkistan kavramı yasaklanmış, yer ve mekan adları değiştirilmiş, bu düzene karşı gelenler cezalandırılmıştır. Böyle bir dönemde kral Muhammed Zahir Şah, kendi amcaoğlu ve başbakanı Muhammed Davut Han tarafından organize edilen bir darbe sonucunda tahttan indirilmiştir. Ardından Afganistan'da Cumhuriyet sistemi ilan edilmiştir. Bu gelişme ile beraber kısmen de olsa bazı farklı siyasi mefkürelerin dile getirilmesine müsamaha gösterilmiştir. SSCB'nin desteği ile iş başına gelen Muhammed Davut Han ülkenin kalkınması için azami derecede gayret göstermiştir. Ancak onun arkasına Rus desteğinin alması 1979 yılındaki SSCB işgalini beraberinde getirmiştir. Afganistan işgalinde hayal kırıklığına uğrayan SSCB, dağılmaya başlamış 1991 yılında başta Türk cumhuriyetleri olmak üzere bölgedeki birçok yönetim özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu gelişme yıllardır bağımsızlık mücadelesi veren Güney Türkistanlılar için bir ilham kaynağı olmuştur. SSCB işgali döneminde Azat Bek Kerimi ve Abdülkerim Mahdum liderliğinde örgütlenen Kuzey Afganistan İlleri Mücahitler Birliği ve Erkin Türkistan ülküsü ile Rus işgaline karşı mücadeleye girişmişlerdir.
1989 yılında SSCB ülkeyi terk edince komünist yönetimin devlet başkanı Dr. Necibullah, Özbek ve Türkmen birliklerinin lideri Raşit dostumun himayesi ile ayakta kalmaya çalışmıştır. Zamanla Raşit Dostum'un güçlerini kendine karşı bir tehdit olarak gören Doktor Necibullah onu sinsi bir şekilde yok etmeye çalışmıştır. Güçlü istihbaratı sayesinde bu durumdan haberdar olan Raşit Dostum, Doktor Necibullah yönetimine karşı muhalif örgütlerle işbirliği yaparak Doktor Necibullah'ın düşürülmesini sağlamıştır. Bundan böyle Güney Türkistan adına umut verici gelişmeler yaşanmıştır. Alenen olmasa da Raşit Dostum, Kuzey Afganistan'ı yarı bağımsız bir şekilde yönetmeye ve kendi parasını basmaya çalışmıştır. Dönemin Türk cumhuriyetleri'nin de desteğini alan Raşit Dostum devletleşme sürecine girmiştir. Ancak Raşit Dostum'un Muhammed Resul pehlivan gibi büyük komutanlarına suikastlerin yapılması, oluşturulan Cünbiş Partisi içindeki hizipleşmeler ve nihayetinde Muhammed Resul Pehlivan'ın üvey kardeşi Abdülmelik'in Taliban'la birleşmesi Raşit Dostum'un belini kırmış ve Güney Türkistan özgürlük mücadelesi yarıda kalmıştır. Afgan (Peştun) Devleti'nin birlik ve bütünlüğünü isteyen Taliban örgütü tamamen ülkeyi ele geçirerek 2001 yılına kadar idare etmiştir.
11 Eylül 2001 yılında ABD'de bulunan ikiz kulelerinin vurulması, olayın arkasında olduğu iddia edilen Usame Bin Ladin'in Afganistan'da sığınmış olması ABD başta olmak üzere batılı güçlerin ülkeyi işgal etmelerine fırsat tanımıştır. 2001 ve 2021 arasında ABD destekli hükümetler döneminde Güney Türkistan bağımsızlık mücadelesi unutulmuş, sadece insanların kalbinde ve şairlerin şiir bestelerinde bir ülke olarak varlığını korumuştur. 15 Ağustos 2021 tarihinde ABD'nin yeniden Afganistan'ı Taliban örgütüne devretmesi ile Güney Türkistanlılar çok şey ama çok şeyin kaybettiklerinin farkına varmışlardır. Ancak iş işten geçmiş ve kaybedilen 21 yıl acısı taze bir şekilde Güney Türkistanlıların kalbinde yer etmiştir. Günümüzde birçok Güney Türkistanlı yöneticilerin ve siyasilerin gurbette olmaları özgürlük ve bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu düşündürmüştür. Yeniden ülkedeki hak ve hukuklarına sahip olmanın yegâne yolunun Güney Türkistan'ın bağımsızlığı olacağını anlamışlardır.
Doç. Dr. İzzetullah ZEKİ