İsmet TAŞ

Tarih: 14.03.2024 14:09

RIZIK DÜŞMANLARI, IRZ DÜŞMANI OLARAK GÖRÜLMELİ!

Facebook Twitter Linked-in

Çarşıya, pazara, manava, markete, kasaba, alışveriş yaptığımız neresi olursa olsun veya ihtiyacımız olan ne varsa nereden alırsak alalım, bütün yaş gruplarından, toplumun bütün katmanlarından ortak bir haykırış sesi duyuyoruz; “her şey ateş pahası, ortalık yangın yeri”

 Neden ve nasıl diye hem kendimize soralım hem de yetkililere?

Alışveriş yaptığımız yerlere baktığımızda, marketten markete aynı malda ki değişen fiyatları ne ile izah edeceğiz? Birgün aldığımız bir malı ertesi gün fahiş fiyatla alıyor olmamızın anlamı ne?

Önü alınmakta güçlük çekilen fiyat artışları nasıl önlenecek?

Kafamızda dolaşan onlarca soru. Öncelikle kendimizden başlayalım.

Son derece tuhaf, ilginç bir toplum haline geldik. Hem fiyat artışlarından şikâyet ediyoruz hem de fiyat artışlarını körüklüyoruz.  Fiyat artışı yapanların gerekçesi ise basit, “Her şeye zam geliyor”. Zam gelmese bile zammı kendisi belirliyor.

Fırsatçılıkta bir numarayız! Sahtekarlıkta, üçkağıtçılıkta birinciliği kimseye bırakmıyoruz. “Altta kalanın canı çıksın” anlayışı ile fakire, fukaraya, mazluma işkence etmeye bayılıyoruz!

Peki bu durum nasıl önlenecek? Çok basit!

Devlet, önce bir malın maliyetini tespit edip, kâr marjı üzerine koyup, satış fiyatını ilan edecek.  Bunu hesap etmek son derece basit. Sayılamayacak kadar çok yolu var.

Hadi hesap kitap bilmiyorsunuz, üreticiye sorun bu ürünü kaça mal ediyorsunuz diye? Veya yapay zekayı kullanın.       

Bin tane yolun bir tanesini seçin.  Sonra fahiş fiyatları kim körüklüyorsa, kim veya kimler haksız kazanç sağlıyor, haksız rekabet ediyorsa, binin tepesine! Bir daha halkın geleceği ile oynamaya tövbe etsin.

Bu “tepesine binme” asla para cezası olmamalı. İş yeri kapatma, ifşa ve hapis cezası mutlaka olmalı. (Hatırlayın bir dönem kasa fişi vermeyenlerin iş yeri kapatılıyordu. Demek ki istenildiğinde yapılıyormuş)

Adaletli bir devlet, halkın rızkına el uzatanın o elini mutlaka kırmalı. Halka acımayana acımak, halka zulüm olduğu ve bu zulme ortak olunduğu kesinlikle unutulmamalı.

Hiçbir şey bilmiyorsanız Osmanlıyı örnek alın. Osmanlı da malın fiyatını devlet belirler ve hiç kimse malını o fiyatın üstünde bir fiyattan satamazdı. Sattığı zaman falakaya yatırılır, teşhir edilirdi. Bizde de falaka olmasın tamam ama ifşa, para ve hapis cezası mutlaka olmalı. Sadece pahalı mal satan değil, ayıplı ve hileli mal satanda aynı cezalara çaptırılmalı.

 Ve en önemlisi satılan malların sürekli olarak her yönü ile denetlenmesi. Bunu da devletin en üst kurumları yapmalı. Her malın bir etiketi olmalı ve o etikette malın maliyeti ve satış fiyatı devlet tarafından belirlenmeli. Serbest piyasa deyip işin için den çıkılmamalı.

Hiçbir ekonomik sistem halkın huzur ve refahından önce gelemez. Kimse haksız kazanç sağlayamaz, buna da asla izin verilemez. 

Unutmayın ki nasıl başıboş köpekler önüne gelene saldırır parçalarsa, serbest bırakılan piyasada bir gün bu hainliği önleyemeyenleri parçalayacağı unutulmamalıdır.

Fiyatların kontrolünde teknolojiyi devreye sokun. Yasaları yeniden düzenleyin. Bir ceza da caydırıcılık özelliği yoksa, fiyatları körükleme özelliği var demektir.  Bunun sorumluluğunun ve vebalinin ne kadar büyük sonuçlar doğurabileceğini unutmayın.

Karaborsacılık, fırsatçılık, her türlü dalavere karşısında halk acı acı çığlık atıyor. Dua edin halk gülmeye başlamasın!

Şu mübarek günlerde halkın ekmeğine el uzatanların elleri mutlaka kırılmalı. Halk kendi iradesini kullanarak fahiş mal satanları mutlaka boykot etmeli ve kendi gücünü göstermelidir.

Rızık düşmanları, ırz düşmanı olarak görülmeli ve en ağır şekilde cezalandırılmalı bu şerefsizlere, alçaklara fırsat verilmemelidir.

Enflasyonumu düşüreceksiniz? Buyurun işte birçok yöntem. Seçin, beğenin, uygulayın.

İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı

Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Türk Dünyası Akademisyenler ve Bürokratlar Birliği Genel Başkanı

 

 

             

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —