POLİ-KRİTİK
Washington’da önceki gün gerçekleşen ikili görüşmenin şifreleri henüz netleşmiş değil. Beyaz Saray’da yapılan açıklamalar üzerinde yorum ve değerlendirmelerkamuoyunun gündemini daha da meşgul edecek gibi görünüyor. Sebebi ise yaklaşık bir buçuk yıldan bu yana devam eden Gazze mezalimi…
Bay Tramp ile terör merkezinin başkanı perde ardında neler konuştu, neleri kararlaştırdı elbette bilinmez. O görüşmelere ilişkin bir dizi tahminleri yazmak ya da yorumlamak kanaatimce gölde iğne aramaya benzer. Esasında görüşmenin mihenk noktası ise Gazze ve bitmeyen Ortadoğu sorunu.
Yakın bir tarihe gidelim isterseniz. Yani bir önceki ABD Başkanı Bay Biden’nin İsrail’de verdiği görüntüyü hatırlayalım. Hamas saldırılarını bahane eden Biden hiçbir yardımdan mahrum bırakılmayacağı müjdesi ile İsrail’in yanında oldukları mesajını Bay Binyamin’e sarılarak vermiş ve her ikisi de peşin satan tüccar misali o sırıtkan pozlarını dünyaya duyurmuştu.
Peki 7 Ekim 2023’den bu yana değişen ne oldu, koca bir “Hiç.”
- Gazze ölüyor!
- Gazze yanıyor!
- Gazze yok ediliyor!
- Gazze boşaltılıyor!
Kimilerine göre zirve bana göre zırvadan ibaret olan görüşmede Tramp’dan beklenilen öz açıklama duhul etmedi. İkizler kendilerince konuştular, anlaştılar ve bir şeyler açıkladılar. Dünya gündemini meşgul edecek malzeme çıkardılar, bir şeyler işte.
Sözü eveleyip gevelemeye gerek yok. Samimi olarak ifade etmek isterim ki, Tramp’dan kameralar karşısında şu sözleri duymayı tercih ederdim;
- Ateşkesi neden ihlal ettin?
- Sabileri, kadınları, yaşlı insanları neden katlettin?
- Sağlık merkezlerini, ibadethaneleri, sosyal alanları niye bombardıman ettin?
- Karnını doyurup, su içmekten acz durumdaki mazlumların çadırlarını niye yaktın?
- Görev başındaki sağlık personeli ile yüzlerce masum gazeteciyi neden öldürdün?
- Gazze halkına neden soykırım uyguluyorsun?
- İnsanların tedavileri için gerekli sağlık malzemeleri ile gıda girişlerine niçin müdahele ediyorsun?
Sizler de, aklınıza gelen diğer konu başlıklarını ekleyebilirsiniz. Eğer birilerinde liderlik vasfını taşıyorsa, liderliğin gereğini de ifa etmelidir. Aksi halde tarih yeniden yazılır, sınırlar farklılaşır özetle dünyanın huzuru bozulur.
DÜNYA SAHİPSİZ DEĞİL!
Bay ikizler ne karara varırsa varsın, o fani kararların üzerinde hiç şüphesiz ilahi bir karar vardır. Çeşitli savaş senaryolarının dillendirildiği günlerde okuduğum bir eser dikkatimi çekti. Buhari ve Müslüm gibi Hadis alimlerinin üzerinde ittifak ile durduğu vekaynakları incelediğimizde karşımıza herkesin anlayacağı bir şekilde sadeleştirilmiş Ayet Mealleri ile Hadis-i Şerif’lerde ahir zaman alametlerine geniş yer verilmiş.Yahudi topluluğu “Arz-ı Mev'ud” deyince ses çıkmıyor. Ancak Müslüman ilim ve din adamlarımız Ayet, Hadis deyince bir bardak suda fırtına koparılıyor. Kim nasıl düşünürse düşünsün gerçeklerden kaçmamız mümkün değil.Konu İslam’a göre yani Ayet ve Hadisler çerçevesinden değerlendirildiğinde İsrailoğulları’nın istikbali göründüğü gibi hiç te parlak gelecek vaad etmiyor.
Esasen yaşlanan bu alem,varoluşundan bugüne nice medeniyetler ve nice hükümdarlar gördü. Yıllar boyu zalimliği ve yaptığı zulümlerle anılan ve kendini tanrı yerine koyan Firavun’u, Hazreti Musa Peygamberimizi uzunca anlatmaya gerek var mı? Hani, Kızıldeniz’in orta yerinde secdeye kapanıp da Yüce Allah’dan afv dileyen ve yaptığı zulümlerden dolayı tövbe eden çakma tanrı Firavun! Dünyanın huzurunu bir hayal uğruna bozmaya yeltenenNetenyahu ve ona destek verenlere şunu söylemek lazım. Gidinde Londra'da ki British Museum'da bir fanusun içinde secdeye kapalı teşhir edilen o özendiğiniz ve izinden gittiğiniz Firavun’u görün! Belki sizlere bir ilham kaynağı teşkil eder.
Birlikte yaşadığımız alem sahipsiz değil. Ölüm var, ahiret hayatı var, hesap günü var. Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirildiğine göre o gün geldiğinde lanetli kavmin mensupları yeryüzünde saklanacak bir delik dahi bulamayacak. Böylesi net ifadeler yeryüzünün mutlak sahibi Yüce Allah tarafından buyruluyor. Kıyamet ile İsrailoğullarını ilgilendiren çok sayıdaAyet-i Kerime ve Hadis-i Şerif’ler var. Bunlardan bazılarını kısaca paylaşmak istiyorum.
