Başkanlık seçimlerine günler kala 1 Kasım 2024’te Donald Trump, konuk olduğu bir programda ülkesinin Ortadoğu’daki politikalarına sert eleştiriler getirmiş ve ABD'nin savaşlardan kaynaklanan borçlarının 36 trilyon dolara ulaştığını açıklamıştı. Trump, “Neredeyse tüm Ortadoğu’yu bombaladık ve orayı cehenneme çevirdik” diyerek ABD’nin yaptığı zulmü açıkça dile getirmişti.
Trump, ABD’nin yanlış politikalarından kaynaklı olarak bölgenin Cehenneme çevrilmesini olumsuz olarak değerlendirmiş ve haklı olarak bunun yapılmamasını savunmuştu. Peki aynı Trump, bu konuşmasından iki ay sonra ne dedi?
Hamas’la İsrail arasında ateşkes ve esir takası gündemdeydi. İsrail tarafından kasıtlı olarak süreç uzatılıyordu. Bunun üzerine, daha başkanlık koltuğuna oturmadan Donald Trump, seleflerinin siyasetini aratmayan bir tehditte bulundu ve “20 Ocak’a kadar esir takası ile ilgili anlaşmayı masamda görmek istiyorum, değilse Ortadoğu’yu Cehenneme çevireceğim” dedi.
2 ay önce “Ortadoğu’yu Cehenneme çevirdiniz” diye önceki başkanları yerden yere vuran Trump, şimdi kendisi Ortadoğu’yu Cehenneme çevireceği tehdidini yapıyordu.
Mesele burada da bitmiyor. Ateşkes anlaşmasına imza attığı halde İsrail, neredeyse her gün bu anlaşmanın hilafına saldırılarını, hem Gazze’de hem de Batı Şeria’da sürdürüyor. Bu ihlaller üzerine Hamas, “İsrail, anlaşma şartlarını yerine getirmediği takdirde rehine takasına devam etmeyeceğini” açıkladı ve anlaşmayı askıya aldı.
Bu gelişme üzerine Donald Trump, Tel Aviv ağzıyla konuşarak, rehinelerin iadesi hakkında “(15 Şubat 2025) Cumartesi saat 12.00'ye kadar gelmezlerse, burada olmazlarsa, kıyamet kopacak" dedi. Yani yine Cehennem mesajı verdi!
Halbuki ABD gazetesi New York Times’a konuşan üç İsrailli yetkili ve iki arabulucu, İsrail’in ateşkesi ihlal ettiğine dair Hamas’ın iddialarının doğru ve haklı olduğunu söyledi. Hamas, İsrail’in ilk aşamanın şartlarına uymadığını ve Gazze’ye yüz binlerce çadır gönderme şartını yerine gelmediğini ifade ediyor. Ama ABD Başkanı, anlaşmayı ihlal eden İsrail’i değil, sözünde duran Hamas’ı ve Gazzelileri tehdit ediyor.
Biden gibi Trump da bunadı mı?
Eski Başkan Joe Biden, boşlukla el sıkışması, görünmeyen kimselerle veya kendi kendine konuşmaları, sık sık yönünü şaşırması, muhatap olduğu devlet başkanlarının isimlerini ve ülkelerini yanlış söylemesi nedeniyle, Trump da dahil çoğu kimselerce sürekli eleştiriliyordu.
Bu vaziyeti medeniyle Joe Biden’e açıkça veya örtülü olarak “bunak” muamelesi yapılıyordu. Ama görülüyor ki şimdilerde konuştuğu gibi yaparsa Trump da kendinden öncekiler gibi kötü şekilde tarihe geçecek. Muhalefette iken eleştirdiklerini yapmış olacak. O halde, Donald Trump da hafıza kaybı aşıyor. Onda da bunama belirtileri görülüyor.
Tabi buna üzülecek değiliz.
Türkçede “işkembeden atma” diye bir deyim var. Trump’ın acemi kovboy diklenmesi bize, bu deyimi hatırlattı. İşkembesi büyük olan daha fazla atar. Ama bu durum olacakları fazla etkilemez. Çünkü dünyada şartlar çok çok değişti ve bu işler atma-tutma ile olmuyor artık.
