Mehmet BOZKUŞ

Tarih: 09.05.2024 18:41

ULUSLARARASI KURULUŞLAR VE GÜNÜMÜZ

Facebook Twitter Linked-in

Savaş sonrası 18 Nisan 1946’da Cenevre’de toplanan konferans, XXI. Genel Kurul Toplantısıyla cemiyetin dağılmasına karar verdi. Birleşmiş Milletler 24 Ekim 1945’te kurulmuş olup yetersiz kalan Milletler Cemiyeti yerini almak ve daha etkin bir şekilde faaliyetlerini yürütmekti. Dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir koordinasyon sağlayarak insanlığa hizmet etmekti. Birleşmiş Milletler kendini ; Adalet ve Güvenliği, Ekonomik Kalkınma ve Refahı, Sosyal Eşitliği uluslararasında ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş” olarak tanımlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945’te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması’dır.

 BM, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı şu an 193’e ulaşmıştır. Yapısal olarak idari bölümlere ayrılmıştır; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı, BM’nin göz önündeki temsil Genel Sekreterdir. 

Birleşmiş Milletler fikri ilk olarak, II. Dünya Savaşı’nın bitiminde savaşın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla ortaya atılmıştır. BM yapısının hâlen bu amacı koruduğunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin varlığı ve çalışmalarıyla ortaya koymuştur. Güvenlik Konseyi on beş ülkeden oluşmakta olup, bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir. Bu ülkeler ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa’dır. BM kuruluş amaçlarına uygun olarak bugün 2. Dünya Savaşı sonrası insanlık adına suç işleyenlerin ve kendi güvenliklerine tehdit unsuru olarak görecekleri bütün eylem ve yapılara karşı uluslararası bir hukuk ve zemin oluşturmak adına kurumuş bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.

 Veto hakkına sahip ülkelerin her kararın alınmasında 193 üyeli yapı içinde 193 üyelerden beşi hariç hiç birinin oy hakkı ile bir yaptırım hakkına sahip olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. İki kutuplu dünya düzeninin kuruluşları olan daha sonra tek kutuplu dünya düzeninin tamamen kontrolüne giren uluslararası kuruluşların bugün bütün yapılarının tartışılmaya başlandığı görülmektedir kendi menfaat ve çıkarları adına insan hakları, barış,demokrasi ve adalet adına çıkarmaktan çekinmeyen hakim güçlerin sömürdükleri, yönettikleri, işgal ettikleri topraklardan atıldıkları yeni bir dönemden geçmekteyiz. Gücü kayıp etmek istemeyenlerin insanlık adına işlenen suçlar karşısında alınacak kararları etkileme ve suça ortak oldukları halde kendilerine göre karar çıkarmaktan hala çekinmedikleri bir dönemdeyiz. Veto hakkına sahip Batılı ülkeler olan ABD,Fransa ve İngiltere bugün yine veto hakkına sahip olan Çin ve Rusya’yı düşman olarak ilan ettikleri günümüzde BM nasıl bir doğru karar alabilme yapısına sahip olacaktır. 

Türkiye başta olmak üzere Çin ve Rusya tarafından da gündeme getirilmeye başlanan ve dünyanın mazlum milletlerinin de desteklediği ‘’Dünya Beşten Büyüktür.’’ söylemi en üst seviyeden gündemde tutulmaktadır. Atom bombası atarak insanlık adına suç işleyenlerin bugün dünyanın bir çok yerinde insanlık adına suça ortak oldukları Filistin Coğrafyasında işgalci İsrail ile Filistin Hamas arasında yaşananlar tamamen bir soykırım olarak tarih de yerini almaya devam ettiği bir dönemde uluslararası kuruluşların yetersiz kaldığı ve bu suçu işleyenlerle beraber veto hakkına sahip olan ülkelerden bazıların soykırımcı İsrail’e destek verdikleri görülmektedir. İnsanlık adına işlenen suçlar karşısında sessiz kalanların tarihlerin de bir kara leke olarak yerlerini alacaklarını unutmamak gerekir. Bu nedenle uluslararası kuruluşların yeniden şekillenmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Adaleti sağlayacak , Haklıyı koruyacak Mazlum Milletlerin sömürülmesine karşı çıkacak, Adalet ve Güvenliği, Ekonomik Kalkınma ve Refahı, Sosyal Eşitliği yeniden sağlayabilecek yeni uluslararası kuruluşların kurulması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Sağduyulu Ülkelerin bütün uluslararası kuruluşlarda yeniden yapılanma ihtiyaçlarını gündeme getirecekleri işgal ,sömürge , soykırım ile insanlık adına mücadele ve güçbirliği yapacak, yeni dünya düzeni kurulurken masada karar verecek, tarih boyunca yönetimlerinde adaletten şaşmayan köklü tarihe sahip devletlerin etkin rol alması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Tarihsel geçmişleri dün olan milletlerin güçe dayalı anlayışlarının bittiği dönem yaklaşmaktadır. Tarih boyunca gittikleri her yerde adaleti hakkı koruyan Türk Devletleri bugün de bunun mücadelesini vermektedir.

 Mehmet BOZKUŞ

 Stratejist-Algısal Siyaset Siyaset Bilimci

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —