TIZIANO VECELLIO - TİTİAN
Titian , Dolomitler’de bir dağ köyünde dünyaya gelmesiyle birlikte ,net doğum tarihi belli olmayıp, sanat tarihinde 1477 ile 1490 yılları arasında kayda geçmiştir.
Aristokrat bir aile sahip olan Titian’ın babası hukukçu iken mesleğini terk etmiş,kereste dükkanı açıp tüccarlığı tercih etmiştir.
Olgun ve açık fikirli bir adamdır, Titian’ın babası .
Annesi zengin bir Venedik tacirinin kızıdır.
Hem annesinin hem babasının gözünden sakındıkları Titian’ın bir dediği iki olmaz, Raphael gibi ailesi tarafından her zaman el üstünde tutulur.
Titian küçük yaşta sanata merak salmış, emsallerinin aksine oyunlar oynamayı değil, dağ yamaçlarında , dağ çiçeklerini gravürlere kopyalamakla başlamış ve
bu tutku Titian’ın en büyük eğlencesi haline gelmiştir.
Titian’ın babası Signor Vecelli oğlunun bu yeteneğinin farkına varıp , sanatın merkezi olan Venedik’e getirmiştir.
Venedik!
Cennetten bir köşe olan Venedik.
Denizin ortasında,irili ufaklı beldelerde, tabiatla iç içe olan insanlar…
Güneşin parıltıları ile ışık saçan rengarenk saraylar…
En katı ruhlu insanı dahi şair yapabilecek ,kainatın göz kamaştırıcı şehri Venedik.
En ünlü ressamların kompozisyonlarıyla süslenmiş sarayların eşsiz güzelliği, paha biçilmez değerli eşyaların yer aldığı o muhteşem görselliğin göz kamaştırıcılığı…
Ressamların, müzisyen ve şairlerin varlığını temsil eden o masalsı şehir.
Venedik’te hayat ,huzur dolu ,renkli ve neşeliydi.
Küçük bir dağ köyünden bir anda buraya gelen çocuk Titian ,yaldız süslemeli sarayların arasından geçerken , masallarda anlatılan o büyülü şehri gözünde canlandırmış ve Venedik’e aşık olmuştu.
Gentile Bellini kardeşlerin atölyesine giren Titian , Çağdaş Venedik’in en önemli temsilcileri ile biraradaydı artık.
Gentile Bellini’nin tarihimizde ki en önemli yerlerinden biri de ,1479 İstanbul’a gelmiş ,bir yıl Osmanlı sarayında çalışmış ve Fatih Sultan Mehmet ‘in portresini yapmış olmasıdır.
Bu önemli eser Londra milli galerisinde sergilenmektedir.
Titian , Gentile Bellini’nin abisi Giovanni’nin yanında onu kralların ressamı yapacak eğitimi almış ,Venedik okulundaki yakın dostu Giorgione ile birlikte bir çok eserede imzasını atmıştır.
Ünvanı Avrupa’ya yayılan kralların ressamı ,asalet ünvanını edindikten sonra 1545 yılında X.(10)Leo’nun Roma davetine icabet etmiştir.
Portre sanatındaki en büyük şaheser
“Flora “da bu yıl şekil bulur ,ustanın ellerinde.
1516 yılında “Ferrara Sarayına “ davet edilen sanatçı ,burada konusunu Mitolojiden aldığı üç önemli eseri hayata geçirir.
Titian ,renklerde büyük ustalık gösterirken,çizim yönünden hiç iyi olmayıp adete çizim yapmaktan daha çizimin başında sıkılır.
Giorgia Vasari , Titian için ..
“Şayet Michelangelo’daki desen onda olsaydı , dünyanın en büyük ressamı olurdu demiştir.”
Titian ,çalışma esnasında hastalık derecesinde olmasada aşırı titiz olup ,atölyesine çırak olarak giren,
Tinterotta’ya üç gün ders verdikten sonra ,
“ Sen asla ressam olamazsın yavrum, onun yerine git babana benden selam söyle ,seni hiç vakit kaybetmeden bir badanacının yanına çırak versin.”der ve atölyesinden gönderir Tinterotto’yu.
Badanacılığı layık gördüğü Tinterotto, Venedik okulunun en ünlü ressamlarından olur.
(Umarım Titian bunu görmüştür. )
Titian’ın İtalya’da girmediği saray kalmamıştır.
Kralların , prenslerin, din adamlarının ve siyasetçilerin ,bu dâhi sanatçının şahsında ,kendilerinden bir parça bulunması sebebiyle, bu cemmiyette bir yeryüzü ilahı gibi ,saygı duyulup yaşamasına olanak sağlamıştır.
1545 yılında Kardinal Bembo’nun davetiyle Roma’da krallar gibi karşılanan Titian’a büyük bir törenle “Roma hemşeriliği payesi” verilmiştir.
Bu süreçte Michelangelo ve Raphael’in eserlerini doya doya seyreden Titian, bu eserlere hayranlığını gizleyememiştir.
Titian artık şöhretin en üst noktasına ulaşmış, 1547 yılında XV.(15) Charles tarafından en büyük asalet ünvanı ödülünü almıştır.
Madrid’ deki “Prado Müzesi”nde Titian’ın tabloları zenginliğini korumaktadır.
Maddi ve manevi servet sahibi olan Titian’ın ünü Avrupa’nın en ücra köşesine kadar yayılmıştır.
Hayatının son yıllarında yaptığı en güzel eserlerden biride kendi portresi olmuştur.
1576 yılında hayata gözlerini yumsa dahi ,geride bıraktığı eserleri ile hala yaşamaya devam etmektedir.
Unutmayın sevgili dostlar …
Sanat ölümsüzdür ,
Sanatçılarda.
