Oktaytaş1

Tarih: 29.09.2024 20:54

Ülkemizin Beka Sorunu-3

Facebook Twitter Linked-in

Ensar Mantığı !

Beka sorunu ana başlıklı yazımızın bundan önceki bölümlerinde sığınmacıların ülkemizin sosyal yapısını ne kadar olumsuz etkilediğine ilişkin bilgilere yer vermeye çalıştık. Gerçekten ülkemiz, sığınmacılar için bir cennet olurken, ülkemiz vatandaşları için kayıplardan öte bir anlam taşımıyor.
Sığınmacılar için bugüne kadar kesin olmamak birlikte resmi rakamlara göre 75 milyar dolar tutarında bir harcama gerçekleştirilmiş. Bu para, sizin, benim vergileriyle oluşturulan Hazinenin kaynaklarından karşılanmış. Dışarıdan gelen 3-5 milyar dolarlık yardımları saymazsanız, her birimizin kişi başına gelirinden eksilen 2’şer bin doların ardında işte bu gerçek yatıyor. Kendi kendine yeten bir ülke durumundan net tarım ithalatçısı ülke durumuna geldik. Sebep yine bu bilinçsizce ve akıl dışı uygulamalarla kapıları sonuna kadar açmamızdan kaynaklanıyor.
Bugün tüm ülke vatandaşları olarak şikayetçi olduğumuz konuların başında sağlık hizmetlerine ulaşamıyor olmamız geliyor. Başta pırıl pırıl doktorlarımız olmak üzere yetişmiş her branştan sağlık personelimizi, gelişmiş ülkelere kaptırıyoruz. Ne acıdır ki, bu süreç olanca hızıyla da devam ediyor.
Şehirlerimizin girişlerinde inşa edilen şehir hastanelerimizde doktor bulamıyoruz. Tıbbi tetikleri gerçekleştirecek yetişmiş elemanlarımız olmadığı için aylar sonrasına randevu veriliyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi birtakım insanlara olan kıt imkanlarda adeta ikram ediliyor.
Biliyorum şimdi bazı kafalar beni ve benim gibi düşünenleri faşistlikle suçluyorlar, ama gerçekler de orta yerde duruyor. Avrupa Ülkelerinde, yapılan son seçimlerde gösterdi ki, sığınmacılara karşı olan hoşgörü günden güne azalıyor. Birçok ülke Suriye başta olmak üzere, iç savaş yaşayan ülkelerde, çatışmaların bittiğine dikkat çekerek “neden geri dönülmediğini de” sorguluyorlar.
Ülkemize yoğun bir şekilde sığınmacı akınının yaşandığı 2011 yılından bu yana sadece ülkemizdeki sığınmacılara hastanelerimizde 97 milyon poliklinik hizmeti verilmiş. Bunların 3 milyonu yataklı tedavi şeklinde gerçekleşmiş. Yine bunların 2.6 milyonuna ameliyat yapılmış.
Sadece Suriyeli sığınmacılara verilen poliklinik hizmeti, 32 milyona ulaşmış durumda. Bunlardan 1 milyon 326 bin 849 kişisi yatarak tedavi görmüş. Ameliyat olanların sayısı ise 1 milyon 215 bin 128 kişi olarak tespit edilmiş. Türkiye doğan çocuk sayısı ise 750 bin olduğu belirtiliyor.
Bunların tamamı resmi, devlet kayıtlarına geçen sayıları kapsıyor. Kaçak ve diğer yollarla girenlerin kaç kişi olduğu, bunlara ne gibi hizmetlerin verildiğini ise ne biz biliyoruz, ne de devletin resmi makamları biliyor.
Yine Suriyeli sığınmacılar örneği üzerinde devam edelim.
Ülkemizde okul çağına gelmiş ve okula gidecek yaşta olan Suriyeli çocuk sayısının 1 milyonun biraz üzerinde olduğu biliniyor. Resmi kayıtlara göre; bunlardan 620 bini eğitimde. 17 bin genç ise üniversitelerimizde eğitim görüyor.
Tüm bu hizmetlerin büyük bir mali portresi olduğu bir gerçek. Türkiye, yıllar boyunca bu kadar büyük yükü sırtladı ve artık dayanacak gücü de kalmadı. Sığınmacı olarak ülkemize gelenlerin yasından fazlasının erkek ve genç nüfus olduğu ise resmi kayıtlarla tescillenmiş durumda.
Yani, ülkesindeki iç çatışmalardan, savaşlardan kaçarak ülkemize gelenlerin önemli bir kısmı kendi topraklarını, vatanlarını savunmak yerine ülkemize kaçmayı daha evla görmüşler. Şimdi bizde bu insanlara, kendi çocuklarımızın geleceğini feda ederek bakıyoruz.
Bu çalışabilir, yaştaki insanların ucuz işgücü olarak aramızda yaşıyor olması, vergi ve kayıt dışı ekonomik güç olarak esnaflarımızla haksız rekabete girmeleri ise “beka sorununun” ayrı bir boyutunu gösteriyor. Onlar sığınmacı bizler ensarız felsefesi işte bizi böylesi sıkıntılı bir durumla karşı karşıya bıraktı. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkesi olsanız bile, sayıları 10 milyona yaklaşan bunca insana bakmak, “ensarlık” sınırını da aşıyor artık.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —