Adalet, Siyaset, Ekonomi…
Bu üç kavramı birbirinden ayrı düşünemiyorum.
Çünkü; Adalet yoksa Siyaset de, Ekonomi’de karaya oturuyor!
Adaletin olduğu yerde güven, Güvenin olduğu yerde huzur, Huzurun olduğu yerde de ekonomi kendiliğinden canlanıyor.
Ekonominin canlandığı bir ortamda gelir seviyesi artıyor, insanlar gelecek kaygısından uzaklaşıyor. Yatırımların yapıldığı yerde, gençler de ülkeyi terk etme planları yapmıyor!
Böylece ülkede ki işsizlik sıfır noktasına iniyor, eğitimli insanlara olan talep artıyor!
Bir taraftan insanların yaşam kalitesi yükselirken, herkes kazandığı para ile daha huzurlu, mutlu yaşıyor.
Ne güzel değil mi?
* * *
Şimdi sizlere giyotinle ölüme mahkûm edilen biri papaz, biri hakim, diğeri de mühendis olan üç kişinin hikayesini paylaşmak istiyorum;
İdam sehpasına ilk olarak papazı çıkarıyorlar.
Başını giyotinin altına yerleştiren papaza son sözü soruluyor.
Papaz, “Ben Tanrıya inanıyorum, O beni kurtaracaktır” diyor.
İnfaz işlemine geçildiğinde, giyotin boynuna birkaç santim kala duruyor.
Olayı izleyen halk şaşırıyor. Hep bir ağızdan “Onu serbest bırakın; tanrı sözünü söylemiş ve onu korumuştur” diye bağırıyorlar.
Papaz idam edilmekten kurtuluyor.
Sıra hakime geliyor…
Ona da son sözü soruluyor.
O da “Ben papaz gibi tanrıya inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum” diyor.
Giyotin indirilirken herkes nefesini tutuyor ama bir önceki olay tekrar yaşanıyor. Giyotin hakimin boynuna iki santim kala duruyor. Halk yine “Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın” diye bağırıyor. Hakim de, boynunun kesilmesinden kurtuluyor.
Son olarak mühendis infaz sehpasına çıkarılıyor…
Mühendise son sözü sorulduğunda, “Ben ne Tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hakim.. Gördüğüm tek şey şudur; Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor” deyince oradaki görevliler gerçekten de bir düğüm olduğunu görüyorlar.
Hemen düğümü açıyorlar.
İnfaz işlemine geçildiğinde, giyotin mühendisin başını bedeninden ayırıyor...
* * *
Bu hikaye bizi çok güzel anlatıyor…
Çünkü, ülkemizde adalet yok edildi!
Bizzat ülkeyi yönetenler, bir mahkemenin kararını beğenmediklerinde “O kararı da, mahkemeyi de tanımam” deyince siyaset güven kaybediyor!
Bu tabloya bakan yatırımcı, kendine başka limanlar arıyor!
Kimi üretimden vazgeçiyor, kimi de çalışan fabrikasını söküp başka ülkelere taşıyor.
İş bulma ümidini kaybeden gençler de, başka ülkelerin gitme planları yapıyor.
Ekonominin dip yaptığı, genç işsizlerin katlanarak büyüdüğü, kayıt dışı mültecilerle yaşamak zorunda olduğumuz bir dönemde;
Zırhlı makam otosu ile camiye giden birinin, elindeki kılıçla çıktığı hutbeden “Fakirliğe sabrederseniz, cennette rahat edeceksiniz” sözlerinde teselli arıyoruz(!)
Az kalsın unutuyordum; Şimdiden hayırlı cumalar!