Levent KÖKBUDAK

Tarih: 05.03.2025 14:17

"Sanat ve sanatçı erbabından sorulur" deriz.

Facebook Twitter Linked-in

Eskiden insanın bir alanda uzmanlaşması, o konuda derinlemesine bilgi sahibi olması çok önemliydi. Uzmanlık, sadece bilgi birikimi ile değil, aynı zamanda deneyim, sabır ve özveri gerektiriyordu. İnsanlar, kendi branşları dışındaki konularda “ben buradan anlamam” diyerek saygı gösterirlerdi. Herkes kendi limitlerini bilir, gerektiğinde öğrenmek için bir başkasına danışırdı.

Şimdi ise durum daha farklı. İnternetin ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşması, bilgiye ulaşımı kolaylaştırsa da, bu durumun zararlarını da beraberinde getirdi. Herkes, her konuda bir fikir sahibi olmaya çalışıyor; bazen bu fikirler tamamen yüzeysel ve kalitesiz olsa bile. Kendini ifade etme özgürlüğü, bazılarına gereksiz bir cesaret katıyor. Bilgisi pek de sağlam olmayan bu kişiler, zaman zaman ahkam kesme pervasızlığını gösterebiliyor.

Bu çarpıklığın birçok sebebi var. Öncelikle, hızlı bilgi akışı, derinlemesine düşünmeyi azaltıyor. Anlık bilgilerle yetinmek, insanın olayları yüzeysel değerlendirmesine yol açıyor. Ayrıca, bilgi kirliliği nedeniyle insanlar arasında daha net ve sağlam görüş ayrılıkları ortaya çıkabiliyor.

Bir diğer sebep ise, toplum olarak bir şeylerin kıymetini yeterince bilmememiz. İşin ehli olanların görüşlerine saygı duyulmadığı, her önüne gelenin kendi düşüncesini dayattığı bir ortamda yaşıyoruz. Uzmanlığı ve emeği yeterince ödüllendirmediğimiz sürece, bu anlayışın devam edeceğine şüphe yok.

Son olarak, bugün pek çok insan, işlerini tam anlamıyla öğrenmeden ve deneyimlemeden "her işten anladığını" iddia etme cesaretini gösteriyor. Bu da, işten anlamamazlık ve bilgisizliğin yayılmasına neden oluyor. Gerçek bir öğrenim ve ustalık maneviyatı henüz kaybolmuş durumda.

Sonuç olarak, sanat ve sanata dair konular hakkında derinlemesine bilgiye sahip olmak için yine de emek ve özveri gerek. Bu değerleri hatırlamak ve yaşatmak, toplumun sanatsal ve entelektüel gelişimi için son derece önemlidir. Herkesin her şeyden anlaması yerine, uzmanlıkların ve saygının ön planda olduğu bir çevre yaratmak, hepimizin sorumluluğudur.

Size bu konuda bir olmuş olayı anlatmak istiyorum

Yıllar önce bir mahallede bir terzi ve bir de at Torbası diken iki esnaf varmış (At torbası ne derseniz eskiden atları dinlenmeye bıraktığınız da başına at torbası geçirilir içinde saman vardır at o samanı o torbadan yerdi) konumuza gelirsek at torbası diken Mehmet usta yan komşusu terzi hasan ın yanına gitmiş bir bakmış ki onun dükkanın da olan her şey makas metre kumaş çizgi sabunu vs bende var demiş ama hasan usta elbisyi 50liraya dikiyor ben 2 liraya at torbası dikiyorum ve ben de sonuçta terziyim der ve ertesi günü ilk iş dükkanın adını değiştirir ve terzi Mehmet ismiyle bismillah der ve dükkanı açar birkaç gün sonra bir kişi gelir kendisine yelekli bir takım elbise diktirmek istediğini söyler Mehmet usta hemen der ölçüyü alır ve müşteriye 3 gün sonra provaya gelmesini söyler müşteri gider 3 gün sonra gelir ama Mehmet usta müşteriye bu kumaştan yelek çıkmayacağını söyler sadece ceket ve pantolon çıkabileceğini söyler adam tama der ve 2 gün sonra tekrar gellmesini söyle müşteri gider 2 gün sonra tekrar gelir provaya Mehmet usta ceket tamam da kolları na yetmiyor kumaş bunu yelekli olarak dikecem diyor müşteri ona da tamam diyor ve haftaya takımın hazır olacagını gelip almasını istiyor ve müşteri bir kez daha tamam diyor ve bir hafta sonra geliyor Mehmet usta tamam mı benim takım diyor Mehmet usta valla beyim elbie çıkmadı bu kumaştan ama ben sana 4 tane at torbası dikdim güzel oldu der ve adama at torbasını verir müşteri ne cevap verdi bilmem ama kıssadan hisse olarak bilmediğiniz anlamadığınız işe girmeyin derim terzi ararsanız da erbabını bulun sonra elinizde at torbasıyla terziden çıkmayın derim


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —