Betül ÜNLÜ


PAUL CEZANNE (1839-1906)

“Ressamlık İş Değildir Oğlum, Kendine Daha Sağlam Bir Meslek Seç ” Dedi


İtalyan asıllı olduğu söylenilen Paul Cezanne 1839 yılında dünyaya gelmiştir.
Paul Cezanne doğduğunda babası şehrin en tanınmış ve başarılı şapka imalatçısıydı.
Hümanist kurallara ve din felsefesine dayanan bir okulda eğitim gören Cezanne, sanata olan düşkünlüğünü bir türlü sergileyememiş, öyle ki !resim öğretmeni tarafından bile resimleri beğenilmemiş ve düşük notlar almıştır. 
Onun en değerli dostu yine onunla aynı sınıfta okuyan Emile Zola’dır.
Resim yeteneğini dışa sergileyemeyen Cezanne, sanat için yaratılmış olduğuna inanıyordu ve 
nitekim bu azmi doğrultusunda “Aix Resim okulunda “çalışmalarına başlamıştı.
1858 yılında okulun düzenlediği resim yarışmasında ikincilik ödülü almıştı.
Cezanne’nin babası aynı zamanda banka sahibiydi ve Paul Cezanne maddi olarak hiçbir sıkıntı çekmemişti.
Bu yarışmanın ardından babası;
“Ressamlık iş değildir oğlum ,kendine daha sağlam bir meslek seç” dedi.
Paul Cezanne‘nin iç dünyasında birden fazla sanat kendini gösteriyor ne yapacağını kendi dahi karar vermekte zorlanıyordu ve müziğe de ilgisi vardı.
En yakın arkadaşı Emile Zola ise onun yeteneğini resim sanatı konusunda değerlendirmesinden yanaydı.
Paul Cezanne 1859 yılında edebiyat bölümünden mezun olduğu sırada babası ona şu sözleri sarf etti ;
“Şayet dilediğim mesleği kabul etmezsen ,sana hakkımı helal etmem oğlum”dedi.
Babasının bu sözleri üzerine sanattan umudunu kesen Cezanne ,hukuk fakültesine yazıldı.
Sanat tutkusunu içinde bastırmış ,mutsuz ve zoraki olarak fakülteye üç yıl boyunca devam etmişti.
Paris’e giden dostu Emile Zola ile de mektuplaşıp dostuna çaresizliğini dile getiriyordu ,nitekim bu böyle devam etmedi.
Annesi ve kız kardeşinin destekleriyle babasını ikna eden Cezanne ,nihayet hayalini gerçekleştirecek ve sanatın ruhundaki şekillerini dünya önüne serecekti.
Babası, Cezanne’yi 1861 yılında Paris’e götürdü.
Paris’te günün sanat okulu olan “Academia Suisse”yazdırdı.
Bu okulda herkesin istediği zaman resim yapması Cezanne’yi rahatsız ediyordu çünkü Cezanne ,sanatın bir disiplin ve intizam içerisinde olması gerektiğine inanıyordu.
Nitekim babasından aldığı terbiyede bu esas üzerineydi.
Paris’e olan tutkusu onun için hayal kırıklığı olmaya başlamıştı.En yakın dostu Emile Zola‘nın portresini yapmış fakat beğenmediği için resmi paramparça etmişti.
Tam da bu sıralarda en yakın dostuna karşı beslemiş olduğu duygular tam aksi yönde ilerlemeye başlamıştı ki görüş ayrılığı yüzünden bu iki dost 1886 yılında birbirlerine tamamen sırt çevirmiş ve bu dostluk sonlanmıştı.
Bu süreçten sonra  Emile Zola ,Cezanne’nin sanatını  yerden yere vurmuştu.
Paul Cezanne ,Paris’te bulunan “Lauvre müzesini”açıldığı saatten kapanıncaya kadar geziyor, eski Rönesans resimlerinin karşısında saatlerce kalıyordu .
Son derece ruhsuz bulduğu Paris’i Lauvre müzesi bile sevdiremiyordu .
Sanatını bir türlü icra edemiyordu.
Tekrar ailesinin yanına giden Cezanne,  babasının bankasında memur olarak çalışmaya başladı ama yine huzursuzdu.Sanat alevi ile yanan kalbi ne beynine hükmedebiliyordu ne de beyni kalbine.
Ne olursa olsun artık başka bir meslek yapamazdı, onu var eden tek şey sanattı. Ailesinin kır evine çekilen Cezanne ,burada kendini avutuyor ve sürekli resimlerle uğraşıyordu.
Ani bir kararla 1862’de tekrar Paris’e döndü.
Bu defa Paris’te yeni sanat görüsünü benimsemiş Empresyonistlerle tanıştı. Bunların arasında  ile Monet, Sisley ,Bazille ve Renoir de vardı.
Paris Güzel Sanatlar okuluna kayıt olmak istedi fakat yetenek sınavlarını kazanamamıştı.
Cezanne’nin  farklı bir tarzı vardı, çizgisi oldukça şekilsiz ,çalışmaları kaba, tam bir barok ve romantik unsurları taklit etmek istese de bir türlü başarılı olamıyordu .
Manet’in kır yemeği tablosunu kendi görüşüne göre tekrar ele alan sanatçı, Manet’in eserleriyle kıyaslanmayacak derecede renksiz ve ruhsuz çalışmalar yapıyordu.
Sergilenmek üzere salona gönderdiği resimler kabul edilmeyince tamamen maneviyatı kırılmıştı.  1864 ve 1870 arasında ailesinin yanına gidip gitmemek konusunda kararsızlık yaşıyordu ve bu süreçte hiçbir başarı gösterememişti.
Tablolarının yüzüne kimse bakmıyordu.
Paul Cezanne yaradılış itibari ile soğuk kişiliğe sahipti ve herhangi bir insana bağlanmaktan büyük bir korku duyuyordu.
Böyle bir düşünceye sahipken bir anda hayatına giren “Hortense Fiquet” ile peri masallarına konu olabilecek bir aşk yaşamaya başlamışlardı.
1872 yılında ise artık baba olmuştu .
Cezanne’nin babası  Paris’te yaşayan bir kadını gelin olarak kabul etmiyordu. Onun için memleketin örf ve adetleri ön plandaydı ama bu durum Cezanne’nin mutluluğunun önüne geçemedi.
Cezanne’nin hayatı boyunca yaşadığı bu tutkulu aşkın sahibi olan kadın , Paris’li genç kuşak sanatçılarının uğruna canını verebileceği bir modeldi.
1872-74 yılları arasında tarzında değişiklikler olmuştu ve bunda Pisarro’nun da  etkisi vardı .
Cezanne ilk defa tabiatın güzelliğini kavramaya çalışıyor ,yıllardır hayal ettiği şeyleri gerçekleştirmek uğruna kaybettiği zamana yanıp duruyordu.
Pissarro’nun destekleri ve onun öğütleri ,aynı zamanda da aşk’ın vermiş olduğu ruhsal huzur Cezanne’de büyük değişikliklere yol açmıştı.
1874’te Empresyonistlerle birlikte ilk defa “Nadar” ın atölyesinde sergiye katıldı.
Bu sergi ile ilgili bir yazıda;
“Katıla katıla gülmek isteyenlere Cezanne’nin resimlerine bakmasını tavsiye ederiz çünkü bundan daha gülünç bir şey tasavvur olunamaz”
diye söz edilmişti.
Sanatçının 20 yıl boyunca iki resmi hariç hiçbir resmi sergiye kabul edilmedi.
Ünlü Alman bir şair ,Cezanne için ise ;
“Birbirleriyle tartışan hatta kavga eden bir sürü renk ama her birinin ruhu ile ayrı ayrı ilgilenince aslında çok iyi anlaştıkları görülür,işte bu renklerin birbiriyle olan bağları gerçek resim dediğimiz şeyi meydana getirmektedir”.

