Hasan Yakup CANGÜVEN


TÜRK OCAKLARI ANKARA ŞUBESİNDE TARİHİ SOHBET: TEHCİR VE ERMENİ MESELESİ BELGELERLE ANLATILDI

Tarihi, sadece hatırlamak için değil, ders almak için okuyacak, yarınlara emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz…


Türk tarihinin en tartışmalı konularından biri olan “Ermeni Meselesi” Türk Ocakları Ankara Şubesi’nde düzenlenen önemli bir etkinlikte ele alındı. 

Türk Ocakları Ankara Şubesi, tarihimizin en mühim ve aynı zamanda en tartışmalı meselelerinden biri olan “Ermeni Meselesinin Tarihi Gelişimi” başlığı altında geçtiğimiz 25 Nisan 2025 tarihinde Ocak binasında önemli bir etkinlik düzenledi.

“Ermeni Meselesinin Tarihi Gelişimi” etiketiyle gerçekleştirilen programda, Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyet Tarihi uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şahingöz, konuyu belgeler, arşiv kayıtları ve tarihî kaynakları temel alarak kapsamlı bir şekilde değerlendirdi.

Etkinlikte yaptığı sunumda Ermeni Meselesinin tarihi gelişimini, uluslararası ilişkilerdebüyük güçlerin çıkar çatışmalarına nasıl yansıdığınıbelgeler, arşiv kayıtları ve tarihi kaynakları temel alarak ana hatlarıyla anlatanTürk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Şahingöz,Ermeni Meselesinin, sadece bir tarih konusu değil; aynı zamanda diplomatik, sosyolojik ve uluslararası hukuk açısından güncelliğini koruyan çok boyutlu bir mesele olduğunu ve geçmişin yükünü bugüne taşıyan büyük bir mahiyet taşıdığını vurguladı.

“Tehcir Meselesinin”yalnızca bir tarih konusunu masaya yatırmak olmadığını ifade eden Şahingöz; “Bu meseleaynı zamanda tarihin sisleri arasında kalmış, her zaman çarpıtılmış, her daim istismar edilmiş bir hakikatin de izini sürmek, bu olayların Türk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanları uluslararası aktörlerce nasıl manipüle edildiğini, hangi bağlamlarda ele alındığını, uluslararası politikaya nasıl malzeme edildiğini,meselenin kökenlerini, gelişim sürecini ve günümüze yansıyan yönlerini tarihi belgeler ışığında objektif bir yaklaşımla ele almaktır” dedi.

Tehcirin, iki halk arasında yaşanmış bir anlaşmazlıktan ibaret olmadığını ifade eden Şahingöz, “Şunun altını önemle çizmek gerekir ki bu konu, büyük güçlerin 19. yüzyıl sonlarından itibaren yürüttüğü çıkar çatışmalarının, emperyalist planların ve uluslararası diplomasi oyunlarının doğrudan bir yansımasıdır” dedi.

Şahingöz, 1915 olaylarının yalnızca tarih kitaplarında kalmış bir etnik çatışma olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, meselenin hâlâ uluslararası alanda siyasi tartışmaların ve ülkemize yöneltilen ithamların merkezinde yer aldığını vurguladı. 

Her yıl 24 Nisan’da bazı devlet başkanlarının "soykırım" ifadesini kullanmasının, konunun güncelliğini koruyan bir siyasi araç olarak değerlendirildiğini gösterdiğini söyleyen Şahingöz, “Oysa bu mesele, tarihçiler arasında özgürce tartışılmalı ve olayların soykırım tanımına uyup uymadığı bilimsel yollarla, objektif biçimde ortaya konmalıdır” diye konuştu.

Türkiye’nin 2005 yılında tüm arşivlerini dünya kamuoyuna açtığını ve tarihçilerden oluşan ortak bir komisyon kurulmasını teklif ettiğini hatırlatan Şahingöz, Ermeni tarafının ise bu çağrıya siyasi gerekçelerle olumlu karşılık vermediğini vetarihsel hakikati araştırmak yerine siyasi baskı yöntemlerini tercih ettiğini ifade etti. Şahingöz, “Tarihçiler özgürce tartışabilirse, bu olayların bir ‘soykırım’ tanımına uyup uymadığı daha net anlaşılır. Ancak mesele, siyasi baskı yoluyla şekillendirilmeye çalışılıyor.” dedi.

Tarihsel sürecin özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında ivme kazandığını ve Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamaya başladığı döneme rastladığının altını çizen Şahingöz; “1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi (93 Harbi) sonrasında imzalanan Ayastefanos Antlaşması ve ardından Berlin Antlaşması ile Ermeniler uluslararası bir sorun hâline getirilerek diplomatik gündeme taşınmıştır. Berlin Antlaşması'nın 61. maddesi, Osmanlı yönetimini Ermenilerin yaşadığı bölgelerde reform yapmaya zorlamış, böylece büyük devletlerin Anadolu'ya müdahalesinin hukuki zemini oluşturulmuştur. Özellikle İngiltere, Rusya ve Fransa gibi güçler, "Şark Meselesi" kapsamında Osmanlı toprakları üzerinde çıkar çatışmalarına girmiştir. Ermeni sorunu, bu rekabetin bir parçası olarak kullanılmış, Ermeniler adım adım siyasi ve askeri bir koz haline getirilmiştir” diye konuştu. 

