Ortadoğu'da Yeni Dönem: İran-İsrail Gerilimi ve Olası Savaş Senaryoları*
*İran'ın saldırısı nasıl olacak?* İran’ın en çok korktuğu ekonomisi ve kendi içindeki kırılganlık. Ne şekilde saldıracağı, İran'ın bu korkularından ne derece kurtulup, bundan sonraki isteğine bağlı.
*Ortadoğu'da Yeni Dönem: İran-İsrail Gerilimi ve Olası Savaş Senaryoları*
Birçok dostum yazıp, sorular soruyor.
Kısa kısa cevap vermeye çalışacağım:
*Öncelikle İran vuracak mı?*
Daha önce de yazdım, evet İran vuracak ve daha öncekinden etkili bir şekilde vuracak, çünkü İran istese de istemese de vuracak. Evlatlarının komşularının önünde dövülerek gururuyla oynanan bir babaya dönüştü. Tekrar söyleyeyim, İran vuracak ve daha öncekilerden çok sert, can yakıcı olacak. İran'ın gururunu kurtarması lazım!
*İsrail'in esas amacı İran değil, önce Lübnan, sonra ise Suriye!*
İran'da yaptıkları ise sadece Amerikan gücünü kullanarak Lübnan ve Suriye’de yapacaklarını baskılamak.
*Büyük olasılıkla savaş alanı Lübnan olacak!*
O yüzden de ülkeler, personellerini uyarıyor, "çekilin" diyor. Lübnan'ı terk edin, Lübnan'a gitmeyin diye uyarıyorlar.
*İran, İsrail’e büyük zarar verir mi?*
İran, çok küçümseniyor ama kapalı kutu. İran zarar vermek isterse çok büyük zarar verir. Bunun sebeplerini daha önceki yazılarımda yazdım. İsrail uzun süreli bir savaşı göze alamaz. Yıllar önceki konuşmalarımda ve yazılarımda, İran’da nükleer silah ürettiğini tahmin ettiğimizi yazmıştım. Bu yazıyı yazarken biraz önce İran, nükleer silah ürettiğini ilk defa açıkladı.
*Rusya ve Çin niye destek olmuyor?*
Rusya zaten savaşta, Çin ise dünya pazarında ekonomik olarak darbe yememek için desteğini zaten açıklamaz. Ama arka planda özellikle silah vererek yardımcı olduğuna inanıyorum.
*Peki, İran vuracam diyor, zaman geçiyor, gene diyor; vuramaz diyenleri haklı çıkarırcasına niye vurmuyor?*
Psikolojik savaş uyguluyor. İdam mahkumuna "yarın idam edilecektir" deyip, sabaha kadar stres yapıp; sabah olunca erteleyerek, İsrail halkına eziyet ediyor. O stresi taze tutarak psikolojik harp metodunu uyguluyor.
*Peki, İsrail resmi makamları, Türkiye'ye neden hakaretvari sözler kullanıyor?*
İsrail, Lübnan ve sonra Suriye'ye saldırmayı düşünüyor. Özellikle de Suriye'de hakimiyet kuracak kara ordusu yok. Burada kendi güdümünde, Türkiye'nin isimlendirdiği gibi bir teröristan devleti kurdurmak istiyor. İsrail ordusu Suriye'ye geldiğinde Türkiye kuvvetleri ile karşılaşacak. Türkiye, Gazze saldırısının arka planında hedeflenen teröristan devleti oyununu ta baştan gördü ve kurulmak istenen teröristan devletinin koridorunu ordusuyla Suriye’de kesti. Bu yüzden İsrail’in Türkiye’ye akıl dışı söylemlerde bulunmasının esas sebebi bu.
*Kara Savaşı Lübnan’da gerçekleşecek ama;*
2006’da Hizbullah'a yenilen, kara ordusu az ve profesyonel askerlerden oluşmayan geçici askerlerden oluşan İsrail'in işi şimdi daha güçlü olan Hizbullah'a karşı hiç kolay değil. Uçağına, füzene, ABD parasına güvenebilirsin ama savaşı kara ordusu kazanır. Gazze’de yaktı yıktı ama kara ordusu aldığı yerlerden bile kaçmak zorunda kaldı. İsrail'den 600.000 kişi kaçtı, Hizbullah çevredeki ülkelerden çok gönüllü alır.
