«Karanlığa küfredeceğine bir mum yak.» diyor Konfüçyüs ve hemen ardından Hz. Mevlana; «Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.» diyor ve ekliyor…
Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağzım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
Dün; konuşurken, sözünü ederken, hakkında bahsederken, özlediğimiz, hasret duyduğumuz geçmişimizin, anılarımızın, hatıralarımızın ve onları yaşadığımız zamanın geride kalan, akıp gitmiş bir parçasıdır.
Bugün; geçmişimizle karşılaştırdığımız, mukayese ettiğimiz, ölçeklendirdiğimiz, hayalini kurduğumuz bir hayatı kazanmak için içinde mücadele verdiğimiz zamanın önümüzden akıp giden bir parçasıdır.
Yarın ise; bugünden sonra bilinmeyen bir geleceğe doğru koşar adımlarla yürüdüğümüz, «hadi bir an önce olsun» diye sabırsızlandığımız, kendi ömrümüzle sınırlı ve adına «yaşam» dediğimiz kendi hayatımızın sonunda duracak zaman parçasıdır.
Dün geçmişte kaldı…
Bugün umut var…
Yarın ise belki ve meçhul…
Güneş her insanın üzerine aynı doğsa da…
Ve fakat aynı ışığı, aynı ısıyı vermese, aynı sıcaklığı yaymasa da…
Bir umuttur, ki hayallerimiz, umutlarımız ve geleceğimiz içimizde filizlenir, boy verir, güç verir, hüküm sürer…
Unutmayın…
Yarın, her şey dünde kalsa da bir umuttur yaşamak