Emre AYGEN

Tarih: 05.02.2025 14:05

PARA, DALTONLAR, LENİN VE MUSTAFA KEMAL

Facebook Twitter Linked-in

PARA NERDE, SİYASET ORDA!

Para nerde, diye sorarsak, siyasetin tam içinde…

Farklı diye düşündüğümüz konu ne olursa olsun paranın etrafında dolanır.

Red Kit okuyan biz eskiler, Dalton’ların bir macerasında para , siyaset ve buna yansıyan ticarete nasıl farklı bir başlangıç sergisi verilmekte… Şöyle ki; 

Dalton’lar  hapishaneden kaçarlar ve bir kasabaya yerleşirler. Birisi Belediye Başkanı diğeri Şerif olur. Ötekisi Bar açar ve Avarel ise Kasabalılarla çok samimi iyi niyetli ilişkiler kurar. 

Jo, Avarel’e Manava gitmesini meyve ve sebze almasını ister. Avarel Manava gider ama Jo’nun istediklerini alamaz.

Jo kızar. “İstediklerimi niye almadın? Ben sana ne dedim?” diye kükrer. 

Avarel, Manava gittiğinde bir genç kızın meyve ve sebze aldığını onun karşılığında onun karşılığında evde yaptıkları bir kavanoz Bal'ı verdiğini söyler. Bu ticaretten çok mutlu olduklarını anlatır. 

Avarel, “Bu kasabada kimsenin Doları yok galiba” der…

Jo küplere biner. Tabancasını çeker ve Kasabanın en varlıklı gördüğü kişiyi yakalayarak  “Dolarlarını bana vereceksin. Yoksa bu Kasabayı yakarım” der.

Kasabalı çok heyecanlanır. Jo’ya “Bu Kasabayı biz kurduk. Ancak hepimizin ticaret yapacak Doları yok. Karşılıklı ver-al sistemi kurduk. Böylelikle hepimizi bir şeyler üretip hayatımızı sürdürüyoruz” der.

Jo, “Peki 1 Dolarınız da mı yok” diye kükrer. 

Kasabalı “Evet 1 Dolarım var. Cebimde  1 Dolarım var. İstersen sana verebilirim” der.

Demek ki, Amerika kıtasında Para olmadan da siyasete gerek kalmadan yaşanabileceğini göstermişler...

Belki de bu durum kıtada hiç yaşanmamış olabilir ancak Red Kit’i çizen Karikatürist parasız, siyasetsiz bir hayatın da bir gün gerçekleştirilebileceğini çoktan düşünmüş ve çizmiş. Olmayacak işler bunlar okurlarım. 

Ama Kitapçıdan arasanız belki bulup farklı bir düşünceye yol açabilirsiniz…

 

PARALI PULLU POLİTİKACILAR

 

İngiltere’de Margaret Thatcher’in Başbakan olduğu yıllarda Fransa’nın Strasbourg kentinde Güneş Gazetesinin Muhabiriydim.

İktidardaki Muhafazakar Partinin bir Avam Kamarası bir Milletvekili Kıbrıslı Türklerden yana bir politikacı idi…

KKTC’nin Belçika’daki Temsilcisi rahmetli Bora ATUN ile olayları birlikte izlemekteydik.

Bir akşam Bora, İngiliz Milletvekilini akşam yemeğe davet etti…

Beni de davet etti. İyi bir lokantaya geldik, yemekler fevkalade iyi. 

Zaman ilerledikçe konuk İngiliz Milletvekili içkinin yavaş yavaş ilerlemesiyle sarhoş olmaya başlamış sorularımız da ona göre artmıştı.

Sonunda sonuç aldığımız cevaba yaklaşacak soruyu sordum!... 

“Sayın Milletvekili, siz ne diye bu kadar KKTC’den yanasınız? Bunun arkasında ne var?” diye soruyu patlattım…

 İngiliz gülerek cevap verdi.. “Ben Kıbrıs’taki İngiliz Askeri Üssünde Ast Subaydım. Orda çalıştım, emekli oldum. Emeklilik ikramiyeyi alınca adada Portakal Bahçeleri satın aldım. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapıldıktan sonra benim Portakallar Türk tarafında kaldı. Onun için Kıbrıslı Türkleri tutuyorum” demez mi!..

Hayda! Şimdi İngiliz Ast Subayın portakalları Rum kesiminde kalsa, kim bilir bizim için neler yapacaktı.

İşte böyle, portakallar nerde, siyaset orda!

 

GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA, LENİN VE ABD!

 

Rahmetli Turgut Özakman'ın “ÇILGIN TÜRKLER” kitabını okumanızı tavsiye ederim...

Bakın Kurtuluş Savaşı sırasında Politika&Para ilişkilerine çok önemli olmuş olaylar yer almaktadır…

Sovyetler Birliği, işgal edilmiş İstanbul’un kurtarılması için önce Enver Paşayı destekleyerek bir ordu kurması ve İstanbul’a yerleşen İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan askerlerini kovmasını istiyordu.

Ancak, Moskova’daki Osmanlı İmparatorluğu'nun Büyük Elçiliğindeki Büyükelçi Mustafa Kemal Paşadan yana bir askerdi.

Bir gün, Büyükelçi binadan çıkmış dışarıda işleri ile ilgili idi… 

Elçiliğe döndüğünde KGB’liler Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçiliğini basmış, belgelerin yerlerde olduğunu görmüş. Derhal Lenin’e telgraf çekerek, İmparatorluğun Büyükelçiliğinin kapatıldığını ve kendisinin de Moskova’dan Trene binerek Ankara’ya gideceğini bildirir.

İşte Kremlinde kavga başlar. Bir zamanlar İngilizlerle Osmanlının Sivastopol'ü  bombalamasını dikkate alarak Sovyetler Birliği'ni Enver Paşa mı korur, yoksa Gazi Mustafa Kemal Paşa mı korur.

Bu tartışmada Paşamız kazanır ve Batum’daki tren istasyonunda  Moskova’dan Ankara’ya seyahat eden Osmanlı İmparatoru Büyükelçisini durdururlar. “Tamam!” derler. “Biz de Mustafa Kemal Paşa’dan yanayız. Ona bildirin” der bir Sovyetler Birliği Generali. 

Büyükelçi “Tren Ankara’ya gidiyor. Bana söyleyeceğinize Gazi Paşaya siz bildirin” der.

Sovyetler Birliği Generali ve Yaverinin Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Ankara’da çekilen fotoğraf her yerde yer almıştır. Lakin resim altına isimleri yazacak bir medeni bulunamamıştır. Bu da bizim ayıbımız. Neyse!

Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya Lenin hem Sakarya Savaşını kazanması için o dönemde yapılan en iyi top'u hediye etti, Ruble ve Altın verdi. Bu bizim Kurtuluş Savaşımız da ekonomik olarak desteklenmiş bir hadisedir.

Peki, Lenin yaptığı yardımı, parayı ve altını geriye istedi mi? Yoooo!

Bu bizim Ruslar, bir türlü Amerikalı olamamışlar…

Evet Para, Paradır. Napolyon’un dediği gibi “PARA! PARA! PARA!”

Yazımı rahmetli Timur Selçuk’un şarkı sözleri ile tamamlayayım. “EKONOMİ TIKIRINDA! EKONOMİ TIKIRINDA. KRİZ VAR, KRAİZ VAR! EKONOMİ TIKIRINDA”

Sevgili dostlarım, bu günün yazısı da paralar paralar bozulmasın aralar çerçevesinde size dile getirdim.

Sevgiyle kalın. Sağlıkla kalın!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —