Hasan Yakup CANGÜVEN

Tarih: 21.02.2025 11:08

ŞEYTANIN İKTİDAR OLDUĞU YERDE, AHLAK HEP MUHALEFETTE KALIR

Facebook Twitter Linked-in

Her şey zıddıyla kaimdir. Tarih boyunca insanlık, iyilik ve kötülüğün, doğruluk ve eğriliğin,  savaş ve barışın mücadelesine şahit olmuştur. Hak ile batılın, nur ile karanlığın savaşı yeryüzü ve insanın var oluşundan bu yana süregelen bir hakikattir. 

Bu mücadelenin en belirleyici unsuru ise insanın gönlünde, yüreğinde ve iç dünyasında eylemlerini yönlendiren iman ile doğru ve yanlış arasındaki farkı belirlemesine, bireysel ve toplumsal hayatını düzenlemesine katkı sunan ahlaktır.

Ahlak ve iman, insanı doğruya yönelten, vicdanını diri tutan, şeytanın tuzaklarından koruyan birer kaledir.

Eğer bir toplumda yozlaşma, ahlaki çürüme ve kokuşma başlamışsa, ahlak hayatın yönetiminden elini çekmişse, bunların yerini kaçınılmaz olarak kargaşa, zulüm, şiddet, çatışma ve sapkınlık alır. 

Sosyal medyada bir imamın caminin hemen girişindeki duvarına şu sözleri yazdığını okumuştum: “Müslüman yalan söylemez. Yalan ile iman bir arada olamaz. Müslüman dilinden, elinden emin olunan kişidir. Çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce ahlaklı olmayı öğretelim, yoksa çocuklarımız Namaz kılan bir hırsız, Oruç tutan bir sapık, Hacca giden bir yalancı, Kurban kesen bir tefeci, Şehadet getiren bir terörist olabilir...”

Ahlak, iman, merhamet ve vicdan, yalnızca insanların iç dünyasını ve sosyal hayatını düzenleyen birer “varlık” değil, aynı zamanda toplumu ayakta tutan temel birer esaslardır.

İnsanlar ahlak ile adaleti, merhameti ve vicdanı ile imanı kuşanır. 

Ahlak zayıfladığında toplumsal çözülme başlar. İnsanlar birbirine güvenemez olur, sadakat ve dürüstlük azalır. 

Ortak değerler olmadığı için düzeni sağlamak zorlaşır.

Merhamet kaybolursa yerini nefrete bırakır. Nefret çok güçlü bir duygudur. 

Adalet kaybolursa yerini zulme bırakır. Hukuk yok olur, haksızlık artar, kanunsuz işler çoğalır, güçlü olan zayıfı ezer.

Vicdan olmadığı yerde insanlık kaybolur. İnsanlar yalnızca kendi çıkarlarını düşünmeye başlar.

İnsanı insan yapan duygular azalırsa, insanlık pisliğin, kirin ve çamurun içinde kaybolur, toplum mahvolur. 

Tarihte pek çok toplum, ahlaki çöküşün, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, inanç zayıflığının neticesinde felaketlere sürüklenmiştir. 

Bu karanlık döngüyü kırmanın tek yolu, ahlakın insanların ve toplumun hayatına hâkim olması, idarecilerin, yöneticilerin, siyasetin ve toplumun her kesiminin ahlaki değerlerle hareket etmesidir. 

Ahlak ve iman, sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda medeniyetlerin de kurucu birer iradesidir. Eğer ahlak ve adalet iktidarda değil de muhalefette kalırsa, onun boşluğunu şeytan ve onun ideolojileri doldurur.

Bugün dünya her türlü ahlaksızlığın işlendiği, düzenbazlığın, hile ve sahtekârlığın döndüğü, güvensizliğin had safhada, şahsi çıkarların ön planda olduğu, şeytanın insanların imanlarını ve vicdanlarını işgal ettiği bir çağın eşiğinde, ahir zamanın bir durağında indi-bindi yapıyoruz.

Ahlaki çöküş, adaletsizlik, hukuksuzluk, kanunsuzluk, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, çökme, zulüm, tehdit ve şantaj ve hatta savaşlar, imansızlığın, ahlaksızlığın, vicdansızlığın doğurduğu sonuçlardır. 

Kurtuluşunuzu mu arıyorsunuz, insanların uyum içinde yaşamasını, toplumda huzurun sağlanmasını, vicdanı, ahlakı ve adaleti topluma hâkim mi kılmak mı istiyorsunuz önce kendinizi değiştirecek, sonra da ahlakı toplumun bütünü kuşatmasına öncülük edeceksiniz. 

Din olmadan ahlak, ahlak olmadan din olmaz. 

Din tek başına anahtar teslimi bir kurtuluşu garanti etmez. Kişi dindarlığını Allah'a, güzel ahlakını ise topluma göstermesi gerekir. 

Ahlakın düştüğü, imanın zayıf olduğu bir yerde karanlık her yeri kaplar.

Bütün mesele, kötülüğün, pisliğin, kirin, namussuzluğun, alçaklığın, yolsuzluğun, hırsızlığın, gaspın, günah ve haramın sadece fiziki karanlıklarda izlerinin örtüldüğü, eylemlerin gecenin sessizliğinde işlendiği, boy verip filizlendiğini görmek değil, asıl, adaletin olmadığı, ahlaki çöküşün hızlandığı, insanlığın dip yaptığı manevi karanlıklarda daha da büyüyebildiği gerçeğini görememektir. 

Unutmayın, şeytanın iktidar olduğu yerde, kargaşa, adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk, yalan, dolandırıcılık bencillik ve zulüm hâkim olur. 

Doğrular eğri, eğriler doğru gibi gösterilir.

Helalle haram, haramla helal karıştırılır. İnsanların vicdanı körelir. 

Sevgi ve merhametin yerini nefret ve öfke alır. 

İyilik cezalandırılır, kötülük ödüllendirilir ve ahlak hep muhalefette kalır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —