Merhaba değerli okur dostlarım,
Bugün hepinizin de farkında olduğunu düşündüğüm bir konuda sohbet etmek istiyorum. Çünkü toplumun hızlı değişim ve dönüşümü gözlerden kaçmıyor olsa gerek. Maalesef ki bu değişim ne toplum ne kişiler adına olumlu değil. Gitgide daha boş, daha öfkeli, daha tembel, daha umutsuz, daha hedefsiz bir toplum…
Öğrenim eksilerde.
Eğitim eksilerde.
Ahlak eksilerde.
Edep eksilerde.
İnanç eksilerde… Bu liste uzar gider ne yazık ki.
Toplumun büyük çoğunluğu yaşam mücadelesiyle savaşta. Zaten okuma, öğrenme , araştırma, sorgulama üzerine ne ilgimiz var nede algımız. Tek düze bir yaşam tarzı benimsemiş , sosyal hayatı kahvehane ve kısır günü dışına çıkmamış insanlar. Eh buralarda da ülke ve dünya gündemi hiç konuşulmaz. Futbol konuşulur, hangi hakem bilmem kaçıncı kez haksızlık etti, penaltılarını vermedi, hangi futbolcu iyi oynadı onlar konuşulur.
Oysa ki yaşadığı ülkenin sosyal ve ekonomik koşullarını yakından takip etse, haklarını bilse, fanatizmden uzak seçimler yapsa, iyi ve kötü koşulların hakemliğini yapsa her şey çok farklı olabilirdi. Vatandaş yönetim için memur tayin ettiği kişileri seçer. Bu seçimden sonra bir sonraki seçime kadar işleyişin hakemliği vatandaşın asli görevidir. Ki rehavete düşen kaybeder. Son yıllarda kafamızı abuk sabuk yayınlara, sosyal medyada müstehcen, küfürlü toplumun ahlaki ve sosyal yapısını erozyona uğratan yayınlarla morfinlenmiş gibiyiz. Gözümüz kendiliğinden kapanıncaya , sabah uyanır uyanmaz ve hatta tuvalette bile elimizde telefonlar. Bilgi için değil sanal mutluluklar için. Hatta çocuklarını bile bu mecrada yem eden aileler var. Atasını korkutup, azarlayıp, af buyrun eşşek şakası yapıp sözde komiklik yapıyorlar. Birileri izliyor onlar da prim yapıyor. Bakın yolda yürürken birbirine toslayan, ana caddeye hiç kontrol etmeden yürüyüp giden, araç içinde telefona bakmaktan trafik ışıklarını kaçıran vs… Velhasıl zombi gibi bir topluma dönüştük. Hareket ediyor, yiyip içiyor, küfrediyor ama yaşamsal faaliyetler yitik. Algı yitik. Kökünden uzak savruk, mutsuz, amaçsız, tembel kimlikler. Fareli köyün kavalcısı öyküsündeki gibi büyülenmiş gibi körü körüne yaşıyoruz. Dünya yıkılsa umurunda değil, dünya yansa ve hatta yakan yada yanan kendisi olsa umurunda değil. Bu durum beni çok ürkütüyor. Genetik yapımıza bile aykırı yaşıyoruz.
Bir an önce herkes kendine gelmeli. En dipten yukarıya kadar…
Bir de dünya yansa bir avuç samanım yanmaz sananlar var. Yanarsak top yekün, çıkarsak top yekün çıkarız. Bizim vatansız yada esaret altında yaşamamız mümkün değil. Yaradılışımıza aykırı. Zombi gibi yaşamaktan vazgeçin, farkedin ve ayılın şu uyuşmuş halinizden. Hızla tükeniyoruz. Kazandaki kurbağa misali yavaş yavaş harladılar ateşi. Son bir hamle sıçrayıp oyunu bozmak var! Uyan milletim uyan! Sana hiç yakışmıyor bu haller…
Güçlü, mutlu, adil, ahlaklı, vicdanlı, yiğit adamların ve kadınların ülkesiydik yine öyle olalım. Sevgimdesiniz ve duamdasınız güzel ülkemin güzel insanları…
,
KIVANÇ HALDIZ