Filiz ŞENGÜL

Tarih: 04.02.2025 13:43

VE SUSMAYI ÖĞRENDİ GÖZLERİM

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili okurlarım merhaba, bugün yine hayatın içinden bir konuluyu ele alacağım.

Yine neyi nereye koyayım telaşı...
Oysa yorgun yüreğim hayat girdabında.
Ne tuhaf  değil mi varmak istediğimiz  yere hep geç kalıyoruz. 
Bir lahza olsa dalamıyoruz.
Hayalini kurduğumuz ülkeler çok uzak. 
Ansızın uyanıyoruz uykudan..

Anne ben ne ara büyüdüm!. 

Ne çok yük yüklediler masum yavruna…

Şimdi neye nerden başlayayım!..  Yine acıyı gülümsemeyle gizleyeyim…

Umut bekler çocuklar. ..

Çocuk olmadan anne olan yüreklere dokunalım.  

Hasta olunca bile dinlenemeyen nasırlı elleriyle hayata dört elle sarılan o güzel annelerin  yüreğine dokunalım. 

Ne yapsa da kimseye yaranamayan çocuğunun, cahil eşinin, sen anlamazsın dediği kadınları anlayalım biraz…

Kendinden vazgeçip ailesi için yaşayan kadınlara bir tebessüm borçluyuz ve bir hayat... 

Yaşanması mümkünken yaşayamadığı hayalleri küçük bir çeyiz sandığında. Gülen gözlerinin arkasında ki matem hangi çiçeğin hüznü. Onu görmüyoruz. 

Her gün biraz daha tükenirken yeni bir gün  doğuyor penceresinde. 

Elleri uzanıyor kendisine alınmayan ama kendi emeğiyle suladığı çiçeklere. 

Bir çayın buğusunda hazırlıyor kahvaltıyı eşi işe çocuğu okula ya kendisi derin bir hüzne. 

Gidecek bir hayatı yok… 

Vazgeçemedikleri  vazgeçiyor kendisinden…

Bir lahza olsun dinlenmek istediği  yer de dalga kıran…

Gelmeyenler yarınlarda…

Bilmediği yollarda bilmediği sularda yüzdü yüreği ve yine en iyi bildiğini sandığı insan yanılttı ve susmayı öğrendi gözleri…
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —