Hayrettin ÇAKMAK


Suriye ve Türkiye (3)

Barış Pınarı harekâtı için Türkiye kesin kararlı olunca ABD bizimle çatışmayı göze alamadı çünkü kendine bir yarar sağlamazdı. Terör örgütü Deaş’ı yendik gerekçesine sığınıp çekilmek işine geldi.


Barış Pınarı harekâtı bizim için hayati bir konu idi ve kararlıydık. CB Erdoğan başkan Trump’la 6 Ekim 2019 tarihinde çok net ifadelerle görüşmüştü. ABD Türkiye'nin Fırat nehrinin doğusunda yer alan sınırlarındaki kuvvetlerini çekmek zorunda kalmıştı. Her ne kadar harekâtı desteklemiyoruz, İki müttefik ülke arasında gerginlik olmasın diye çekiliyoruz deseler de; SDG sözcülüğü ABD tarafından ihanete uğradıklarını belirtmişti.

Trump Harekâtın başladığı 9 Ekim’de CB Erdoğan’a tehdit dolu bir mektup gönderir. Trump her ne kadar kaba saba biri olsa da; mektubu yazmasındaki amaç, Amerika kamuoyunda düşen itibarını korumaktır. Hegemonik devletler bunu hep yaparlar.

İnönü’ye meşhur Johnson mektubu vardı. “Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri harekât niyetinden haberdar olduğunu ve bundan endişe duyduğunu, acil istişare talebini bildirip, aksi takdirde NATO Konseyi ve BM Güvenlik Konseyi'nin acele toplantıya çağıracaklarını " belirtmişti. Devamında "Karşınızda Sovyetler Birliği'ni bulursanız, yanınızda biz olmayacağız" tehdidini de yapmıştı. O zaman o mektup gizlenmişti. Türkiye sesini çıkaramamış sus pus olmuştu. Hatta 1965 seçimleri yapılmış Demirel’in Adalet Partisi tek başına iktidara gelmiş, baskılara rağmen mektup yinede açıklanmıyordu. Demirel oyalama yapıyor “mektubun açıklanması için ABD izni gerekir” gibi bir palavra ile geçiştirmeye çalışıyordu. Gazeteci Cüneyt Arcayürek mektubu ele geçirmiş ve Hürriyet gazetesinde yayınlamıştı. Yılın gazetecisi seçilmiş ama hakkında bir sürü soruşturma yapılmış, dava açılmıştı

Trump Suriye siyasetinde geri adım atmanın kaybını kabalıkla kurtarmaya çalışmıştı.  “Sayın Başkan, İyi bir anlaşmaya varalım! Binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olmak istemezsiniz ve ben de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemem ki; bunu yaparım. Rahip Brunson meselesinde size zaten bunun küçük bir örneğini gösterdim. Mektup aynı kabalılıkla devam ediyordu. Bu mektup ABD ziyareti sırasında CB Erdoğan tarafından kendisine iade edilmiştir.

Hindistan açıklama yapıyor, “istikrarın bozulmaması için Türkiye’nin harekâtı durdurması gerekir” Gel de gülme. Suriye’de bir istikrar vardı ki sormayın gitsin.

Çin Türkiye’nin güvenlik endişelerini haklı buluyor fakat bir süre sonra Çin’de de harekâtın durdurulmasından dem vuruluyordu.

Bütün bu çelişkiler, lobilerin devreye girip verdirdiği beyanatlardır. (Hatta 1905 Rus devrimi, 1908 Abdülhamit’in tahttan uzaklaştırılması, 1911 Çin devriminin arkasında aynı lobinin olduğu söylenir.) Bugün ABD ile Çin kapışmasını tetikleyen aynı lobidir.

Türkiye bütün engellemelere rağmen geri adım atmamış sonuçta;  ABD ve Rusya gibi iki kanatla anlaşma yapmayı başarmıştır. Gerek Amerika’da ve gerekse Avrupa’da, Türkiye “bütün istediklerini aldı” görüşü ifade edilmişti.

Dün Kıbrıs’ın Rumlardan kurtarılması mücadelesi vardı, bugün güneyimizde kukla bir devlet kurulmasını engelleme mücadelesi veriyoruz. Henüz her şey bitmiş değil ama bütün dünya  “bizdeki müebbet muhalefet hariç Türkiye kazandı” diyor.

Dış siyasette senin kadar karşı tarafında tezleri vardır. Önemli olan senin ne aldığındır.

Meselâ Lozan madde 59’da Yunanistan’ın Anadolu’da savaş yasalarına aykırı davranıp, doğan zararların yükümlülüğünü kabul ediyor. Öte yandan, Türkiye, Yunanistan’dan her türlü zarar giderim isteminden kesinlikle vazgeçiyordu.

Maddede söz edilen Polatlı’ya kadar Anadolu işgali “yaptırılan” Yunanistan’ın ödemesi gereken savaş tazminatıdır. İnönü batı cephesi komutanı idi. Yunan ordusu çekilirken Ege ve Marmara Bölgesine yaptığı zararı bizzat gözleriyle görmüştü.

