Şehitlerimizin Evlatları Emanetimiz,
Emanetlerimize Sahip Çıkmalıyız.
Sessiz Taşlar Kitabının Yazarı Fuat Saday’la röportajımızı sunuyoruz. Sessiz Taşlar; kalemin mürekkebi değil, yazarın kalbinden damlayan gözyaşı satırları…
Sessiz Taşlar. Kalleş bir pusuya düşen kahraman askerimizin sığındıkları bir dağın kayalarını nasıl vatan tepesine çevirdiklerini mertçe, korkusuzca savunduklarını ve dökülen kanlarının ciğerlerimizi parçalarcasına göz yaşımıza karışan bir destanın isimsiz kahramanlarının mahşere kalan aşklarını, hayallerini, umutlarını ve yarım kalan hikayelerini okuyacaksınız.
Bir çok toplumsal konulara da değinen Yazar Saday, “şehitlerimizin evlatları emanetimiz” diyerek kitabın gelirini şehit ve gazilerimizin evlatlarına hediye ederek hepimize bir farkındalık yaratıyor. “Emanetine sahip çık” diyor.
Fuat Saday, nerede dalgalanan Türk Bayrağı görse selam vermeden geçemeyen, özel bir karakter. Akademik kariyerim yok dese de şiirlerini, yazılarını vatan,millet, bayrak sevdasıyla coşkulu bir anlatımla kaleme alan vatanperver bir sanatkar. Kardeşimiz diyeceğimiz içimizden biri. Fuat Saday, bir aile babası ve ülkemiz için de kozmetik alanında üretim yapan Avrupa’ya, Ortadoğu’ya ihraç yapan; Azerbaycan ve Rusya’da satış ağları oluşturan, bir iş insanı.
Peygamber ocağında Uzman Çavuş rütbesini alıp en riskli bölgelerde görev yapmak en büyük hayaliymiş yazarın.
15 Temmuz’u bir daha yaşamamak için, Türk askeri nasıl hudutlarımızda geçit vermiyor canı pahasına vatanını koruyorsa biz de her alanda, her sahada Türk askeri gibi olmalıyız. İçimize sinsice sinen PKK, FETÖ gibi terör yapılarının karşısında saf tutup geçit vermemek için her an uyanık olup atalarımızın dediği gibi: ”Sû uyur, düşman uyumaz.” Türk askerine her alanda ihtiyaç var. Diyoruz ve Fuat Saday’ı birlikte tanımak için bu röportajımızı siz okuyucularımıza sunuyoruz.
-Sizi tanıyabilir miyiz?
Fuat Saday: “1976 Kars Cumhuriyet Köyü doğumluyum.
13 yaşıma kadar burada yaşadım. Dört çocuklu memur bir ailenin ilk çocuğuyum. Evliyim. Üç çocuk babası bir ailenin reisiyim.
1989 yılinda Kars’tan İstanbul’a taşındık. Askerlik vazifemden bir süre sonra 1999 yılinda Fransa'ya gittim.
Burada bir kaç şirket kurmak nasip oldu Fransa Türk Federasyonu çatısı altında STK hizmeti verdim. 2011 yılında yurda geri dönerek SRG Reklam Ajansını kardeşim Haluk Saday ile kurduk.
Şuan SRG Kimya Kozmetik olarak orta ölçekli üretici ve ihracatçıyız.
Akademik bir kariyerim yoktur. ‘Sessiz Taşlar ve Kentsel Dönüşüm Kılavuzu’ iki kitabım var.
Bunun dışında bir şiir kitabım ve yeni bir roman hazırlığım var. Kısacası ay yıldızlı al bayrağa boş bakanlardan olmadık çok şükür.
Vatan ve bayrak sevgim tartışmaya kapalı bir aşktır.
-Sessiz Taşlar’ı çok değerli bir amaç için yazmışsınız. İlk önce bu amacınızın ne olduğunu okuyucularımızla da paylaşır mısınız?
Fuat Saday: “Amacım, karınca misali şehit emanetlerimize azda olsa faydamız olmasını düşledim. Bir kişi bile olsa, okuyup vatan için candan geçenleri hatırlamasına vesile olabilsek, şereftir bana.
-Sessiz Taşlar; nasıl oluştu, neler yaşadınız? Hazırlık sürecinden bize bahsedebilir misiniz?
Fuat Saday: “Yaklaşık 3 yılımı aldı. Giriş gelişme ve sonuca giderken zihnimde kurgulayarak ve sahneleri o duygu ile yaşayarak, bir çok kısmında göz yaşlarımla ruhumda hissederek yazdım.
-Kitabınızda yazdıklarınız gerçek hayatlar gibi. Kurgu mu, gerçek mi?
Fuat Saday:”Kitap %70 gerçek içerikli. Biraz da kurgu var elbette. Güneydoğu Gazisi bir Edebiyat Öğretmeni Asteğmen’in hayatı, kaleme aldığım.”
-Bu duyguları böylesine güçlü hissederek kaleme almanız… sizi motive eden o gerçek duyguyu bizimle paylaşır mısınız?
