Hasan Yakup CANGÜVEN


SAHTECİLİK

Sahtenin, sahteciliğin ve sahtekârlığın panzehiri bilinçli, uyanık, akıllı, zeki, sağduyulu ve dayanışma içinde bir toplum olmaktır. Dürüstlüğü, şeffaflığı, hesap verebilirliği, hak, hukuk ve adaleti savunmaktır. Her türden zararlı dinamiklerle mücadelede edebilecek güç ve inançta olmaktır.


Sahtecilik insanların sık tekrarladığı alışkanlıklarından biridir ve insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar ne zaman değerli bir şey üretmeye başlamışlarsa, bu sanat eseri de olabilir, fikir eseri de olabilir, yeni bir icat veya alametifarika da olabilir onu taklit etmeye, onun replikasını çıkarmaya, kopyasını yapmaya çalışanlar olmuştur. 

Hayatta her şeyin bir başlangıç noktası, bir başlama vuruşu var. Sahteciliğin kronolojisine baktığımızda ilk sahtecilik vakalarına Antik Çağ’da eski Mısır’da ve eski Roma’da rastlıyoruz. Mısır’da hileli altın ve sahte mücevherler, mezar soyguncuları tarafından orijinalmiş gibi satılırken, eski Roma’da ise bazı usta sahtekârlar, düşük kaliteli metaller üzerine ince bir altın kaplama yaparak sahte madeni paralar imal etmiş ve insanları kandırmışlardır. 

Orta Çağ’da ise Hristiyanlıkta dini repliklerin yani kutsal emanetlerin sahtelerinin ortaya çıktığını, sahte Hz. İsa çivileri, sahte aziz kemikleri gibi nesnelerin satılarak dini duyguları sömürmekte kullanıldığına, el yazmalarının da sahteciliğe kurban gittiğine, değerli kitapların kopyalarının yapılarak, orijinalleriymiş gibi satıldığına tanık oluyoruz. 

Sanat dünyasında sahteciliğin yaygınlaştığı dönem ise Rönesans Dönemi olmuştur. Bu dönemde ünlü ressamların eserlerinin birebir kopyaları yapılıp, orijinal diye pazarlanmış, aynı dönemde sahte diplomalar ve unvan belgeleri bile yapılmıştır. 

Sanayi Devrimi’nde seri üretimin başlamasıyla birlikte sahteciliğin endüstriyel bir boyut kazandığını görüyoruz. Sahte ilaçlar, kalitesiz kumaşlar, taklit markalar sanayi devriminde yaygınlaş, para sahteciliği bu dönemde ciddi bir sorun olmuştur. Ve hatta bazı ülkeler (Nazi Almanya'sında, tarihte bugüne kadar bilinen en büyük kalpazanlık operasyonu olan Bernhard Operasyonu) düşman ekonomisini sarsmak için bilinçli olarak sahte para bile basmıştır. 

Yirminci yüzyılda sahtecilik daha karmaşık, daha sofistik ve daha bir ihtisas hale gelmiş, sahte sanat eserleri bu modern zamanlarda müzeleri bile kandırmıştır. Yine yirmi birinci yüzyılda, yani yakın günümüzde dijital sahtecilik ön plana çıkmış, sahte kimlikler, sahte paralar, sahte pasaportlar, sahte imzalar bu yüksek teknoloji sayesinde daha pratik, gerçeğine daha yakın hazırlanır hale gelmiştir. Deepfake teknolojisiyle yapılan sahte videolar, dijital veri manipülasyonlarıgünümüzün başta seçim kazanmak üzere başvurulan en etkili,en çok rağbet gören ve en çok tercih edilen sahtekârlıkyöntemleri olmuştur. 

Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli sahtecilik konusu da insanların inançları üzerinden kandırılmaları  ve manipüle edilmeleridir. İslâm dininin en temel inanç ve iman esaslarından birisi de nübüvvet yani peygamberliktir. Peygamberler, Allah (c.c.) ile insanlar arasında irtibat kuran, insanları hem kendileri ve hem de kâinat hakkında bilgilendirip dünya ve âhiret hayatını ve her iki cihanda da mutlu olmalarını öğreten seçilmiş kişiler oldukları için tarih boyunca “peygamberlik” arzulanan, ulaşılamayınca da karalanan bir makam olmuştur. Son nebi, son resul, ahir zaman peygamberi, Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimiz döneminde ve sonrasında, İslam’ın yayılmaya başlamasıyla beraber güç ve iktidar arzusu peşinde koşan bazı kabile liderleri, peygamberlik iddiasıyla siyasi nüfuzlarını artırmak ve halk üzerinde daha fazla kontrol sağlamak istemiş, İslam’ın kabileler üzerindeki birleştirici etkisine karşı çıkan bazı gruplar, kendi kabilelerine özel peygamberler çıkararak bağımsızlıklarını korumaya çalışmış, kâhin, şair ve sihirbaz gibi özellikleriyle ön plana çıkan ve bu itibarlarını kullanarak toplumda etkin bir rol oynamak isteyen menfaat düşkünü bazı kişiler de dini duyguları istismar ederek kişisel çıkar sağlamak için peygamberlik iddiasında bulunmuşlardır. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) vefatından sonra sahte peygamberlerin ortaya çıkışı daha da artmış, bunlar dinden dönme olaylarını körüklemiş, bu uğurda kan dökmekten geri çekinmemişler, bu durum hem dini açıdan toplumu bölme riski taşımış ve hem de İslam'ın temel mesajını saptırma girişimi olarak görülmüştür.  

Peygamberlik iddiasında bulunan ve en bilinen yalancıların başında Museylimetü’l-Kezzâb gelmektedir. Bu sahtekâr, Yemâme bölgesinde İslam'ı kabul etmiş gibi görünmüş, ancak daha sonra peygamberlik iddiasında bulunmuştur. Kendine takipçi de toplayan Kezzâb Medine’ye mektup yazarak Hz. Muhammed efendimize (S.A.V.) peygamberliği paylaşma teklifinde bulunacak kadar ileri gitmiştir. Peygamber efendimizin (S.A.V.) "Kezzâb" (yalancı) unvanını verdiği Museylimetü’l Ridde Savaşları’nda (Yemâme muharebesi) Halid bin Velid tarafından yenilgiye uğratılmış ve etkisiz hale getirilmiştir. 

Peygamberlik iddiasında bulunan ve kadın olması yönüyle de öne çıkan yalancılardan bir diğeri de Secah bint Haris ’dir. Kabilesini arkasına alarak büyük bir güç kazanan Secah bint Haris, Museylimetü’l-Kezzâb ile ittifak kurmak için onunla evlenmiş, ölümünden sonra da Müslümanlığı kabul etmiştir.

Peygamberlik iddiasında bulunan ve kendini peygamber ilan eden bir başka kişi de Tuleyha ibn Huveylid’dir. Redde Savaşları’nda Müslüman ordulara yenilen Tuleyha daha sonra tövbe edip İslam’a geri dönmüş, Hz. Ebubekir zamanında Müslümanlar safında savaşmıştır. 

Hangi çağ ve yüzyılda olursa olsun tarih boyunca sahtecilik sadece bireyleri değil, toplumu da sarsmış, ekonomilere zarar vermiş, kültürel mirasları tehdit etmiş, insanların birbirine olan güvenlerini zedelemiştir. Bugün sahtecilik, gelişen ileri teknolojiyle birlikte sürekli evirilen, gelişen büyük bir tehdit olmuştur. Teknoloji yenilenip, geliştikçe sahtecilikte aynı paralelinde yenilenmiş ve gelişmiş, sahtekârlarda kendilerini sürekli güncellemiştir. Yani insanlık gerçek olanla sahte olan arasında sürekli bir mücadele içinde olmuştur. 

Sahte; bir şeyin aslına benzetilerek yapılması, taklit edilmesi, replikasıdır. Çakmadır, İmitasyondur, kolpadır, korsandır, sözdedir, uydurmadır ve illüzyondur. Gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi göstermektir.  