Modern sanat tarihinde resim karşısında Paul Cezanne kadar büyük sabırla çalışan başka bir sanatçı yoktur.
Cezanne‘nin en hızlı resmi iki yıl sürmüştür.
Nitekim “yıkanan üç kadın” tablosu yedi yıl sürmüş ve tamamlanmadan hayata gözlerini yummuştur.
Cezanne  1890-92 yılları arasında beş eserini sanat tarihine geçirmiştir.
Bugün sanat tarihinde Cezanne’nin 15 Nisan 1904 tarihli mektubunda “Tabiatı bir küre ,bir koni, bir silindir olarak kabul etmeli ve bunların topunu birden  öyle bir  perspektife sokmalı ki ,her şeklin ,her yüzü belirli bir noktada birleşsin”, sözü  ile geometrik temellere dayanan Kübizm akımının başlamasına yol açmıştır. 
Çağında pek benimsenmemiş olan tablolar yakın sanat tarihinin en büyük şaheserleridir ve sanat  akımına da etkisi oldukça büyüktür.
Yıllarca Fransa  dahilindeki sergilerde kabul edilmeyen sanatçının eserleri 1894’ten beri günün konusu olmaya başlamıştır.
Özellikle genç kuşak sanatçıları Cezanne’nin  ihtilalci tekniğine ve renklerine hayranlıklarını dile getirmektedir.
Emile Zola’nın ölümünden sonra ünlü yazarın koleksiyonunda bulunan Cezanne’nin on tablosu 9 Mart 1903 te  açık arttırmaya çıkmıştır. Cezanne bir bilgiye göre zatürre başka bir bilgide ise şeker hastalığına yakalanmış ve artık  ihtiyarlamaya da başlamıştır.
Bu sıralarda İspanya’dan Paris’e gelen Pablo Picasso adında genç bir ressam , “koni küre ve silindirler” diye Cezanne’nin Kübizm tabirini benimseyecektir ve  Cezanne’nin ortaya attığı bu formül sanat tarihin en önemli akımlarından biri olacaktır.
Aynı mirasa konan ikinci sanatçı da George Braque olacaktır.
Cezanne’ye “Modern resminin babası” adının takılması bu sebeptendir.
Paul Cezanne 15 Ekim 1906 yatağına bir daha kalkmamak üzere yatmıştır.
Sanat ölümsüzdür.
Sanatçılarda…