*İsrail söylendiği kadar çok mu güçlü?*
Bazılarının çok güçlü gördüğü ve öve öve bitiremediği İsrail’i İran yer bitirir. İsrail de bunun farkında olduğundan ABD, İngiltere'den ve diğer devletlerden yardım istiyor.
*İran ve Arap Devletlerinin bizlere yaptıkları malumken niye İsrail’i tutmuyoruz?*
En garip ve cahilce soru bu! Özellikle bunu soran Azerbaycanlı kardeşlerime cevap olsun: İran’da kaç Azerbaycan Türkü yani soydaşımız var? Kırk milyon! ABD’nin veya İsrail'in attığı füze, İran’daki insanların milliyetini mi soracak? Azerbaycan Türkü zarar görmeyecek mi? Bu bir! İkincisi Türkiye için tehlikeyi yukarıda yazdım. Bu tehlikeyi güncel olarak oluşturan devlet ise İran değil İsrail! Bakın Yahudiler demiyorum, İsrail diyorum. Bazıları olayı Yahudiliğe çekiyor, bu da saçma! Osmanlı zamanında da, Türkiye’nin Hitler zamanında da Yahudileri soykırımdan kurtardığını; Türkiye’nin yüz binlerce Yahudi’yi barındırdığını hatırlatırım. Aynı zamanda İran'da yaşanacak ağır tahribat sonucu, Türkiye ve Azerbaycan’ın yaşayacağı, milyonluk büyük göç dalgalarını ne Türkiye ne de Azerbaycan kaldırabilir.
*3. Dünya Savaşı çıkar mı?*
Bir programda dedim ve yazımda yazdım; gene yazıyorum, 10 sene içinde böyle bir şey olmaz. Öyle kolay değil; kesin ittifaklar olacak, paylaşımlar olacak; o da uzun uzadıya birçok bağıra çağıra görüşmeyi gerektirir.
*İran'ın saldırısı nasıl olacak?*
İran’ın en çok korktuğu ekonomisi ve kendi içindeki kırılganlık. Ne şekilde saldıracağı, İran'ın bu korkularından ne derece kurtulup, bundan sonraki isteğine bağlı. Topyekün saldırmak istese İsrail’i ve gelen ABD gemilerini de mahveder. ABD’nin İran’a karşı yapacağı müdahale de abartılıyor. Uçaklarıyla gemilerini vurabilir ama dediğim gibi kara harekatı yapamaz. Kara harekatı yapmaya kalkarsa, enerji merkezi İran’ı kaybetmek istemeyen Çin o zaman daha etkin müdahale eder. İkinci neden ise, 100 milyonluk İran on milyon asker çıkartır. Kara harekatı yapabilmeniz için askeri mantığa göre saldıran tarafın dört katı askerle bunu yapması lazım; bu da İran’a kırk milyon asker yığmanız demek. Nereye koyacaksınız, nasıl lojistiğini sağlayacaksınız, artı ekonomik yükü de var. Dolayısıyla askeri mantığa göre de bu mümkün değil! Uçakla gemiyle vur vur nereye kadar? Gazze örneğinde İsrail on aydır vuruyor da ne oluyor!
Tekrar söylüyorum; İran, cesaret edip istese o süper güç olarak görülen İsrail’i mahveder. Demirkubbe falan hikaye; iki sene önce, yakın mesafeden atılan yüzlerce füze de demir kubbeyi merak ediyorum diye yazmıştım. Merakım iki sene önce geçti. Kaldı ki daha süpersonik füze atılmadı. Ben İran’ın, özellikle paramiliter güçlerini kullanarak bu saldırısının diğerine göre daha can yakıcı olacağını; gelen cevaba göre de diğer saldırılarda şiddetini artıracağını düşünüyorum diyerek yazımı sonlandırayım. Artı, İran dahil taraflardan kimse barış istemiyor; en azından gerilim atmosferinde beslenmek istiyorlar.
Savaşın buram buram koktuğu dünyada
Hiç inanmasam da;
Huzurla kalmanız dileğiyle; saygılarımı sunarım.
Barın Hasan Alioğlu
Tarihçi Araştırmacı Gazeteci