Sahtecilik; gerçek bir şeyin, gerçek bir ürünün “birebir benzerinin” yapılması, orijinal olmayan sahte bir şeyin üretilmesi, bir belgenin (para, kimlik, diploma, pasaport, imza, tarihi eser vb.) veya markalı bir ürünün taklidinin gerçeğiymiş gibi yapılmasıdır. 

Sahtekâr ise; bir şeyin hakikisi dururken, sahtesine göz kırpan, sahteciliğe tenezzül eden, bir şeyin, bir ürünün bile bile sahtesini yapan, onu dolaşıma sunan, piyasaya arz eden, bu işi meslek edinendir. Sahtekârdan şahsi çıkarı için yardım isteyen, bu işten menfaat sağlayan, elindeki o sahte belge veya ürünlerle insanları aldatan, yaşadığı topluma ve ülkesine zarar verene de sahteciliğin ve sahtekârın daniskası denir. 

Sahtecilik bireysel, toplumsal ve kurumsal ve hatta ülke düzeyinde derin yaralar açabilen ciddi bir sorundur. Kimi sahtekârlar yaptıklarından pişman olurken, kimi sahtekârlar ise vicdan azabı çekmek şöyle dursun kendilerini bir tür “kurtarıcı” veya “hak savaşçısı” olarak görmüşler, toplumun ya da bireylerin kendilerine borçlu olduğuna inanmışlardır. 

Sahtekârlar mimiklerini, beden dillerini, ses tonlarını ve nefeslerini çok iyi yönettikleri için insanları çok rahat ve çok güzel kullanmakta, başkalarına, topluma ve çevrelerine zarar vermek pahasına bile olsa kendilerini koruma içgüdüsüyle yoğurmaktadırlar. Haklı çıkmak ve yaptıkları sahteciliği, hırsızlığı, yolsuzluğu korumak için binbir türlü bahanelere sığınan sahtekârlar, “Ben hepinizden zekiyim, bunu hak ediyorum” ya da “Onlar zaten benim hakkım” gibi düşüncelerle kendilerini (ve çevrelerini) yanlış yapmadıklarına ikna ederler. Bunlar kendilerine karşı koyacak bir iradeyle karşılaşmayınca bu yanılsamanın ve bu hadsizliğin verdiği cesaretle sahtekârlığın devamını sağlamakta, bunu bilen ve susanların, bu işten çıkarı olanların yardım ve yataklığı ile de eylemlerini bir takım faaliyetlerle ve alınan temiz raporlarıyla da meşrulaştırmaya devam etmektedirler. 

Sahtecilik; bir kişinin veya kurumun menfaat elde etmesine yönelik yapılan bir suçtur. Sahteciliğin en sık görüldüğü alanların başında Kimlik ve Belge Sahteciliği (Pasaport, kimlik kartı, ehliyet gibi resmi belgelerin taklit edilmesi), Finans ve Bankacılık sahteciliği (Çek, senet, kredi kartı bilgileri sahteciliği, dolandırıcılık amaçlı sahte hesap açma), E-Ticaret ve Online Dolandırıcılığı (Sahte web siteleri, replika ürün satışı, sahte promosyon kampanyaları.), Sanat ve Antika sahteciliği (Tablo, heykel veya antika eşyaların taklit edilip orijinalmiş gibi satılması), İlaç ve Sağlık Ürünleri sahteciliği (Sahte ilaçlar, tıbbi cihazlar veya kozmetik ürünler.) Eğitim sahteciliği (Sahte diplomalar, sertifikalar, transkriptler.) Ticari Marka ve Ürün sahteciliği (Ünlü markaların logoları kullanılarak sahte tekstil, elektronik ya da lüks tüketim ürünleri üretimi.) Gayrimenkul ve Tapu Sahteciliği (Sahte tapu belgeleriyle arazi veya konut satışı girişimleri.) Kripto ve Siber Sahteciliği (Sahte kripto projeleri, phishing-oltalama saldırıları, deepfake teknolojisiyle yapılan dolandırıcılık.) Yayıncılık ve Telif Hakları sahteciliği(Korsan kitaplar, müzikler, filmler ve yazılımların yasa dışı kopyalanıp satılması.) gelmektedir. 