Etkinlikte, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, Anadolu topraklarında yaşayan bazı Ermeni grupların yabancı devletlerin teşvik ve kışkırtmasıyla isyanlara kalkıştıklarını, bağımsız bir devlet kurma hayalleri peşinde toplumsal barışı zedelediklerini vebu süreçte iki tarafın da ağır bedeller ödediğini ve derin yaralar aldığınıanlatan Prof. Dr. Şahingöz, “Ancak olayların tek taraflı olarak sunulması ve uluslararası propagandaya dönüştürülmesi zamanla hakikatin üstünü örttü. Tarihi olayların sağlıklı değerlendirilebilmesi için dönemin şartları, aktörleri ve güç dengeleri doğru okunmalıdır. Aksi takdirde tarih gerçekleri aydınlatan bir araç olmaktan çıkıp, bir propaganda malzemesine dönüşür” uyarısında bulundu.

Ermeni Meselesi örneğini veren Şahingöz, bu konunun uluslararası alanda Türkiye’ye karşı haksız ithamların bir aracı haline getirildiğine dikkat çekerek, “Olaylar bağlamından koparılıyor ve kasıtlı olarak çarpıtılıyor. Bunun farkına varmak ancak sağlam bir tarih bilinciyle mümkündür” dedi.

“Geçmişi sağlıklı analiz etmeden geleceği sağlam inşa edemeyiz” diyen Şahingöz, tarih bilincinin hem bugünü anlamak hem de yarını daha sağlam temeller üzerine kurmak için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Tarihi meselelerin duygusal, ideolojik ve siyasi önyargılardan arındırılarak ele alınması gerektiğini belirten Şahingöz, özellikle içinde bulunduğumuz küresel çalkantılar çağında tarihin, güçlü bir düşünsel zemin sunduğunu ifade etti. “Tarih sadece geçmişi anlatmaz; bugünü anlamamıza, yarını anlamlandırmamıza da kılavuzluk eder” sözleriyle tarihsel perspektifin önemine işaret etti.

Özellikle ABD ve bazı Batılı ülkelerde güçlü bir ağ kurmuş olan Ermeni diasporasının, 20. yüzyılın başından bu yana dünya kamuoyunu etkileyerek, tarihsel olayları tek taraflı bir bakış açısıyla sunma gayreti içine giriştiklerinedikkat çeken Şahingöz sözlerini şöyle tamamladı; “Tarihi belgeler, yaşanan çatışmaların Osmanlı Devleti'nin doğrudan bir soykırım politikası yürüttüğünü değil, devletin iç karışıklıklar ve güvenlik gerekçeleriyle zorunlu tedbirler aldığını açıkça göstermektedir. Ancak Ermeni diasporası, bu gerçekleri yok sayarak, dramatize edilmiş hikâyeler ve sansasyonel anlatılarla uluslararası kamuoyunu yıllardır yanıltmış ve yanıltmaya da devam etmektedirler. Toplanan uluslararası yardımların da asıl amacı doğrultusunda kullanılmadığı; Ermeni milliyetçi örgütler tarafından kendi siyasi ve askeri hedefleri için harcandığı, belgelerle ortaya konmuştur. Özetle, mazlumiyet algısı üzerinden yürütülen bu küresel propaganda, hakikatin yerine algı inşa etmeyi amaçlamaktadır.” 

Programda bulunmuş ve Şahingöz hocamı dikkatle dinlemiş biri olarak şunu açıkça ifade etmeliyim ki, kendi tarihimizi kendi milliyetçi otoritelerimizden dinlemeden, kitaplarını okumadan geçmişi doğru analiz edemeyiz. Olayların arka planını ideolojik saplantılardan uzak, sadece hakikate sadık kalarak olayları doğru çerçevede analiz eden ve “Cumhuriyet Tarihi” üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Mehmet Şahingöz hocamızdan dinlemek, tarihsel gerçekleri daha doğru değerlendirebilmek ve daha doğru kavrayabilmek adına heybelerimize doldurduğumuz çok önemli bir bilgi zenginliği oldu. 

Tarih, sadece geçmişte yaşanmış olayların bir toplamı değildir. Tarih, bir milletin hafızası, kimliği ve geleceğe taşıdığı ruhudur. Bu nedenle tarih bilinci, bir ulusun yaşaması, büyümesi ve güçlü kalabilmesi için vazgeçilmezdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz bir şekilde ifade ettiği "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hâl alır." sözü, işte tam da bu hakikatin özüdür.

Her ne kadar üzeri kirli oyunlarla örtülmeye, özel çalışılmış senaryolarla kamuoyu yanıltılmaya çalışılsa da“hakikatin” eninde sonunda tıpkı bir güneş gibi bütün karanlıkları yırtarak ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. 