Fuat Saday: “Vatan ve bayrak sevgisi. Haberlere konu olan şehitlerimizin bir kaç saniye anılması. Sonrasında geriye kalan sessiz mezar taşları ve unutulan şehit emanetleri (aile ve çocuklar)
-Askerliğinizi nerede kaç yılında yapmıştınız?
Fuat Saday: “ 1975/3 19 yaşımda, Mardin Kızıltepe ilçe Jandarma Komutanlığında askerlik vazifemi tamamladım. 1995 Kardak Krizinde acemi askerdim. Asker olarak kalmayı çok istedim, Uzman Çavuş olmak hayalimdi fakat kısmet olmadı.
-Şehidimiz Komando Çavuş Turgay Salgar'ı kitapta anmışsınız.
-2007 yılında Gabar Dağı bölgesinde görev yapan askeri birliğe, Geçit Boğazı civarında teröristler tarafından düzenlenen saldırıda 13 şehidimiz: “Astsubay Ahmet Sarıoğlu ile erler Bayram Güzel, Turgay Salgar, Mehmet Uyar, Seyfi Altuntaş, Mehmet Yıldırım, Mehmet Uçarı, Kasım Aksoy, A. Şükrü Karataş, Emrah Eryılmaz, Sıddık Küçükgöz, Fetullah Selçuk ve Mehmet Coşkun.” Bir hain pusuda vatan toprağına düşen bu şehitlerimizi anmamıza vesile oldunuz. Ruhları şad olsun.
-Ailenizde şehit ya da gazi var mı?
Fuat Saday: “Evet var. 13 Ekim 2007 yılında Kars’ın Cumhuriyet Köyümüzden Vatana verdiğimiz Şehidimiz Komando Çavuş Turgay Salgar’dan sonra bu kitabı yazma kararı aldım.
-Kapak tasarımı ilgimi çekti. Eski mezar taşlarına benziyor ve gün doğumunda ağaç. Çınar ağacı mı? Çok anlamlı bir tasarım. Kapaktaki hikayeyi bizimle paylaşır mısınız?
Fuat Saday: “Evet kitap kapağında bulunan ağaç yüce Türk milletini sembol ediyor. Mezar taşları Sultan Alparslan komutasında Anadolu'da toprağa düşen canlarımızı, kanlarımızı temsil ediyor.
Ne demiş şair: ‘Toprak eyer uğrunda ölen varsa vatandır.’ Kapakta bulunan sis ve karanlık; asırlardır Türk milleti ve devletleri üzerine oynanan oyun ve tezgahları temsil ediyor. Arka kısımda görmûş olduğunuz doğan güneş ise cihana Türk İslam güneşi doğacak ülküsüdür.”
-Asker sorar; ‘Komutanım biz bu gece bu dağda ölecek miyiz?’
Komutan: “Yağan yağmur değil, su değil, sel değil; Kutsal topraklardan damlalara binmiş geliyor ecdadımın gözyaşları…
Yıkanın İbrahim’in delileri Yıkanın..!
Asil Türk milletinin yılmaz erleri, Allah bizimle, millet bizimle, rahmet bizimle… Bismillah çekelim. Korku nedir bilmeyelim.
Biz dağların fatihleri, Türk milletinin yılmaz erleri, Akan rahmetle yıkanalım Varsa alın yazımızda bu gece ak kefen giyelim…! Varsa kısmetimizde şehitler kervanına katılmak? İşte bu gece Ey Hak! “
-Sizin ruhunuzu neler besliyor, bu şiirlerinizin, yazdıklarınızın ilham kaynağı nedir?
Fuat Saday: “Etrafımda var olan yaşantıları gözlemlerim. O hayatların geçişleri ilham kaynağım. -Sessiz Taşlar, bir sinema filmi olsa, bu konuda bir hayaliniz var mı?
Fuat Saday: “Tabi ekranlarda o kahramanların ete kemiğe büründüğünü görmek istemez miyim? Vallahi benim hayalim bir sinema filmi olması ve gelirini şehit evlatlarına emanetlerimize aktarmak. Böyle bir film olmasını çok isterim. Gelirini şehit çocuklarının eğitimi için burs ve ya yurt olsun hayalim, gerçekleşmesini çok isterim.
-Bir organizasyon yapılsa, açık artırma ile kitaplarınız satılıp Şehitlerimizin emanetlerine ulaştırılsa çok güzel olurdu.
Fuat Saday: “ Çok iyi fikir Sibel Hanım. Bir program yapılsa ben 500 ile 1000 kitap ücretsiz sunarım.
-Uzaya ilk Türk adımını da atmışken gençlerimize ve okuyucularımıza son olarak bir mesajınız var mı?
Fuat Saday: “ Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: ‘İstikbal göklerdedir.’ İnşallah kendi imkanlarımızla fezaya ulaşmak nasip olur. Yürğinde vatan ve bayrak sevgisi olmayan Ne mutlu Türküm diyemeyen hiç kimselerden bu millete iyilik gelmez. İyi ki şerefli Türk milletinin bir evladı olmak nasip olmuş, Rabbime şükürler olsun. İçte ve dışta ihanet çukuru kazanlara inat , sözüm:
“Ne mutlu Türküm diyene.”
Röportaj Sibel Bingöl