Günümüzde sık karşılaşılan “diploma sahteciliği”, kişilerin eğitim aldıklarını veya bir diplomaya sahip olduklarını gösteren belgeleri, gerçek dışı bir şekilde düzenleyerek, aslında sahibi olmadıkları bir mezuniyeti, hak etmedikleri bir akademik unvanı elde etmelerine aracılık etmektir. Bu, eğitim sistemine olan güveni zedelediği gibi toplumun ve kurumların yanıltılmasına yol açan, gerçek eğitimi olmayan kişilere avantaj sağlamak amacıyla yapılan ciddi bir sahtekârlık durumudur. Diploma sahteciliği aynı zamanda çalışanlar, işverenler, toplum ve kamu için zararlı sonuçlar doğuran, önemli makamların uzun süre işgaline fırsat veren ve nitelikli insan gücünü doğrudan hedef alan aşağılık bir yöntemdir. 

İşyerlerinde ve kamu kurumlarında düzenin sağlanması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, verimliliğin artırılması, yolsuzluk, hırsızlık, zimmet gibi olumsuz durumların önlenmesi açısından hayati önem taşıyan, mevzuata uygunluk kontrolü yaparak çalışan haklarını koruyan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini temin eden ve her türlü sahtekârlığı tespit etmek için kurulan Teftiş ve Denetim Mekanizmaları ortadan kaldırılırsa, mevcutları da işlevsiz, etkisiz ve denetim yapamaz hale getirilirse ve hatta ilgili kurumlar ve ilgili otoriteler üç maymunu oynarlar ve görevlerini yapmazlarsa burada kaybeden koskoca bir ülke ve onun dürüst, temiz evlatları olur.

Her şey zıddıyla kaimdir. Kötülük varsa iyilik de vardır. Kötü kalpli insanlar varsa, iyi kalpli insanlar da vardır. Her zaman ve her devirde ve her toplumda her tip insanla karşılaşmak mümkündür. Her zaman ve her devirde iyi, doğru ve dürüst insanlar var ve var olacaktır. Her zaman ve her devirde kötü, yanlış ve düzenbaz insanlar var ve var olacaktır. Her zaman ve her devirde bilgili, çalışkan ve cesur insanlar engellenmiş ve engellenecektir. Her zaman ve her devirde kötü, hilekâr ve sahtekâr insanlar itibar, güç ve servet sahibi olmuş ve olacaktır.

Çatışan menfaatler ortak menfaatlere dönüştüğü müddetçe, hırsızlık, yolsuzluk ve dolandırıcılık mütevelli  bir heyet eliyle yapıldığı müddetçe, sayıları ne kadar az olsa da bunlar toplumda karşılık buldukları müddetçe, sahtekârlığın, düzenbazlığın, ahlaksızlığın, namussuzluğun ve alçaklığın önüne geçemezsiniz.

Eğer bir bilirkişi (bu heyette olabilir) mesleki bilgisini para karşılığı kiralıyorsa, delilleri karartıyor ve gerçek sorumluları kurtaracak sahte, düzmece bir rapor düzenliyorsa bu zehirli zihinlerle mücadele edemezsiniz…

Eğer bir sahtekâr, sahtekârlıktan besleniyorsa, alıcısı çoksa ve sorgulayanı da yoksa hayatın olağan akışında onlara, normal şartlar altında rutin ve düzgün bir iş yaptıramaz, bir meslek sahibi yapamazsınız. Her an yakalanacakmış korkusuyla yaşadıklarını bildikleri halde onları bu yaptıklarından vazgeçiremezsiniz. 

