Emperyalist ülkelerin koordinatör önderliğinde Ortadoğu’da sınırlar yeniden düzenleniyor. Yeni devletler yeni sınırlar yolda. Bahse konu coğrafya sadece Osmanlı İmparatorluğu güçlü döneminde iken rahat yüzü görmüştü.
Osmanlı devletinin dağıtılması planlanırken bölgede yeni sınırlar tespit edilmiş yeni devletler kurulması planın içine alınmıştı. Planlama yapılırken coğrafi şartlar bile dikkate alınmamış, cetvelle çizer gibi sınırlar tespit edilmişti.
Yirmi birinci yüzyıldayız. Ortadoğu, Afrika, Güney Kafkasya coğrafyasında yeni değişmeler oluyor. Bu sefer sınır belirleyici sadece İngiltere değil ABD de devrede.
Son gelişmeler Türkiye ve Türk Milletinin yararına olacak gibi değil. Çünkü planlanıp uygulamaya konan gelişmeler Türklerin ve Türkiye’nin yarınları için hazırlanan tuzaklarla dolu.
Ortadoğu’da sözde demokrasi ve özgürlük getirmek için Arap Baharı adıyla başlatılan, Arap halkına özgürlük, barış, demokrasi, insan hakları getirme amaçlı olduğu söylenen hareket, oluk oluk Arap kanının aktığı yılları getirdi. Yüzbinlerce Arap katledildi. Libya, Tunus, Mısır vs. başlayan Suriye’de yoğunlaşan kargaşa hala devam ediyor, bitecek gibi de görünmüyor. Irak üçe bölünmüş durumda. Bunlarda birbirlerine düşman hale getirildi. Kürtler bu bölgede devletlerini, ordusunu maliyesini kurdular.
Türkmenler yurtlarını elde tutmak için yoğun çaba içindeler. Türkmenlere kendi yarınlarını da düşünerek destek vermesi gereken Türkiye maalesef yardımcı olamadı. Canlarını kurtarmak için Türkiye’ye sığınan Türkmenlere kapısını yeterli yüreklilikte açmadı. Yani Türkiye’ye sığınan Araplara, Afganlara, Suriyelilere, Ezidi’lere gösterilen kardeşlik ve vicdan duygusu kendi soyumuzdan gelen Türkmen kardeşlerimizi rahatlatacak kadar gösterilmedi.
Suriye’nin de içine dâhil olduğu savaşlar bölge insanını acınacak duruma düşürdü.
Yıllardır yazdığım, yazıldığı ve söylendiği gibi Ortadoğu coğrafyası tekin yer değildir. Bataklık gibidir. Adil ve çok güçlü bir yönetim bu toprakları yönetebilir.
Kargaşa ortamına AKP hükümeti gelene kadar hiçbir Cumhuriyet Hükümeti girmemiş, mümkün olduğu kadar uzak durmuşlardı. Şimdi o kadar içine girdik ki çıkabilme kapısı da kapalıdır.
İsrail’in güvenliği için devreye konan bu planda artık fiili olarak devrededir. Filistin, Lübnan, Mısır, İran gibi devletlere bahane ile savaş açmadan topraklarına saldırdı. Şimdide de Suriye’nin bir bölümünü işgal etti ve PYD-YPG terör örgütü ve Dürzilerle anlaşarak koridor açmak için elinden geleni yapıyor.
Karşımızda oluşan gerçeklerin farkında olarak hareket edilmelidir. Bölgemizde ki gelişmeler iyi okunmaz ise, bizi büyük sıkıntı beklemektedir.
Tabi dışarda takip edilecek bu politikalardan önce içerde birlik sağlanmalıdır. Cumhur ittifakı uygulanması mümkün olmayacak ümmet çizgisinin farkına varmalı, devletin yapısı ve Anayasası ve ana damarlarla oynanmaması gerektiği gerçeğini kabullenmelidir.
