Gökalp ŞENTÜRK

Tarih: 26.02.2025 20:26

Osmanlı’da Dolunayın Gücü ve Günümüze Yansımaları

Facebook Twitter Linked-in

Tarih boyunca gökyüzü, insanların rehberi olmuştur. Güneşin doğuşu ve batışı kadar, ayın evreleri de insanoğlunun hayatında önemli bir yer tutmuştur. Osmanlı döneminde de dolunayın etkileri dikkate alınır, özellikle yeni bir işe başlarken bu dönemlerden kaçınılırdı. 
Ayın evreleri, tarımdan denizciliğe, savaş stratejilerinden zanaatkârlığa kadar birçok alanda referans noktası olarak görülürdü.

Örneğin, Osmanlı’da yeni bir geminin denize indirilmesi, yeni bir top dökümüne başlanması veya büyük bir seferin planlanması sırasında dolunaydan kaçınılırdı. 
Bunun nedeni, dolunayın suyu ve enerjiyi artırdığına, bunun da beklenmedik problemlere yol açabileceğine inanılmasıydı. 
Hatta bazı savaşların bile dolunay nedeniyle ertelendiği söylenir. Bu inanışın bir yansıması olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün de Sakarya Meydan Muharebesi’ni dolunay nedeniyle ertelediği bilinir.

Dolunayın insan psikolojisi ve doğa üzerindeki etkileri bilimsel araştırmalarda da zaman zaman ele alınmıştır. 
Uyku düzeni, ruh hali ve hatta biyolojik ritimler üzerinde dolunayın etkileri olduğuna dair bazı çalışmalar mevcuttur. 
Ancak kesin olarak olumsuz etkiler yarattığına dair net bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
Zaten bugünleri dünya çapında herşeyi bilimsel baktığımızda da olabilir mi. Bilimsel ve doğa hangisi...
Buna rağmen, tarih boyunca yapılan gözlemler ve nesilden nesile aktarılan bilgiler, insanların belirli döngüleri fark ettiğini ve bunları hayatlarına adapte ettiğini gösteriyor.

Bugün dahi bazı yatırımcılar, girişimciler ve bireyler yeni bir işe başlarken astrolojik döngüleri göz önünde bulundurur. Bazıları dolunayda büyük kararlar almaktan kaçınırken, bazıları ruhsal denge sağlamak adına oruç tutmayı tercih eder. Osmanlı’dan günümüze kadar gelen bu inanışlar, modern dünyada da ilgiyle takip edilmeye devam ediyor.

Elbette, hayatımızdaki tüm kararları yalnızca bu tür inanışlara dayandırmak yerine, mantık ve bilimsel verilerle desteklemek en sağlıklı yaklaşım olacaktır. Ama bilim dışı hareketleri de göz önüne almalıyız.
Ancak yine de, ayın 13, 14 ve 15. günlerinde yeni bir işe başlamamak ve dolunayın enerjisini göz ardı etmemek geleneksel bir öğüt olarak hayatımızda yerini koruyabilir. Belki de en iyisi, bu bilgiyi deneyimleyerek görmek ve kendi hayatımıza nasıl uyarlanabileceğini keşfetmektir.

Bu hayat sizin Denemesi bedava! 
Karar sizin… 
Sağlıcakla kalın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —