Türk nerede durur biliyor musun?
Mazlumun yanındaysa, orası haktır.
Zalimin karşısındaysa, orası huduttur.
Çünkü biz sadece bayrak taşıyan bir millet değiliz…
Vicdan taşıyan bir milletiz.
Yüzyıllardır adaletle yürüdük.
Sadece kendi halkımıza değil,
Yanımıza sığınana da,
Çığlığı bize ulaşana da
Emanet bildik, sahip çıktık.
Osmanlı’da vakıf kuran bir esnaf,
Yolda kalan kuşa bile su koyardı cami duvarına…
Anadolu’da sofraya gelenin kim olduğuna bakılmazdı,
“Tanrı misafiri” denir, en iyi yer gösterilirdi.
Çünkü biz biliriz:
İnsanın değeri, etnik kökenle değil,
Gözündeki yaşla ölçülür.
Filistin’de bir çocuk ağlıyorsa,
Arakan’da bir kadın susuyorsa,
Kırım’da, Kerkük’te, Doğu Türkistan’da zulüm varsa…
Türk’ün içi sızlar.
Çünkü Türk sadece duymaz, hisseder.
Sadece izleme değil, harekete geçme milletidir.
Zalime sessiz kalmak bizde yoktur.
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim”
diyen bir adalet anlayışıyla yoğrulduk.
O yüzden nereye baksan Türk çıkar.
Çünkü nerede bir vicdan konuşuyorsa,
Nerede bir mazlum ses buluyorsa,
Nerede zalim titriyorsa…
Orada Türk’ün gölgesi ya gözetiyor, ya da set oluyor demektir.
Rafet Ulutürk