Mensubu olduğum, mensubu olmakla da onur ve gurur duyduğum Ülkücü Türk Milliyetçiliği camiasını endişeli, üzgün ve meraklı gözlerle takip ediyorum.
Endişeli ve üzgünüm. Çünkü Ülkücü Türk Milliyetçiliği hareketi büyük lider Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’ in ölümünden sonra istikrarlı bir çizgi tutturamadı ve birliğini koruyamadı.
Türkeş zamanın da ayrılmalar olmadı mı? Oldu.
Onun zamanında da oldu; bireysel ayrılıklar yaşandı ama yara derinleşmeden kapanmasını sağladı. Son Turgut Özal destekli önemli bir grubun ayrılma olayı yaşandı, oda fazla yara açmadı. Hatta yara kabuk bağladığı, yara açanlarında yanlışı fark ettiği bir zamanda da Başbuğ Türkeş Hakk’a yürüdü.
Türkeş Beyin ölümünden sonra, ölüm acısı toplumumuzu kenetledi. Yeni Genel Başkanla %17.98 lik oy oranı ile iktidar ortağı olundu.
Başarısız ve acemice uygulamaların yaşandığı iktidar döneminden sonra dağılmalar başladı. Sanki dağılma isteniyormuş gibi beklenmeyen hareketler görüldü. 12 Eylül öncesinin çilekeş dava adamlarının bir bölümü hareketin dışına itildi veya bir kısmı da bahanelerle ayrıldılar. Ayrılanların önemli bir kısmı da Koalisyon hükümeti döneminde siyaset ve bürokrasi de üst düzey görev alanlar oldu.
2025 li yıllarda Ülkücülük unutuldu ve Türk Milliyetçileri de cam fanusun yere düşüp kırılmasıyla içinde bulunanların etrafa saçılması gibi darmadağın oldular.
İçlerinden Ülkücü İmamoğlu diyende görüldü.
Bozkurt Tayyip, Bozkurt Kemal diye bağıranlarda oldu.
Hatta onların yanına minder atıp oturanlarda çıktı.
Dünya kaygısına kapılıp bir şeyler sahibi olmak isteyenler de çıktı.
Şu anda Türk siyasi hayatında, Türk milliyetçilerinin kurduğu 11 parti var.
Adını ve amblemini beynimizden ve yüreğimizden sökemediğimiz ama baktıkça hüzünlendiğim parti bugün bölücü başı ile yeni bir atmosfer yaratmanın hazırlığı içinde.
Bunları neden yazıyorum? İçim acıyor da ondan.
Cumartesi günü Türk Milliyetçiliğine hizmet ve Türk milliyetçilerini bir araya getirmek söylemi ile yola çıkanların kurduğu Milli Egemenlik Platformu Genel Merkez Hizmet binasının açılışına katıldım.
Dün canını bile hiçe sayıp Türklük, Türk Milliyetçiliği, vatan ve bayrak için mücadele edenlerden içlerinde şahsen tanıdığım, bir kısmını da ismen bildiğim yaş almış Bozkurt’ları gördüm.
Çok sevindim ama bir o kadar da kahroldum. Gözlerindeki hüzne, iyi şeyleri arzulama bakışlarına şahit oldum. Ayrıca yaş almış gençlerin yanında geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin az olması da ayrı bir üzüntü kaynağım oldu.
Milli Egemenlik Platformunun kurulmasına önder olan kişiler; ben değil “BİZ”, Benim değil “BİZİM” duygusu ve inancını oraya gelecek Türk Milliyetçilerine hissettirebilirlerse birlik sağlanmasına vesile olmuş olurlar.
Büyük umutlarla takip ettiğim İYİ Parti, Zafer Partisi ve diğer parti yetkililerini açılışta görmekte moral verdi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın iddianamesi hazırlanmadan seksen güne yaklaşan sürede suçu ispatlanmış gibi mahpusta tutulması ayrı bir üzüntü kaynağı.
Sayın Müsavat DERVİŞOĞLU görevin büyük ve önemli, yükün ağır bunun farkındayız ama bu ağırlığın bilincinde olduğunuzu da tahmin ediyorum.
Tüm milliyetçi Genel Başkan ve yol arkadaşlarına başarı ve güç diliyorum.
Esas dileğim, “Bir olmanız, İri olmanız, diri olmanızdır”
OLMAMIZDIR…
Allah yolunuzu/yolumuzu açık etsin…
TANRI TÜRKÜ KORUSUN…