Hakikat arayışına katkı sunan, olayları yalnızca görünen yüzüyle değil, arka planındaki büyük güçlerin çıkar çatışmalarıyla birlikte ele alınmasının gerekliliğini bizlere anlatan, tarihi gerçekleri daha doğru kavramamıza vesile olan ve gerçeğin (tarihin) uluslararası tezgâhlarında kurulan derinliklerinde kaybolmak yerine onu belgeyle, akılla, sağduyuyla, vicdanla, büyük bir sabırla ve milli bir ruhla bizlere anlatan kıymetli büyüğüm, kıymetli bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Şahingöz hocama gönülden teşekkür ediyor, en kalbi duygularla tazim ediyorum. 

İnanıyorum ki bu kabil sohbetler, yapılan sunumlar, düzenlenen paneller, gerçekleştirilen etkinlikler geçmişi doğru analiz ve geleceği daha bilinçli inşa etmemize, milliyetçi, devletini ve milletini çıkarsız seven vatansever, şuurlu genç nesiller yetiştirmemize büyük katkı sağlayacaktır.

Türk düşmanı çevreleri yakinen tanıyacak, tarihi olayları dönemin bağlamından koparıp tek taraflı, yanlı anlatımlar üzerinden ülkemizi hedef alanları, dünya kamuoyunda yanlış algılar oluşturanları ve onlara çanak tutan yerli işbirlikçileri hafızlarımızın arka duvarlarında hep diri ve canlı tutacak, asla unutmayacağız.

Tarihi, sadece hatırlamak için değil, ders almak için okuyacak, yarınlara emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz…

Yazımızı, ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın 2006 yılında Balıkesir Üniversitesi'nde yaptığı alkışlanan konuşmasından bir paragrafla bitirelim: 

“Avrupa soykırımdan bahsediyor. Soykırım Balkanlar'da olmuştur. Bulgar, Sırp, Yunan, bizim Türklerimizi katletmiştir, soykırım orada olmuştur. Ben Avrupa tarihine inanmam, Avrupa tarihi bizim tarihimizi tahrip etmiştir, benim bütün hayatım bu tahrifatı düzeltmekle geçti. Eğer herhangi bir şey için övüneceksem bunun için övünürüm. Avrupa'nın yalanlarını yüzlerine vuruyorum. Avrupa bize hiçbir zaman dost olmadı. Bugün de geleneksel düşmanımızın maşası halinde. Türkiye çok güçleniyor, Avrupa da bundan korkuyor ve bizi parçalamak istiyor. Çünkü Türkiye, Ortadoğu'da oldukça parçalayamaz, Türkiye'yi bağımlı yapamaz. Ama parçalayarak bağımlı yapmaya çalışıyorlar. Bizde AB sevdası var, AB bizi anlamıyor. Bizim diplomatlarımızın, hükûmetlerimizin, medyamızın bu rehaveti karşısında tekrar isyan damarlarım kalkıyor. Avrupa kapitalizmi, Avrupa'nın refahı Türkiye sayesindedir.”

 

DEV LOJİSTİK FİRMASI 20 BİN KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARIYOR

BRICS ve G7'nin küresel ekonomiye katkıları arasındaki fark rekor seviyeye ulaştı

AVRUPA'NIN UKRAYNA'YA ASKER GÖNDERME PLANI BAŞARISIZ OLDU

Yeni Zelanda'da 6.2 büyüklüğünde deprem

SERAP GÜLER'E ALMANYA'DA DEVLET BAKANLIĞI

HAMAS ULUSLARARSI TOPLUMA MEYDAN OKUDU

AVRUPA'DA YAŞANAN ELEKTRİK KESİNTİLERİNİN NEDENİ NADİR BİR ATMOSFERİK OLAY

KATOLİK DÜNYASI YENİ LİDERİNİ SEÇMEYE HAZIRLANIYOR

KUZEY KORE'DEN RESMİ DUYURU

JAPONYA'DA YAŞLILARIN ATM'LERDEN TELEFON GÖRÜŞME YAPMASI YASAKLANDI

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 31 25 1 5 48 80
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 32 14 10 8 11 50
6.İstanbul Başakşehir 31 14 11 6 7 48
7.Trabzonspor 31 12 10 9 13 45
8.Göztepe 31 11 10 10 12 43
9.Konyaspor 32 12 13 7 -3 43
10.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
11.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
12.Kayserispor 31 10 11 10 -10 40
13.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
14.Rizespor 31 11 16 4 -14 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 31 9 15 7 -11 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 31 2 25 4 -50
1.Galatasaray 31 25 1 5 48 80
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 32 14 10 8 11 50
6.İstanbul Başakşehir 31 14 11 6 7 48
7.Trabzonspor 31 12 10 9 13 45
8.Göztepe 31 11 10 10 12 43
9.Konyaspor 32 12 13 7 -3 43
10.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
11.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
12.Kayserispor 31 10 11 10 -10 40
13.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
14.Rizespor 31 11 16 4 -14 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 31 9 15 7 -11 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 31 2 25 4 -50

YAZARLAR