Vakit Gazetesi muhabirine verdiği beyanatta İnönü; Yunan’ın Anadolu’da yaptıkları tahribatın maddi değerinin Bir milyar beş yüz bin altına vardığını, yanan iki yüz seksen bin evin ise üç yüz milyon lira kıymet kaybına sebep olduğunu, götürülen hayvan ve eşyanın da yedi yüz milyon lira kıymetinde olduğunu söylemişti. (toplamda iki milyar beş yüz bin altın) Yunan da bizden göç eden Rumların mallarına karşılık tazminat istemişti. TBMM de yaptığı konuşmada İnönü 4 milyon altın istediğimizi söyler. Sonuçta bize bunlardan vazgeçmemiz telkin edildi biz de vazgeçtik. Amma Lozan’da Osmanlı’dan kalan borçları 1954 yılına kadar ödedik. Ayrıca itilaf devletleri bizden

30 milyon lira altın savaş tazminatı istedi 10 milyon lira olarak kabul edip ödemiştik.

Burada Lozan’ı tartışmıyorum. Burada görülen şudur; kurtuluş savaşının galibiyiz,  Yunanı denize döktük diyoruz Lozan’a gidiyoruz. Birinci dünya savaşının galibi itilaf devletleri karşısında; Ankara’da TBMM öncülüğünde kurulan yeni devletin tanınmasını sağlamak uğruna taviz üstüne tavizler vermişiz.

Öyle ölümler gösterdiler ki sıtmalara razı geldik. Biz tazminat isteyince onlarda bizden tazminat istediler. İngiltere iblisi savaşın uzamasından bizi sorumlu tuttu ve devamlı tazminat istedi. Osmanlı’nın parasını verip sipariş ettiği iki gemimizi bize vermedi ve bunu Lozan’a madde olarak koydu. Ayrıca Almanya’dan alacaklarımıza da el koydu.

Bu konuları Türkiye’de birilerine sorarsanız; “ Lozan Türkiye’nin tapusudur” vurgulu cümlesiyle karşılaşırsınız. Demek ki masada haklı olmak yetmiyor, Konjonktür uygun olacak, uluslar arası bağlar lehinde olacak, her şeyden mühimi bileğin güçlü olacak.

Barış Pınarı harekâtı için Türkiye kesin kararlı olunca ABD bizimle çatışmayı göze alamadı çünkü kendine bir yarar sağlamazdı. Terör örgütü Deaş’ı yendik gerekçesine sığınıp çekilmek işine geldi. Bir de ABD kamuoyuna kahramanlık tiyatrosu oynadılar. Yüzde yüz kendi imalatları olan örgüt lideri Bağdadi’yi öldürdüler. Gerçi bu ölüm gazeteci Ergün Diler’ in tespitlerine göre; Bağdadi’nin 19.ölümüydü ama Trump’a iç siyasetinde hem çekilme haklılığı sağlar, hem de başkanlık seçiminde propaganda malzemesi olacaktı.  ABD bunu hep yapıyor.  Barack Obama da 2007 yılında böbrek yetmezliğinden ölmüş olan Usame bin Laden’i 2011 yılında tekrar öldürmüş ayağına taş bağlayıp (!) okyanusa atmışlardı)

Şair Murat Kahraman Muradi’nin ”Suriye Tarihi” şiirinden iki kıta ile bitirelim

Altmış sene kilit vardı dilinde, Hafız mı Beşşar mı katil elinde

Hiç yaprak açmadı gonca gülünde, Gözümün önünde öldü Suriye.

Farkı yoktu İstanbul’dan Bolu’dan, Kum çölü yumuşak ipek halıdan

Kutsal topraklara Anadolu’dan, Harem’e uzanan yoldu Suriye.

 


 

Balkanlarda Birlik ve Gelecek: BULTÜRK ile Yeni Ufuklar

AVRUPA BİRLİĞİ DÖNEM BAŞKANLIĞI POLONYA'DA

İSTANBUL'DAN DÜNYA'YA MESAJ

YENİ YILDA GERÇEKLEŞMESİ BEKLENEN ZİRVELER

YENİ YILDA DÜNYA'YI BEKLEYEN SEÇİMLER

DÜNYA 2024 YILINDA NELER YAŞADI

YENİ YILI KARŞILAYAN İLK ÜLKE YENİ ZELANDA OLDU

İSMAİL HANİYYE HASSAS BOMBA İLE ÖLDÜRÜLDÜ

AVRUPA BİRLİĞİNDE BİR İLK

GÜNEY KORE'DE YAS İLAN EDİLDİ

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 16 14 0 2 28 44
2.Fenerbahçe 16 11 2 3 25 36
3.Samsunspor 16 9 4 3 12 30
4.Göztepe 16 8 4 4 10 28
5.Eyüpspor 17 7 4 6 7 27
6.Beşiktaş 16 7 4 5 7 26
7.İstanbul Başakşehir 16 6 5 5 4 23
8.Gazişehir Gaziantep 16 6 7 3 -2 21
9.Antalyaspor 16 6 7 3 -8 21
10.Kasımpaşa 16 4 4 8 -1 20
11.Konyaspor 16 5 6 5 -5 20
12.Rizespor 16 6 8 2 -9 20
13.Trabzonspor 16 4 5 7 2 19
14.Sivasspor 17 5 8 4 -7 19
15.Alanyaspor 16 4 6 6 -3 18
16.Kayserispor 16 3 7 6 -16 15
17.Bodrum FK 16 4 10 2 -10 14
18.Hatayspor 16 1 9 6 -13 9
19.Adana Demirspor 16 2 12 2 -21 5

YAZARLAR