Sevgi, insan ruhunun en saf ve en derin ihtiyacıdır. Sevgi, sahip olduklarımızı değil, olduğumuz bizi kucaklayan, hatalarımıza rağmen bizi kabul eden ve bize "sen, olduğun halinle değerlisin" diyen bir şifa kaynağıdır. İşte bu yüzden koşulsuz sevgi, hayatta karşılaşabileceğimiz en kutsal duygudur.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, koşulsuz sevginin derinliğini şu sözleriyle ne güzel ifade eder:
"Ne olursan ol yine gel, ister kâfir, ister mecusi, ister putperest ol yine gel.
Bu sözler, sevgide sınırların olmadığını ve insanın her haliyle kabul görmesi gerektiğini anlatır. Koşulsuz sevgi, yargılamadan, karşılık beklemeden, "ama" demeden sevmektir.
Maneviyatın en önemli taşıyıcısı da budur. Çünkü koşulsuz sevgi, yüce bir merhametin tezahürüdür. Sevdiğimiz kişilerin kusurlarını ilmek ilmek sabırla kabul etmek, kendi nefsimizi terbiye etmeyi de gerektirir. Ancak bu sevgi, sadece başkaları için değildir; bazen kendimize göstereceğimiz sevgi de koşulsuz olmalıdır. Kusurlarımızla barışmak, hatalarımızı affetmek ve hayatı olduğu gibi kucaklamak, iç huzurun anahtarıdır.
Koşulsuz sevginin gücü, ruhumuzu olgunlaştırır, bizi bizden öteye taşır. Sevgiyi paylaşmayı öğrendiğimizde, hem kendimize hem çevremize ışık oluruz. Kalbinde koşulsuz sevgi taşıyan bir insan, her durumda sevginin iyileştirici gücünü hisseder. Çünkü bu sevgi, insanın ruhunda baharı başlatır.
Sevginin sınırsızlığına ve onun dönüştürücü gücüne inananlar için Mevlânâ’nın başka bir öğüdüyle bitirelim:
"Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol."
Şerife kaya
"Kıyısından, köşesinden bir şeylere
tutunmadan
yaşanamıyor hayat...
Kimi zaman bir şiire,
bir şarkıya,
bir gülüşe,
bir söze bir ömür bağlanıyor..."