Donald Trump, Kasım Seçimlerinde Aday

Trump'a suikast girişimi

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ YAZDI: "5 TEMMUZ 2009 URUMÇİ KATLİAMI"

Gazetecilerin Diaspora Faaliyetlerine Destek Kamu Birliği Başkanı Fuad HÜSEYİNZADE Yazdı: "Azerbaycan Gerçekleri"

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ, "ŞUŞA BEYANNAMESİ TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİ ÜST SEVİYEYE ÇIKARTMIŞTIR"

Resul DAĞSARAY SDE İçin Yazdı: "İran'da Cumhurbaşkanlığı Seçimi; Güç Oyunlarında Yeni Bir Cephenin Defakto Olarak Tanımlanma Sahnesi"

Gazeteci Yazar Mesut Haray Yazdı: "Güney Azerbaycan Milli Hareketi: Özgürlük, Adalet ve Ulusal Devlet Hedefiyle Mücadeleye Devam"

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ İSRAİL'İN OLASI LÜBNAN SALDIRISI HAKKINDA ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI VE SİYASET BİLİMCİ İSMAİL CİNGÖZ "ŞUŞA BEYANNAMESİ KÜRESEL ÖLÇEKLİ BİR ANLAŞMADIR"

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Kopenhag'da Saldırıya Uğradı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Fenerbahçe 4 3 0 1 9 10
2.Galatasaray 3 3 0 0 6 9
3.Beşiktaş 3 3 0 0 6 9
4.Eyüpspor 4 2 0 2 4 8
5.İstanbul Başakşehir 3 2 0 1 5 7
6.Göztepe 4 1 0 3 2 6
7.Samsunspor 3 2 1 0 2 6
8.Kasımpaşa 4 1 1 2 0 5
9.Konyaspor 4 1 2 1 -2 4
10.Sivasspor 4 1 2 1 -2 4
11.Antalyaspor 4 1 2 1 -4 4
12.Rizespor 4 1 2 1 -5 4
13.Gazişehir Gaziantep 2 1 1 0 0 3
14.Bodrum FK 4 1 3 0 -4 3
15.Trabzonspor 2 0 0 2 0 2
16.Alanyaspor 4 0 2 2 -5 2
17.Kayserispor 2 0 1 1 -1 1
18.Hatayspor 4 0 3 1 -5 1
19.Adana Demirspor 4 0 3 1 -6 1

YAZARLAR