Düşünce İklimi Fuat YILMAZER


YALNIZLIK KALABALIĞA GALEBE GELİYOR

Batılılaşmanın yanlış anlatılması ve anlaşılması nedeniyle Türk insanının toplumculuk karakterinde de zayıflamalar olmuştur.


Türk Dil Kurumu (TDK) ve Ankara Üniversitesi işbirliğinde “2024 yılının kelimesi” için oylama yaptırılmış, katılımcılardan “Yabancılaşma”, “algoritma”, “yozlaşma”, “yapay zekâ”, “dijital yorgunluk”, “kalabalık yalnızlık”, “merhamet” gibi 7 kelimeden birisini seçmeleri istenmiş. 1 milyon kişi oylamaya katılmış çoğunluk tercihini “kalabalık yalnızlık” tan yana kullanmış.

NG Araştırma şirketi de 11-22 Eylül 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 1501 kişinin katılımı ile online araştırma platformunda insanların stres, mutluluk ve gelecek kaygısı üzerinde araştırma yaptırmış, ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Örneğin katılımcılara mutluluk üzerine sorulan sorulara katılımcıların % 23 mutsuz, % 33 kendilerini ne mutlu ne de mutsuz hissediyorlarmış. Stresli miyiz sorusuna her on kişiden 4 stresli, 5’i ise kısmen stresli olduğunu söylerken stres yaşamadığını söyleyen sadece 1 kişi olmuş.

Stresin nedeniyle ilgili soruya ise % 33.44 ü ekonomik sebepleri, % 19.32 si gelecek kaygısı, % 12.13’ü iş ve okul, % 11.73 ü aile diye devam ediyor.

Ortaya çıkan sonuca göre toplumumuz, özellikle gençlerimiz psikolojik sıkıntılar içindedir. 21.yüzyılda insanlarımız kalabalık içinde yalnız, sevgisiz hissediyorlarsa onun arkasından birçok olumsuz sonuçların geleceği aşikârdır.

Yazılı ve görsel medyaya göz gezdirelim, televizyonların haber ve tartışma içerikli yayınlarına bakalım, güncelliğin ilk sırasına yerleşmiş olan sosyal medyada dolaşalım, gençlerle ilgili, yoksul kesimle ilgili haberleri, olumsuz gelişmeleri görmek, dinlemek normal hale geldi. Her ne kadar nüfus sayımızda düşme olsa da hemen hemen her evde öğrenci, genç var.

Bugünkü Türkiye’de en önemli sorun insanların yalnızlığı, eğitim kalitesinin düşüklüğü, ekonomik sorun, işsizlik, geçinme zorluğu ve siyaset sahasının çok fazla kirlenmişliğini görürsünüz. Okumak için yeterli imkâna sahip olamamak, bununla beraber ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal zorluklar.

İşsizlik, gençlerin yarınlardan endişe duymasına, yakın çevresi dâhil yönetime duyulan güvensizliğe ve neticesinde umutsuzluğa…

Bunların sonucu olarak duygusuzluk, tembellik ve yarınlar için bir şey yapamama çaresizliğine düşüyorlar. Gençler Türkiye’ de ki tüm olumsuzlukları seyirci ön koltuğundan izler gibi birebir izliyor ve umutsuzluğa, endişeye ve güvensizliğe kapılıyorlar.

Ebeveynin çocuk yetiştirme yolu da bu sıkıntılara sebep oluyor. Çocuklar karşılaşacakları şeylere hazırlıksız yetiştiriliyor. Çocukların her ihtiyacı anne ve baba tarafından karşılanıyor. İhtiyaca göre hareket etmek, kendi çabasıyla suyunu içmek gibi çok önemli ihtiyaçları bile anne ve baba tarafından yapılır oldu. Ellerine telefon veya tablet verilerek susturulur oldu. O sebepten de mücadele azmi ve kararlılığı olmayan genç insan kolay ve çabuk istediklerini elde edebilecek yoldan hayatı seçmeye başladı.

Günümüz dünyasında insanların kalabalıklar içinde olsa da kendilerini yalnız hissettikleri doğrudur. Milli kültür ve inanç donanımı olmayanların yönlendirmesiyle, sadece şekilde batı medeniyetini öğrenen insanımız bireysel olarak hayata bakmaya ve bireysel yaşamaya başlamıştır. Bu inanç birlikteliği ile toplumculuk şuurunu geride bırakan düşüncedir. Bu Batı’nın genel karakterini oluşturur.

Yıllardır Batıya yönelmeyi yanlış anlayan, batının ilim ve teknikteki öncüllüğünü, ilmi gelişmeleri anlamadan kolaycılığı örnek alan Türk halkının bugünkü durumu olağandışı görülmemelidir.

Türk insanın karakteri toplumcu ve paylaşımcıdır. Ortak yaşam alanlarında beraber yaşamayı, beraber yaşadığı insanların iyi ve kötü gününde yanında olmayı şiar edinmiş bir millettir. Cenazede, düğünde, bayramlarda ve farklı birlikteliklerde Türk insanını bir arada, çok yakın, samimi görmek normaldir.