Adama sormuşlar adın ne?
Cevap vermiş: “Mülayim.”
Sert olsan ne yazar!
Ortadoğu, insanlığın doğduğu yer ve medeniyetlerin beşiğidir. Binlerce yıldır, Trump, Biden, Bush benzeri ne kadar kof kabadayıları yerle bir etti.. Bağrı yandı ama ABD vahşetini yapanların benzeri katil sürülerinin hepsini sinesinde yaktı kül etti. Donald Trump’ın kof kabadayılıklarına mı pabuç bırakacak?
Herkes müsterih olsun. ABD’nin kabadayı tehditlerine itibar edilmesin. Eskiden olsa biraz ciddiye alınabilirdi. Ama günümüzde fazla ciddiye alınmayacak, altı-üstü olmayan boş laflar bunlar.
Nasrettin Hoca ne demişti?
Nasrettin Hoca’nın eşeğinin yem torbası kaybolunca bir türlü bulamamış. Bunun üzerine çıkıp mahalleye yüksek sesle tehditler savurmuş. “Eğer Cumartesi saat 12:00’ye kadar eşeğin torbasını bulmazsanız ne yapacağımı biliyorum” demiş. Herkes korkudan şok olmuş. Torbayı aramaya başlamışlar. Nihayet eşeğin torbası bulununca herkes rahat bir nefes almış. Hocaya sormuşlar: “Eşeğin yem torbası bulunmasaydı ne yapacaktın?” Hoca iki elini, beline koyup, sakince: “Evde eski bir heybe var. Heybeyi kesip torba yapacaktım” demiş.
Trump, önceki başkanlık döneminde Kuzey Kore liderini yüksek perdeden defalarca tehdit etmişti. Daha sonra ne yaptı? Kim Jong-Un’un ayağına gitti ve onun ne kadar mükemmel bir adam olduğunu söyledi.
Şimdi de Kanada, Meksika, Çin gibi ülkeleri tehdit etti. Ama başkanlık koltuğunda bir ayını bile tamamlamadan geri adımlar atıyor. ABD başkanlarında “adamlık” “dürüstlük” “tutarlılık” “kuralcılık” beklememek gerekir.
O sebeple ABD başkanının ağzından çıkanlar laf-ı güzaftır. Trump’ın saçma açıklamalarına bir “plan,” “proje” değeri verip günlerce, saatlerce tartışmak sadece bir zaman kaybıdır.
Biz, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Somali’de, Sudan’da, Libya’da, Mısır’da, Filistin’de de görüldüğü gibi şehit olmaya hazırız. Yıkımdan sonra yeniden kıyama kalkmaya da hazırız. Kabadayılık edenler, cesaretleri varsa devam etsinler. Cesaret edebiliyorsa ABD askerleri Gazze’ye gelsinler. Ama gelmeden evvel İsrail askerleriyle bir görüşme yapsınlar.
Ayrıca Trump’ın bu söylediklerini, ABD’nin yapmak için askeri, siyasi ve mali, gücünün olduğunu düşünmüyoruz. ABD, siyasi, toplumsal, askeri ve mali yönden çökmüş bir ülkedir. Bunun böyle olduğunu önümüzdeki aylarda daha net görebiliriz. Tarihin her döneminde çılgın liderler olmuştur. Trump da bir çılgınlık yapacak olursa bunun bedeli ABD ve müttefikleri için çok büyük felaket olacaktır.
Elon Musk’ın "ABD olarak devlet bütçesinde kesintiye gitmezsek batacağız" sözlerini kimse yabana atmasın. ABD hızla yıkıma sürükleniyor. Trump, çıkardığı gürültü ile ülkenin yıkılırken çıkardığı gürültüyü bastırmaya ve örtmeye çabalıyor. Ama korkunun ecele faydası yok.
Mazlumlar için endişeye gerek yok. Şafak yakındır.
Gözü olana gün ışımıştır…
