Dünyanın her ülkesinde siyasi birliktelik ya da karşılık üzerine siyasi tartışmalar kimi zaman kan ile sonuçlanan olaylarla devam eder.
Siyasi partilerde birlikteliği kendi çıkarları doğrultusunda sürdüğü dönemlerde yaşanır ve sona erer.
ANAVATAN Partisi bu birliktelik üzerine kurulmuştu…
İktidar uzun bir dönem sürmüş, ne var ki bir tabela partisinden ileriye gidemeyen bir siyasi parti olmuştur.
DEMOKRATİK SOL PARTİ ve bir dönem erken seçim isteyen MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ seçimlerde %10’un altında kalarak TBMM’ne Milletvekili seçememiştir. DYP de, aynı yolun bir parçası olmuştu.
İktidardaki AK Parti de Anavatan Partisi gibi birliktelik üzerine kurulmuştur ve iktidar devam etmektedir.
Gündem, daha resmi olarak kararlaştırılmamasına rağmen CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını seçme girişimi AK Partinin ortaya attığı gündem üzerine devam ettirilmekte.
Ana Muhalefet Partisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın siyasi operasyonlarına sanki talimat gibi yerine getirmesi, sizce kendi başına fikri olmayan bir siyasi parti olarak mı görmeliyiz?
Siyasi partiler o ülkede yaşayan insanlara iktidara geldiklerinde ne yapacaklarını mertçe söylemesi gerekmez mi?
Hani arada bir sıkça sizlere ABD’nin ortaya attığı “Kuzey Afrika ve Orta Doğu Projesi” de söz konusu ülkelerde de birlikteliklerin yıkılması, yenilerinin kurulması ve toprakların paylaşımından söz ederdim.
Birlikteliklerin sarsılması, Kuzey Afrika ülkelerindeki savaşlarla yaşanmadı mı? Yaşandı!
Ortadoğu’da savaş her kesin önünde yaşanmadı mı? Bağdat bombalandı. Suriye param parça oldu.
Gündemimizde de Suriye’nin kuzeyinde yer alan PKK faktörü olmasından dolayı Öcalan’ın askeri kanadı kapatması, mahkumiyetini ortadan kaldırmak ve TBMM’nde Hakkari’den Milletvekili seçilerek siyasetin tam içinde olması isteniyor. İşte birlikteliğin gündemdeki en önemli konu!
Geçmiş tarihi hatırlayan bilir. Demokrat Partinin iktidarda olduğu yıllar…
Tunus bağımsızlığını almıştı. Kurulan ilk Meclislerinde Türkiye Cumhuriyetine ilhak etmeğe karar verdi. O zaman “Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projesi” icat edilmediği için Türk Hükümeti ilhakı kabul etmedi. Tunus, Osmanlının bir Valiliği değil miydi?
Bu mantık içinde Osmanlının kaybettiği toprakların Türkiye Cumhuriyetine ilhak etmeleri de gündeme gelir belki.
Aynı şekilde Fransızlardan kurtulan Cezayirliler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine başvurarak bağımsızlığının kabul edilmesini istemedi mi?
O yıllarda Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin dışında Kıtaların da yer aldığı dönemde Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin oy birliği ile seçilmemiş miydi?
Başbakan Adnan MENDERES, Fransızlara şirin gibi kalmak uğruna Cezayir’in bağımsızlığına hayır dememiş miydi?
Yıllar sonra rahmetli Turgut ÖZAL, DAVOS toplantılarından sonra aldığı ani bir kararla biz Gazetecileri de uçağa alınarak Cezayir’e gitmiş ve Cumhurbaşkanına açıkça olmamasına rağmen kapalı kapılar altında özür dilemedi mi? Mekan’ı cennet olsun.
Şimdi size 11 yıl kaldığım Belçika’daki bir köyden söz edeceğim. Kimlere göre siyasi bir birlikteliğin örneği.
Faymonville Köyü
Belçika Krallığının kurulması için, başta İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya gibi ülkeler sıkça işgal ettikleri toprakları Krallığa dönüştürmeye karar verirler. Fransız Kralının kız kardeşi ile Alman Kralının Doktorunu evlendirirler ve Almana Belçika Kralı oldun derler. Bu topraklarda yaşayan bir köyde yaşayanlar ise Belçika Krallığına bağlı kalmak istemezler. Krala vergi vermek hiç işlerine gelmezler.
Ne yapacaklar derken, bir köylü “Osmanlı İmparatorluğuna bağlanalım!” der. Hiç biri İstanbul’u görmemiş. Bir mektup hazırlarlar ve Osmanlı Sultanına “Biz senin kulun olmak istiyoruz” diye kaleme alırlar. Mektup İstanbul’a ulaşır.
Sultan da köyü Osmanlı topraklarına alır…
Bu köyde yaşayanlar Türkçe bilmezler. Müslüman da değillerdir.
İmparatorluk sona erene kadar kullukları devam eder.
Bu köye giderseniz senede bir kez Osmanlı İmparatorluğuna girdikleri günü kutlarlar.
Osmanlı Bayrağı ve Türk Bayrağı ile etkinlikler yaparlar.
Yoksa ellerindeki Türk Bayrağı ile Türkiye Cumhuriyetine ilhak mı etmek isterler, bilemem.
Faymonville Köyü
İşte siyasi birlikteliğin devam ettiği bu günlerde açılan davalar, mahkumiyetler birlikteliğin acılı gerçekleri midir, onu da bilemem.
Dostlar, hepinize iyi hafta başları. Saygı ve sevgilerimle,