İnsanlar, kanıtlanabilen, ispatlanabilen, gözüyle gördüğü, kulağıyla işittiği ve kalbiyle hissettiği gerçekleri göz ardı ettiği müddetçe, her şeye rağmen inanmak istediğine inanmaya devam ettiği müddetçe bu sahtecilik asla bitmez, bu dosyalar asla kapanmaz…

Kirden, pislikten, necasetten ve her türlü yalandan, dolandırıcılıktan, hırsızlıktan, haksızlıktan, yolsuzluktan, gasptan uzak, saf, ari, aynı heyecanı yaşayacak, aynı duyguları birebir hissedecek, yetenekleri, becerileri ve kabiliyetleri aynı çizgide, birbirlerine yakın idealist bir toplum yaratmaya kalksanız da yaratamazsınız. 

Aslında hepimizin sorması gereken ve cevabını da mutlaka araması gereken soru şu: Nasıl bir başkalaşım geçirdik de, sahtekâr, hilekâr, yalancı, düzenbaz, ahlaksız, mayası bozulmaya yüz tutan bir toplum olduk?

Asla unutulmamalıdır ki; insanlar yeryüzünde dolaştığı müddetçe bu işler olmuştur, olmaktadır ve olmaya devam edecektir. 

Sahtenin, sahteciliğin ve sahtekârlığın panzehiri bilinçli, uyanık, akıllı, zeki, sağduyulu ve dayanışma içinde bir toplum olmaktır. Dürüstlüğü, şeffaflığı, hesap verebilirliği, hak, hukuk ve adaleti savunmaktır. Her türden zararlı dinamiklerle mücadelede edebilecek güç ve inançta olmaktır.

Biz George Orwell’in dediği “Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.” Sözünü terennüm ederek yazımıza noktayı koyalım, ve en iyi bildiğimizi sandığımız, başımız sıkışınca en çok yaptığımız duaya sığınalım…

Ya Rab; içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak etme. Sadece karanlığın içine saklanan sahtekârlardan değil, şeytanla işbirliği yapan ve onunla protokol imzalayan siyasilerin, bürokratların, iş adamlarının ve şeytanın yeryüzünde acentalığını yapan herkesin tuzaklarına karşı İslam âlemini ve Türk Milletini koru.


 

DIŞ İŞLERİ BAKANI FİDAN'DAN İSRAİLE TEHLİKELİ DEĞERLENDİRMESİ

ZELENSKİY'E BİR DERSTE JAPONLARDAN

İran dini lideri Hamaney'in danışmanından Türkiye açıklaması: 'Sessiz kalmayacağız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgemizde sadece barış istiyoruz

Trump'tan Zelenskiy yorumu: 'Bu adam barış olmasını istemiyor'

İngiltere Başbakanı Starmer: Ukrayna’ya asker gönderilmesinden yanayız

AB'DEN SİLAHLANMA PLANI

İSRAİL SURİYE'Yİ VURMAKLA TEHDİT ETTİ

Vatikan duyurdu: Papa kriz geçirdi, durumu kritik

Mesud Barzani: Türkiye'deki barış sürecini destekliyoruz

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 25 20 0 5 36 65
2.Fenerbahçe 25 19 2 4 40 61
3.Samsunspor 25 14 6 5 13 47
4.Beşiktaş 24 12 4 8 15 44
5.Eyüpspor 25 11 7 7 10 40
6.Göztepe 24 10 8 6 12 36
7.İstanbul Başakşehir 24 10 8 6 9 36
8.Rizespor 25 10 12 3 -9 33
9.Trabzonspor 24 8 8 8 10 32
10.Gazişehir Gaziantep 24 9 10 5 -1 32
11.Kasımpaşa 25 7 7 11 -5 32
12.Alanyaspor 25 8 10 7 -7 31
13.Antalyaspor 25 8 11 6 -18 30
14.Konyaspor 25 7 11 7 -7 28
15.Bodrum FK 25 6 13 6 -12 24
16.Sivasspor 25 6 13 6 -13 24
17.Kayserispor 24 5 10 9 -20 24
18.Hatayspor 24 2 15 7 -19 13
19.Adana Demirspor 25 2 19 4 -34

YAZARLAR