Suriye’de yaşanan son olaylar, halkımız arasında endişeye neden olmuştur. Özellikle sahil bölgesinde meydana gelen gelişmelerin doğru anlaşılması ve yanlış yönlendirmelerin önüne geçilmesi için bazı hususları açıklama gereği duyuyoruz.
Esed rejiminin devrilmesinin ardından, yeni yönetim büyük bir sorumluluk üstlendi…
Halkın yıllarca maruz kaldığı zulmün ardından adalet beklentisi elbette kaçınılmazdı.
Ancak yeni yönetim, bunun bireysel intikamlarla değil, ancak hukuk çerçevesinde sağlanabileceğini vurguladı. Bu yüzden, rejimin en güçlü olduğu sahil bölgesine yönelik herhangi bir misilleme girişimi olmaması için azami özen gösterildi.
Bölgedeki halkın özellikle de Alevi kardeşlerimizin korku içinde yaşamaması için, ordu birlikleri değil, sadece polis güçleri görevlendirildi. Polis güçlerine sürekli olarak sükûnet çağrısı yapıldı, disiplin ve güvenliğin korunması esas alındı. Fakat, yıllarca halka zulmeden Esed rejimi kalıntıları ve onunla işbirliği yapan bazı dış unsurlar, bu durumu fırsata çevirmeye çalıştı.
Özellikle İran ve İsrail gibi dış güçlerin teşvik ettiği eski rejim mensupları, adaletten kaçmak isteyen eski subaylar ve Şebbihalar, sahil bölgesinde güvenlik güçlerine saldırılar düzenledi. Bazı bölgeleri ele geçirme girişiminde bulundular ve bunda kısmen başarılı oldular.
Ne yazık ki, bu süreçte masum Alevi halkını da kendi kirli hesaplarına alet etmeye çalıştılar. Ancak açıkça görülmektedir ki, onların asıl derdi Alevi halkı korumak değil, kendi çıkarlarını ve iktidarlarını sürdürmektir.
Oluşan güvenlik tehdidi karşısında, yeni yönetim tüm askeri birlikleri bölgeye sevk etmek zorunda kaldı…
Kısa sürede isyan bastırıldı, ancak bu süreçte bazı düzensiz grupların devreye girmesiyle, geçmişin intikamını almak isteyen kişiler de ortaya çıktı.
Devlet yetkilileri, bu tür hukuksuz girişimlere derhal müdahale etti ve sorumluları ayıklamaya başladı.
Bugün sahil bölgesinde yaşanan olayların en büyük sorumlusu, Esed rejimi kalıntıları ve onları destekleyen dış güçlerdir.
Suriye’nin huzura kavuşmasını istemeyen bu odaklar, halkımızı birbirine düşürmek için her yolu denemektedir.
Biz, Suriye Türkmenleri olarak, ülkemizi bölmek ve istikrarı bozmak isteyen her türlü unsura karşı devletimizin yanında yer aldığımız gibi, sivil Alevi kardeşlerimizin de yanında olduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.
Bizim mücadelemiz, bir mezheple ya da halkla değil, Suriye’yi yıkan zalim rejim ve onun kalıntılarıyladır.
