Bugün Kurban Bayramının ilk günü.
Aynı zamanda Babalar Günü.
Öncelikle herkese güzel, sağlıklı ve huzurlu nice bayramlar diliyorum.
Hayatta olan tüm babaların Babalar Günü'nü kutluyor, aramızdan ayrılanlara da rahmet diliyorum.
Geçen haftaki köşe yazımda da belirttiğim gibi ilginç bir ülkede yaşıyoruz.
Günü geçtim, aynı saat diliminde bile ülke gündemimiz bir anda değişebiliyor.
Geçtiğimiz hafta yapılan zirve ziyaretler ve verilen fotoğraflar gündemimizi tamamen doldurdu.
Geriye konuşacak sanki bir şey kalmadı.
Hatırlarsınız, bir partinin Kurucu Genel Başkanı yeni saç rengiyle; öyle durup dururken, kalkıp Sayın Erdoğan'ı ziyaret etti.
Bugüne kadar görüşme detayı kamuoyuyla paylaşılmadığı için birçok iddia var.
Oğlunun Elçi olarak atanması veya kendisi için Cumhurbaşkan Yardımcılığı istediği, bu iddialardan yalnızca bazıları.
Vallahi ne anneler var.
Helal olsun..!
Yılın siyasetçisi olamadı ama bu hamlesiyle "Yılın Annesi" olarak aday gösterilebilir.
Tam da "Yeni Anayasa" görüşmelerinin gündeme geldiği, ülkenin onca sorunu öylece dururken sen kalk; kurucusu olduğun partiyi bile gözden çıkar, böyle bir fotoğraf ver.
Hanımefendinin zamanlaması ne kadar ilginç değil mi?
Belki de ne parti, ne partililer, ne de kendisine güvenenler hiçbir zaman kendisi için bir önem taşımadı..
Kim bilir?
Tabii ki kendisi bilir...
İşin kötüsü, bu görüşme ile ilgili daha da vahim söylentiler var. Bu dedikodular günlerdir kulislerde herkesin ağzında.
Şayet hanımefendi, suskunluğunu bozup bir açıklama yapmazsa, hakkındaki tüm konuşulanları kabul etmiş olacak.
Çünkü bu ziyaretin yankıları bugün dahi devam ediyor ve kolay kolay dineceğe de benzemiyor.
Partisinden istifa eden edene..
Bakalım yakında tüm gerçekleri öğreniriz.
Gelelim gündemimizden bir türlü düşmeyen diğer bir başlığa:
Birkaç gün önce Sayın Özer'in ziyaretine karşılık bu kez de 18 yıldır muhattap almadığı CHP'yi Sayın Erdoğan iadeiziyarette bulunmasına.
Bu görüşmenin yorumlarını da günlerce dinleriz artık.
Başka bir gündemimiz yokmuş gibi...
Ancak oldukça önemli bir detay var. "Parlamenter Sistem"e geçiş konusunda mutabık kaldıkları yönünde güçlü görüşler hakim.
Anlaşılan biri yüzde elli oyu bir daha alamayacağını çoktan farkına varmış! Yoksa "Tek Adam" rejiminden neden çark etsin ki?
Merak etmeyin, bu konudaki gelişmeleri en kısa zamanda kendi ağızlarından duyarız.
Gördüğünüz gibi siyasetçilerin ortak dertleri, endişeleri kendi kişisel hedeflerinin gerçekleşmesi..
Birisi oğlunun geleceğinin, diğeri iktidarını nasıl koruyacağının, öbürü de 2028 yılındaki CB seçiminde aday olma derdine düşmüş.
Çok şükür başka hiçbir sıkıntıları yok.
Yani varsa yoksa kendi ikballeri!
Milletin önceliği başka, bu siyasetçilerin öncelikleri ise bambaşka.
Vatandaş bayrama parasız girmiş, çocuğuna bayram hediyesi alamamış, cebine harçlık koyamamış; hiçbirinin umurunda değil, emin olun...
Bugüne kadar yaşadıklarımız hepimize bu gerçeği çok acı bir şekilde göstermedi mi?
Gösterdi, hem de fazlasıyla..
Bu yüzden ekonomik sıkıntılar, enflasyon konuşulmasın, asgari ücretlinin feryadı duyulmasın, memurun, emeklinin perişanlığı dile getirilmesin, sığınmacılar hatırlanmasın diye bize "Canbaz"a baktırıp onlar arka tarafta işlerini bir şekilde yine yoluna koyuyor.
Sonuçta onlara olan bir şey yok.
Olan yine zavallı Hacı Bekir'in yakasına oluyor.
Peki ülkemizin bunca sıkıntıları varken, nasıl oluyor da bunu başarıyorlar?
Üstelik yıllardır!
Elin papazı bile her gün pilav yemezken; toplum olarak yağsız, tuzsuz üstelik bu lapa pilava yıllardır neden kaşık sallıyoruz?
Ellerinde harika bir koz var çünkü.
Nasıl olsa bu toplum birçok şeyi çabuk unutur, hatırlamaz diye kendilerinden emin bir şekilde gündemle adeta oynuyorlar.
Bu millet "sabah yediğini, akşam hatırlamaz bile" diye düşünüyorlar.
Pek de haksız sayılmazlar hani.
Bu toplum neleri unutmadı ki?
Baksanıza; aynı pilavı yıllardır yemiyor muyuz?
Çevrelerindeki "toplum mühendisleri" de algı konusunda oldukça cevval, güzel çalışıyorlar.
Haklarını verelim..
Ama çözüm gayet basit.
Bu uyanıklar, ne kadar gündemi değiştirmek istese de, bizler tüm olumsuzlukları, sıkıntıları unutmamamız, sürekli hafızalarımızda tazeliğini korumamız gerekiyor.
Çünkü tek çıkış yolumuz bu; Unutmamak, unutturmamak!
•Bunların tuzağına düşmekten kurtulup "Canbaz" a bakmaya son verelim artık!
•O güvendikleri "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür!" sözünün gereği olan, gündemde olması gereken konuların yerine kendi gündemlerini oluşturmalarına, dikkatlerimizi başka yöne çekmelerine fırsat tanımayalım artık!
•Bize dayattıkları o yapay konuları değil, toplumumuzun gerçeklerini bizler gündemde tutmaya çalışalım artık!
•Yaşadıklarımızı unutmayalım, ellerine bu büyük kozu vermeyelim artık!
Şayet bunu birlikte başarabilirsek;
Tüm siyasetçilerin hepsi işte o zaman görür;
"Yapay gündem mi yaman, yoksa gerçekler mi yaman?"
La Edri'nin güzel bir sözü var:
"Şayet hiçbir şey yolunda gitmiyorsa, belki de yolu değiştirmenin zamanı çoktan gelmiştir."
Ne dersiniz?
Yolu değiştirmenin, bu "temcit pilavına" bir son vermenin zamanı çoktan gelmedi mi?
Evet, son söz olarak ne diyecektim?
Unuttum............??
Hah şimdi hatırladım!
Pilavdan dönenin, kaşığı kırılsın o zaman...
Güzel bir bayram geçirmeniz dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Tansel GEYİK