“Ey Peygamber! Gerek kalpleri iman etmediği halde yalnızca dilleriyle “İnandık!” diyen münafıklardan, gerekse yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk eden yahudilerden küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar sakın seni üzmesin. Onlar, kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’in huzuruna gelenlere şöyle derler: “Eğer size şöyle bir hüküm verilirse kabul edin, eğer istediğimiz hüküm verilmezse, aman onu kabulden geri durun!” Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah’ın elinden kurtaramazsın. Onlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada bir rezillik, âhirette de pek büyük bir azap vardır.”Maide Suresi 41 nci Ayet.
"Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça, kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. Hepsi bir değildir; Ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar." (Al-i İmran, 3/112-113)
İsra Suresi, 4-7 ayetlerinde, İsrailoğullarının, Yahudilerin, iki defa kargaşa çıkaracakları ve cezalandırılacaklarına ilişkin Ayetin mealinde;
"Biz kitapta İsrailoğullarına şu hükmü de bildirdik: ‘Siz ülkede iki defa fesat çıkaracak ve açık zorbalıklar yapacaksınız. Onlardan birincisinin vâdesi geldiğinde, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ederiz. Onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırırlar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdür." (İsra, 17/4-5).
“Yahudiler “Allah’ın eli bağlanmış!” dediler. Asıl kendi elleri bağlanmıştır ve söyledikleri yüzünden lânetlenmişlerdir. Aksine O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun azgınlığını ve inkârcılığını kuşkusuz arttıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlığı ve kini saldık. Ne zaman savaş ateşini tutuşturmuşlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk için çaba harcarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.” Maide Suresi 64 ncü Ayet.
Ebu Hüreyre’den nakledilen bir Hadis-i Şerif’de ise;
“Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Sonunda Yahudinin arkasına gizlendiği taş dile gelir ve “Ey Müslüman, işte Yahudi arkamdadır, onu öldür.” Diyeceği bildiriliyor.
Ebu Müslüm’in naklettiği bir diğer Hadis’te ise; "Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”
Bakara Suresi 154 ncü Ayet’in mealinde “Ve Allah yolunda katledilenlere «Ölülerdir,» demeyiniz. Bilakis, onlar berhayattırlar, fakat siz bilmezsiniz.“ şeklinde tefsir ediliyor (Ömer Nasuhi Bilmen)
Onlar, ahiret hayatının yanında esamesi dahi olmayan üç günlük hayata esir olmayıp Cenab-ı Allah’ın emri doğrultusunda can verdiler. Cennet kapılarının ardına kadar açılmasına vesile olan şehadet şerbetini tebessümle yudumlayan Gazze’li Müslümanların görüntülerine şahit olduk.
Dünyayı sahiplenme ve hakim olma zihniyetinin ardındaki hakikat firavunlaşmak değil de nedir? Gerçeği görmekten veya anlamaktan yoksun beyinler toprak olup gideceklerinden bihaber. Güçleri, saltanatları, kabileleri ve sahip oldukları her ne varsa bırakacakları, leş kargalarınca paylaşılacak ve asırlar önce insanlara zulüm eden zalimler gibi nesilleri kuruyacak. Günümüzde de görüldüğü gibi zalimlikleri ile meşhur olanların her hatırlandıklarında, lanetleneceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Hayatınızın önemli bir parçası olan, gözünüzden sakındığınız ve onların istikballeri için canınızı dahi hiç saydığınız evlatlarınızın parmağına iğne batsa ailenizin feryadını göz önüne getirin. Ya Gazze…! Bir buçuk yıldır dinmeyen bombardıman ve kalleş pusularla hunharca katledilen yaklaşık 55 bin insanın 25 bin’i çocuk.Diğer Üçte biri ise çocuk sahibi analar, kadınlar! Gazze Sağlık Bakanlığı yetkililerine göre 2,4 milyonluk nüfusun yüzde 7'sinin İsrail'in saldırılarından doğrudan etkilendiğini öğreniyoruz.
Diğer yanda,Arap dünyasının muhterem yöneticileri sessizliğinden zerre taviz vermiyor. Arap yarımadası ve Ortadoğu Ülkeleri zulmü ne görüyor ne de duyuyor. İblisi dahi kıskandıran akıl ötesi işkencelere ve barbarlıklara dur diyen dünya kuruluşlarından çıt yok.
- Çocuk ve kadın hakları savunucuları, sizleri Gazze’de göremiyoruz nereye kayboldunuz?
- Aktivistler, Çevreciler, Doktorlar, sağlık personelleri ve gazetecilerin menfaatlerini savunan mesleki örgütler, sivil toplum inisiyatifleri sahi nerdesiniz?
İki harften oluşan “BM” Birleşmiş Milletler adlı bir teşkilat vardı, siz bu kuruluşların varlıklarını Gazze’de, Doğu Türkistan’da veya mazlum coğrafyalarda gördünüz mü?
Zalimlere, canilere, katillere, soysuzlara, arsızlara söylenecek şifreli bir iki kelime var. Dilediğiniz zulmü ve pislikleri,kirli ve sinsi planlarınızı uygulayın. Planladıklarınızın da ötesinde bir Plan sahibi var. Sonuçta, yere düşen her bir sabinin kandamlasının hesabını soracak Yüce Allah var. Ve hür dünya, 21 nci asrın ilk çeyreğinde yaşanan türlü merhametsizliğe şahitlik ederken İsrailoğulları’nın son yaptıkları insanlık dışı zulümleri ile kendi çöküş senaryolarını hazırladıklarına şahit olacak.