Batılılaşmanın yanlış anlatılması ve anlaşılması nedeniyle Türk insanının toplumculuk karakterinde de zayıflamalar olmuştur. Toplumculuğun yerini ferdiyetçiliğin, ahlakın yerini “açıkgözlülük” aldığı için bizde de kalabalık içinde yalnızlık, toplum içinde sevgisizlik baş göstermiştir. Bu rahatsızlık hızla yayılmaktadır.

Fernando Pessoa Lizbon’ da doğan, Güney Afrika’da yaşayan ve İngiliz eğitimi ile yetişen Portekizli şair ve yazardır. Pessao; “Huzursuzluğun kitabı” adlı eserinde baştan sona yalnızlıktan bahseder. 37 yaşında iken kaybettiği annesini, ölümünü hatırlamıyorum bir yaşındaydım diyecek kadar da içi sevgisizlikle doludur. Anlatımına devam ettiğinizde karşınıza çıkan gerçek şu üç yaşında iken babasının ölümü ve annesinin bir başkasıyla evlenmesi ve kendisine bunun istediği ve beklediği sevgiyi verememesidir.

Kısaca Fernando sevgisizlik ilgisizlik ve yakınında bulunanların yardımlaşmaması sonucu tuğla kalınlığında olan kitabında hep yalnızlığından bahseder.

Günümüz Türkiye’sinde de bu ve benzer sorunlarla karşılaşmak mümkündür. Bu nedenle yapılan oylamada "kalabalık yalnızlık” ilk plana yerleşmiştir. Türkiye’mizde de ekonomik sıkıntı, sosyal bunalım, inanç zafiyeti, siyasi kargaşa, yönetenlere duyulan güvensizlik ve bunların sonucu ortaya çıkan sevgisizlik ve yalnızlık.

Çocuklarımız ebeveynleri geçimlerini sağlamak için çalışmak zorundalar. Sabahın erken saatlerinde anneden ayrılan ve akşama kadar kreş, yuva gibi hiç tanımadığı, kokusunu içine almadığı birilerinin elinde akşamı bulmakta, akşamda yorgun ve bitkin eve dönen anne-baba çocuğuna yeterli ve gerekli zamanı ve ilgiyi verememektedir.

Dünlerde bu sorun daha azdı. Çünkü batının anne baba ve çocuktan oluşan çekirdek aile kavramı bizde uygulanmıyordu. Bizde çocuklarımızı emanet edebileceğimiz dedeler, nineler vardı. Anne ve babalarının kokusunu tam almasa da onların yürekten “kuzum”, “canım, “yavrumun kuzusu” diye samimi sıcak kucaklamaları bile bu yalnızlık duygusunun oluşmamasına neden olabiliyordu.

Öyleyse yalnızlık sadece çağın hastalığı diyerek geçiştirilemez. Bu yalnızlık hastalığının, evet yapay zekâ faslına geçmiş teknik ve internet dönemini kapatmak üzere olan dünyadan etkilenip ona bu etkiyi zayıflatacak veya azaltacak haslet Türk milletinde vardır.

Yeter ki; Türk kültürünü, töresini, inancını, karakterini anlayan inanan ve anlatacak sisteme ve yöneticilere sahip olsun.

DIŞ İŞLERİ BAKANI FİDAN'DAN İSRAİLE TEHLİKELİ DEĞERLENDİRMESİ

ZELENSKİY'E BİR DERSTE JAPONLARDAN

İran dini lideri Hamaney'in danışmanından Türkiye açıklaması: 'Sessiz kalmayacağız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgemizde sadece barış istiyoruz

Trump'tan Zelenskiy yorumu: 'Bu adam barış olmasını istemiyor'

İngiltere Başbakanı Starmer: Ukrayna’ya asker gönderilmesinden yanayız

AB'DEN SİLAHLANMA PLANI

İSRAİL SURİYE'Yİ VURMAKLA TEHDİT ETTİ

Vatikan duyurdu: Papa kriz geçirdi, durumu kritik

Mesud Barzani: Türkiye'deki barış sürecini destekliyoruz

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 25 20 0 5 36 65
2.Fenerbahçe 25 19 2 4 40 61
3.Samsunspor 25 14 6 5 13 47
4.Beşiktaş 24 12 4 8 15 44
5.Eyüpspor 25 11 7 7 10 40
6.Göztepe 24 10 8 6 12 36
7.İstanbul Başakşehir 24 10 8 6 9 36
8.Rizespor 25 10 12 3 -9 33
9.Trabzonspor 24 8 8 8 10 32
10.Gazişehir Gaziantep 24 9 10 5 -1 32
11.Kasımpaşa 25 7 7 11 -5 32
12.Alanyaspor 25 8 10 7 -7 31
13.Antalyaspor 25 8 11 6 -18 30
14.Konyaspor 25 7 11 7 -7 28
15.Bodrum FK 25 6 13 6 -12 24
16.Sivasspor 25 6 13 6 -13 24
17.Kayserispor 24 5 10 9 -20 24
18.Hatayspor 24 2 15 7 -19 13
19.Adana Demirspor 25 2 19 4 -34

YAZARLAR