Kur’an-ı Kerim risaletin önemi üzerinde çok durmuş ve peygamberlerin tevhit mücadelesinden bahsetmiştir. Peygamberlerin tamamının tevhid mücadelesi önemli olmakla beraber, “seyyid’ü-l enbiya” diye bilinen; Hz. Muhammed(s.a.v.), Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa peygamberlerin mücadelesi çok daha farklıdır. Hz. Peygamber’de peygamberlere imanın önemini sahabesine sıkça anlatmıştır. Resulullah, kendi peygamberliği ile alakalı açıklamalarda bulunmuş ve kitap ehlinin, Peygamberimizin risaletini tasdik etmelerinin şart oluşuna vurgular yapmıştır. Kitap ehlinin, Peygamber Efendimizin risaletine inanmalarının olmazsa olmazlığına işaret eden şu hadis oldukça önemlidir. Resulullah(s.a.v.) buyurdu ki: “Canımı elinde tutup hayatıma hâkim olan Allah Teâlâ’ya yemin olsun ki bu (davet) ümmetinden herhangi bir Yahudi veya Hristiyan, peygamberliğimi işitir de benim kendisiyle gönderildiğim şeriate/dine iman etmeden ölecek olursa mutlaka cehennemliklerden olacaktır.” Bu rivayetin bir başka tarikinde hadisin sonu; “Bana iman etmezlerse cennete giremezler” şeklinde hitam bulmuştur. Hz. Muhammed(s.a.v.)’e iman edilmeden de cennete gidilir diyen sapık düşünce sahiplerinin şu rivayeti düşünmeleri lazım: “Bir adam geldi ve Hz. Peygamber’e; “Ey Allah’ın elçisi! Şöyle bir adam hakkında ne buyurursun? Hristiyanlardan birisi, İncil’e inanıp bağlanıyor, Yahudilerden birisi de Tevrat’a inanıp tutunuyor, Allah’a ve peygambere de iman ediyor fakat sana tabi olmuyor. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “Herhangi bir Yahudi veya Hristiyan benim peygamberliğimi duyar da bana tabi olmayacak olursa cehenneme girecektir.”Çünkü Resulullah son peygamberdir ve kendisinden sonra peygamber gelmeyecektir. Kıyamete kadarki bütün insanlığa gönderilmiş bir peygemberdir. Resulullah, peygamberliğinin önemine şu hadisiyle açıklık getirmiştir: “Her kim ki Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın elçisi olduğuma şehadet ederse, Allah Teâlâ onu cehennem ateşinden korur.” Dolayısıyla ona iman edilmeden iman geçerli olmaz. Realite böyleyken Yahudiler ve Hristiyanların İslâm’a girmeden de cennetlik olabileceklerini savunmak veya görüş beyan etmek tam bir sapkınlık ve cehalet örneğidir. Köksüz bir beyandır. Peygamber Efendimizin görüşlerini hiçe sayarak kişilerin kendi beyanlarını sünnetin önüne geçirmektir. Resulullah’ın risaletine iman edilmeden Müslümanlık geçerli olmadığı için, böyle bir kişi cennete giremez. Hz. Peygamber’in, Hayber’in fethinde kitap ehlinden olan Yahudilerin içerisinde Halid b. Velid’e şu duyuruyu yapması için emir vermesi oldukça önemlidir: “Cennete Müslümanlardan başkası giremeyecektir.” Benzeri bir rivayet Abdullah b. Abas kanalıyla da gelmiştir. Hz. Ali de Mekke’ye Resulullah tarafından görevlendirildiğinde; Cennete Müslümanlardan başkasının giremeyeceği talimatını hacılara duyurmuştur. Resulullah(s.a.v.) böyle buyurmuşken, onun üzerine söz söyleyerek “Yahudilerin ve Hristiyanların da cennetlik olacaklarını söylemek” sapkınlıktan başka bir şey değildir. Üstelik bu düşünce sahiplerinin Kur’an’dan ve sünnetten hiçbir delilleri yoktur. Resulullah’a iman etmeden cennete girilemeyeceği ile alakalı şu rivayetler de önemlidirler: Hz. Peygamber; “Beni görüp de iman edene ne mutlu, beni görmeden iman edene ise yedi defa ne mutlu; Allah onlara güzellikler ve cennetini versin” buyurmuştur. Hatta Resulullah, kendisini görmeden iman edenleri “kardeşlerim” diye anmıştır.
Bu hadisler, imanın kemalinde risaletin önemini vurgulamaktadırlar.